Kısa yorum: Tasavvufçu ve tarikatçı şeyhler, sadece kendilerini Evliya sandıkları için bu ayetin kendilerine indiğini ve peşinen kurtulduklarını sanıyorlar. Hâlbuki bir sonraki ayet, evliyanın kim olduğunu açıklıyor: “Onlar iman ederler ve sorumluluk bilinciyle hareket ederler.”

Takva sahibi olup, sorumlu davrananları, Bakara suresi 3-4 ayetlerinde biraz daha tafsilatlı olarak kimin evliya olduğunu bizlere bildirir: “Onlar, gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine rızık olarak verilenlerden infak ederler. Allah tarafından inzal edilen sonraki ve evvel ki kitaplara da ahiret gününe de kesinlikle inanırlar.

Yani bu tarife göre inanıp bu eylemleri yapan bütün Müslümanlar, Allah’ın dostlarıdır ve hepsi de Evliyadır. Zaten tersi düşünülemez. Allah’a inanıp emredilenleri yapanlar Allah’a düşman mı olacaklardı?

İşte o kimseler, iman ederler ve Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle hareket ederler. (63)

Onlar için dünya hayatında ve ahirette müjdeler vardır. Allah’ın vaat ettiklerinde bir değişiklik olmaz. İşte en büyük başarı budur. (64)

(Ey Muhammed!) İnanmayanların sözü seni üzmesin. Çünkü güç tümüyle Allah’a aittir. O, Allah, her şeyi işitir, her şeyi bilir. (65)

İyi bilin ki, göklerde ve yerde kim varsa hepsi Allah’ındır. Bir de Allah’tan başkasına ilahlık yakıştıranlar ve onlara yakarıp yalvaran kimseler ne ye tabi oluyorlar? Doğrusu onlar zandan başka bir şeyin peşine düşmüyorlar ve onlar sadece yalan söylüyorlar. (66)

O Allah ki, geceyi içinde dinlenesiniz diye ve gündüzü aydınlık olarak kılmıştır. Elbette bunda dinleyen bir topluluk için ibretler vardır. (67)

Müşrikler, “Allah’a çocuk edindi” dediler. Haşa. O, Allah, bundan uzaktır, O’nun böyle bir şeye ihtiyacı yoktur. Göklerde ve yerde olan O’nun dur. Bu hususta elinizde bir deliliniz de yoktur. Allah’a bilmediğiniz bir şey mi isnat ediyorsunuz? (68)

De ki: Allah’a yalan isnat edenler, kurtuluşa eremezler. (69)

Dünyada birazcık nimetlenme vardır. Sonra dönüşleri bizedir. Sonra da inkâr ettiklerinden dolayı onlara şiddetli bir azap tattıracağız. (70)

Sen onlara Nuh’un haberini oku! Hanı o kavmine demişti: Ey kavmim! Eğer benim konumum ve Allah’ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geliyorsa, şunu iyi bilin ki, ben Allah’a güvendim. Öyleyse yapacağınızı yapmak için Allah’a ortak yaptıklarınızla toplanıp karar verin. Sonra da yapacağınızı yapın. Sonra da bana fırsat vermeden aldığınız kararı hemen uygulayın! (71)

Eğer benim davetimden yüz çeviriyorsanız (Yapacak bir şey yok.) Ben sizden bir ücret istemiş değilim. Benim çabamın karşılığı Allah’a aittir. Ben Müslümanlardan olmakla emrolundum. (72)

Bunun üzerine (Nuh’u) yine yalanladılar. Onu ve onunla birlikte gemide bulunanları kurtardık ve onları (Yeryüzüne) halifeler/varisler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları ise deniz de boğulmaya ter ettik. Bir bak ki, uyarıldığı halde uyanmayanların hali ne oldu? (73)

Nuh’tan sonra da birçok Elçiyi kendi kavimlerine gönderdik. Ve onlar hakikatin apaçık delilleriyle geldiler. Daha önce yalanladıklarına inanmak istemediler. Haddi aşanların kalbini böyle mühürleriz. (74)

Bunların arkasından da Musa ile Harun’u ayetlerimizle Firavun ve yanındaki yöneticilere gönderdik. Fakat onlar kibirlendiler ve günahkâr bir topluluk oldular. (75)

Hakikatin tam kendisi tarafımızdan onlara geldiği zaman, dediler ki: Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir. (76)

Musa, onlara dedi ki: Size gelen gerçeğe bu sihir mi diyorsunuz? Oysa sihirbazlar iflah olmazlar. (77)

Kavmin seçkinleri dediler ki: Sen, bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan çevirmek ve ikinize iktidar yolunu açmak için mi bize geldin? Biz size inanacak değiliz. (78)

Firavun dedi ki: Sihir bilenlerin hepsini bana getirin! (79)

Sihirbazlar geldiği zaman Musa onlara dedi ki: ne atacaksanız, atın bakalım.(80)

Sihirbazlar sihir aletlerini) attıkları zaman Musa onlara dedi ki: “Sizin bu yaptığınız sihirdir. Şüphesiz ki Allah o sihri elbette yok eder. Allah bozguncuların yaptığını düzeltmez. (81)

Evet, suçlular hoşlanmasa da Yüce Allah sözleriyle müdahale eder ve Hakkın üstünlüğünü gerçekleştirir. (82)

Firavun ve konseyinin üyelerinin kendilerine eza ve cefa etmelerinden korktukları için Musa’ya halkından az sayıda gençten başka inanan olmadı. Şüphesiz Firavun ülkede otorite ve baskı kurmuştu. O çok aşırı gidenlerdendi. (83)