Bayramı geçirmek için memlekete gittim. Yıllardır özlediğim kokuyu ciğerlerime çekerek uyuyup Yusufçuk kuşlarının sesiyle uyandım.

Ereğli’de akşam olunca dağlardan gelen ide ve şebboy çiçekleri birbirine karışarak insanı dinlendiren bir koku ortaya çıkarıyor. Temiz havayı içine çekince birçok hayale sürüklenip tefekkürün derinlerine dalma imkânı yakalıyorsun. Şafak vakti Yusufçuk kuşlarının sesi seni huzurla uyandırıyor. Yatılı okul öğrencilik dönemlerimde bulunduğum, Niğde, Konya Akşehir ve Nevşehir illerinde sesini duyarak uyandığım Yusufçuk kuşunu özlediğimi fark ettim. Sivas’ta Yusufçuğu işitememem, özlemimi bayağı bir artırmıştı. Öyküsünü çocukluğumda dinlediğim Yusufçuk, hemşerim gibi oluvermiş, sesini işitince eski bir dostu görmüş izlenimi uyandırıvermişti bende.

Yörük anlatılarında Fatma ve Yusuf diye iki kardeşten bahsedilir. Konargöçer Yörüklerin şenlendirdiği, hayvanlarını otlattığı topraklarda bu iki kardeş üvey analarıyla birlikte yaşarlarmış. Üvey ananın sert tavrı çocukları korkutmuştur. Aile sabahın erken saatlerinde işe koyulur, ana hayvanları sağar, sütleri helkelere ayırır, yılların verdiği el çabukluğu ile, çıkınlarını hazırlar, çocukların önüne koyunları katar, hayvanları otlatmaya yollarmış. Abla Fatma ve Yusuf birbirlerine dert ortağı olur, birlikte yaralarını sarmaya çalışırlarmış. Yine böyle oyuna dalıp gittikleri günde otlatmakta oldukları koyunları kaybeder bu iki kardeş. Çocuk olmanın verdiği oyun hissinin, mutluluğunu unutmuş, yetişkinlerin yüreğine düştüğü gibi bir telaşla, koyunların ardına düşmüşlerdir. Akşam olup eve eli boş döndüklerinde üvey analarının “Koyunları bulmadan geri dönmeyin.” sözleri karşısında, tedirgin, dağlarda sabahlamalarına rağmen koyunları bulamamışlar, geri de dönemeyince, ağızlarından bir dua yükselmiştir. “Allahım! Bizi kuşa çevir.” Duaları kabul olur. Artık Fatma ve Yusuf birer kuş olmuşlardır. Baharda ve yaz aylarında ötüşerek; “Koyunları buldun mu?”diye seslendikleri söylenir.

Doğu ve güneydoğu bölgesinde ise pepuk kuşu başka bir şekilde hikâye edilir.

Hemşerilerde Yusufçuk kuş, memleketin hoş kokuları gibi insanın mutluluğunu katlar. Hemşericilik kavramları eleştirilse de, karşılıksız ve çıkarsız kurulan dostluklar, insanın içindeki sıla özlemini hafifletmeye yetmektedir. Niğde’de okuduğum çocukluk dönemlerimde herkesin memleketten hemşerileri ziyarete gelince bizlerde bir dost sesine ihtiyaç duyardık. Sivas ilinde samimi hemşeriler edindik. Bunlardan bir ide Sayın Başsavcımız olmuştu. Ancak son kararnameyle başka bir ile atanınca bizi bir hüzün kapladı. Yanına sık sık ziyarete gidemesek de aynı ortamda olduğumuzu bilmemiz yetiyordu. Tabii ki birbirlerini gerçek sevenler için ayrılık yoktur bunu biliyoruz ama nasıl Yusufçuk kuşlarını daha az görüyorsak, Artık Başsavcımız da hasretini çektiğimiz insanlar arasına eklenecek. Kendisine yeni görev yerinde başarılar diliyoruz.