Türk asıllı, ünlü tefsir, fıkıh, kelam, edebiyat ve lügat âlimi olan Kasım bin Ömer (Zemahşeri), TAFA ÖZTÜRK, M. SUAT MERTOĞLU, "ZEMAHŞERÎ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/zemahseri (13.09.2020).

27 Receb 467 (18 Mart 1075) tarihinde Hârizm bölgesinde Türkmenistan’ın Taşavuz (Daşoğuz, Taşauz) ili Köroğlu ilçesindeki (Zemahşer)’de doğdu. Mekke’de Kâbe’ye mücavir olarak bulunduğundan “Cârullah”, mensup bulunduğu bölgenin övünç kaynağı sayıldığı için “Fahr-i Hârizm” lakaplarıyla anılır.Asılismi, “Kasım bin Ömer” olan Zemahşeri,çocukluğunda bir gün bindiği hayvandan düşerek yaralanır. Yapılan tedavilerden sonuç alınamaz,bir ayağı kesilir ve hayatının kalan bölümünü tek ayağıyla sürdürür.
Bu yüzden uzun elbiseler giydiği ifade edilir. Bazı görüşlere göre küçük bir çocukken, bir kuşun ayağını kırması sonucu annesinin bedduasını alması neticesinde yürüme engelli olduğu söylenir. Tek ayakla kaldığı hâlde, bunu hiçbir zaman kendisi için engel kabul etmeyerek ömrünü ilim tahsil etmek üzere, diyardan diyara seyahatle geçirmiştir.Maddi imkânsızlıklar nedeniyle babası onu terzi mesleği kazandırmak istese de o ilme yönelmiştir. İlk tahsilini kasabanın imamı olan babasından alır.Okuma yazma öğrenip hafız olduktan sonra, ilim öğrenmek için o zaman büyük bir ilim ve medeniyet merkezi olan Buhara’ya gider. Burada muhtelif hocalardan, usûl-i fıkıh, fıkıh, hadis, tefsir, kelam, mantık, felsefe ve Arapça dersleri alır. Bu yetişme döneminde, Harzem ve Horasan bölgelerinde birçok şehre gitti ve buralarda çeşitli ders halkalarına katılarak bilgilerini artırdı. Kırkbeş yaşına kadar, birçok devlet dairelerinde görevler talep ederek makam ve mevki kazanmaya büyük önem gösterdi. Devlet adamlarına birçok methiyeler yazdığı farklı kaynaklarda ifade edilir, sebebi ise çocukluğunda çok fakirlik yaşaması ve engel durumunun onda oluşturduğu etki denilmiştir.1109 yılında Mekke’ye giderek bir süre burada ikamet edip zamanın ünlü edip ve âlimlerindenfeyzaldı. Bağdat’ta,Ali bin Muzaffer en-Nişaburiden, Ebu’n-Nasr el Isbehani’den ve Ebu Mansur el-Cevaliki’den ilim öğrenmiştir. Fıkıh ilmini Şeyh Sedid-i Hayyati’den tahsil etti. Arapçayı çok iyi bilen Zemahşeri, tefsir, fıkıh, lügat, belagat ilimlerinde derin bilgi sahibi oldu. Bilhassa belagat ilminde fevkalade ileri olan Zemahşeri’nin yazdığı Keşşaf Tefsiri, bu bakımdan çok beğenilmiş ve tanınmıştır.Zemahşeri, Mutezile mezhebine mensup olduğu hâlde, ehl-i sünnet âlimleri belağatleilgili bilgilerde onun tefsirinden istifade etmişlerdir. Zemahşeri,itikat noktasında Mutezileyi benimsediği hâlde, fıkıh bakımından İslam âlimlerinin hak mezhep olarak kabul ettikleri Hanefi mezhebine mensuptur.Ölürken Mutezileden dönüp tövbe ettiği söylenmektedir. Ancak tefsirinde açık ve kapalı olarak Mutezile itikadına yer verdiği görülür. Keşşaf Tefsiri, belagat yanisöz sanatı ve derinliğihususunda büyük bir değer taşıyan ve Kur’an-ı Kerim’in belagatini gösteren bir şaheserdir.Zemahşeri, Arap yarımadasındaki bazı yerleri ve Yemen şehrini gezdi ve Arapçasını kuvvetlendirme fırsatı buldu. Hatta bu konudaEbu Kubeys dağına çıkarak, “Ey Araplar, gelin atalarınızın dilinibenden öğrenin.” diyerekAraplara meydan okuduğu rivayet edilir. Dil üzerindekihâkimiyeti yazdığı eserlerde ve söylediği şiirlerde, kasidelerde, methiyelerde açıkça görülmektedir.
Zemahşeri, Bu gezilerden sonra,memleketine dönmüş ise de 1124 yılında,tekrar Mekke’ye giderek uzun süre burada kalmış ve eserlerinden birçoğunu, bu arada meşhur “tefsir”ini de burada kaleme almıştır. Daha sonra yetişmiş bir âlim olarak tekrar memleketine dönüp, 1143 yılında Seyhan nehri kenarındaki Cürcaniye de vefat etmiştir.Zemahşeri, itikatta Mutezile olmasından dolayı, ilimde ulaştığı mertebeye rağmen Selçuklu sultan ve vezirleri nezdinde itibar görmemiştir.Arap dili ve grameri üzerine yazmış olduğu “el-mufassal”, Arap atasözleri üzerine yazdığı “el-müstaksa fi emsali’l-arab”, Harzemşahlardan emir Bahaeddin, Alaüddevle, Ebu’l-muzaffer atsız’a ithaf ettiği gramer ve lügat kitabı “Mukaddimetü’l-edeb”, başlıca eserlerindendir. Büyük alim
Zemahşeri’ ye, çıkacak olan kitabımızda kaynaklarıyla birlikte daha geniş bir şekilde yer vereceğiz. Okunması kolay olsun diye şuanda kısa tutuyoruz.