Gültekin Yazgan

Gültekin YAZGAN, 1927 yılında Aydın ilimizde dünyaya gelir.

11 yaşında, ilkokulun son sınıfını okurken 1939 yılı şubat ayında  gözlerini kaybeder.

Ailesinin “bir ümit” diyerek tedavi için götürdüğü İstanbul Cerrahpaşa Hastahanesi'ndeki çabalardan sonuç alınamayınca aynı yılın mayıs ayında yuvaya, Aydın’a dönülür.

Kendi ifadesiyle, “gözyaşı dökmeden, hırçınlaşmadan” körlüğünü kısa sürede kabullenerek, kalan dört duyusunu en iyi şekilde kullanmak suretiyle,   çaresizlik ve ümitsizlik duygularına mağlup olmaktan kurtulan Gültekin Yazgan; elde ettiği başarılar ve bu başarılar için ortaya koyduğu yılmayan tavrıyla, her gruptan engelli insanın yanı sıra, sıkıntı ve zorluklar karşısında çaresizlik ve yılgınlık gösteren engelli olmayan insanlara da pozitif enerji yayarak, kelimenin tam anlamıyla gerçek bir "yılmayan" portredir.

1939 yılında mezun olacağı ilkokulu, aynı yıl gözlerini kaybetmiş olması sebebiyle, altı yıl sonra, girdiği dışarıdan bitirme sınavları sonunda 1946’da tamamlar. Fakat, 1939 yılı ile, ilkokul diplomasını aldığı 1946 yılları arasındaki 7 yılı da dolu dolu yaşamıştır.

Bir yandan  aile fertlerinin, bir yandan da ilkokulu okurken edindiği  arkadaşlarının desteğiyle, bir çok yönden kendini yetiştirmekle meşgul olmuştur. Mesela: 1942 yılı Ekim ayından, 1943 Nisan ayına kadar, annesi ile defalarca İzmir’e gelerek, o zamanın sağır-dilsizler ve körler müessesesinde öğretmenlik yapan Şemseddin Görenel’den Braille  kabartma yazı ve nota sistemini öğrenmiştir.

Yine bu dönemde, 1943 yılı içerisinde, Aydın Halkevi ile "İngiliz Heyeti" adlı kuruluşun işbirliği yaparak düzenlediği İngilizce kursuna katılıp, ingilizceyi bir an önce öğrenme arzusu nedeniyle, kursun yanı sıra, özel bir hocadan da ders alarak iyi düzeyde İngilizce öğrenir. Örgün bir eğitim alamayışından ötürü oluşan açığı kapatmak ister adeta. İngiliz konsolosluğu tarafından, ingilteredeki milli körler kütüphanesinden 1943 yılında kendisine  sağlanan bir çuval İngilizce kabartma kitap da, onun hayatına önemli bir katkı olmuştur. YAZGAN bu kuruluş ile olan irtibatını hayatı boyunca sürdürmüştür.

Öte yandan, Gültekin Yazgan, daha ilkokulu okurken,  yani kör olmadan önce müziğe duyduğu ilgiyi, kör olduktan sonra da devam ettirir. Mandolin çalmayı öğrenmenin yanında, akordeon çalmayı da öğrenen Yazgan, hiç kaçırmadan dinlediği radyo çocuk kulübü programı için “bülbül ve gül” adlı bir vals yaparak adı geçen programa gönderir. 1941 yılı baharında programda bestesine yer verilmesi onun için güzel bir sürpriz olur. Yazgan, arkadaşları ile bir müzik grubu kurar ve 1942 ile   1943 yıllarının yaz döneminde Aydın’daki askeri birliğe moral geceleri düzenlerler.

Böylece sosyal çevreyle de diyaloğunu canlı ve sürekli tutmaya özen gösteren Gültekin YAZGAN,yaşadığı şehir dışındaki yerlerle olan ilişkiyi de “dünyaya açılan pencerem” dediği radyo aracılığı ile kurmaktadır.

Tam da, eğitiminin yarım kalmasından duyduğu üzüntünün zirvede olduğu bir dönemde, 1945 yılı içerisinde radyodan dinlediği bir program ona umut kaynağı olur. Programda, ülkemizde görmeyenlerin de, ilkokuldan yüksek öğretime kadar her aşamada eğitim alabilecekleri anlatılmaktadır. Program sunucusu konuşmacının adını söyler. Konuşan Sayın Mithat ENÇ’tir.

Yazgan büyük bir sevinç ve heyecanla, hemen Mithat Enç Beye bir mektup yazarak, eğitime nasıl devam edeceği konusunda gerekli bilgileri  ister. Enç, Yazgan’a gerekli bilgilerin ayrıntılarıyla yer aldığı bir cevap yollar.

Bunun üzerine Yazgan, o zamanlar uygulamada olan dışarıdan bitirme yoluyla 1946başında  ilk okulu, 1947 yılının haziranında  ortaokulu ve 1948 yılı haziranında  da lise ve olgunluk sınavlarını pekiyi dereceyle tamamlayarak, aynı yıl Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydını yaptırır.

Gültekin Yazgan, 2001 yılında iletişim yayınları tarafından yayınlanan, "Kör Uçuş" adlı, hayat hikayesini konu alan kitabında, böyle başdöndürücü bir başarı silsilesinin önemli bir sırrını Sayın ENÇ’in verdiği şu öğüte bağlıyor: “Karşılaşabileceğin güçlüklerin hepsini birden, daha işin başındayken düşünmeye kalkışma! Sırası geldikçe her biriyle teker teker uğraşarak başa çıkarsın!”

Bu öğüt hayatının en zorlu dönemlerinde ona hep yol gösterecek, Gültekin Yazgan, 1948 yılında girdiği Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden pekiyi dereceyle mezun olacaktır.

Hayatının bundan sonraki döneminde, onun çok değer verdiği örgütlü mücadele önemli bir yer tutmuştur. Görmeyenlerin kalıcı problemlerinin sadece şahsi gayretlerle çözülemeyeceğinin bilincinde olan Yazgan, örgütlü mücadelenin önemini kavramış kör bir aydındır.