“İki yıl önce eşimi bir trafik kazasında kaybettim” diyorsun ve devam ediyorsun.

“Eşimle birbirimize aşıktık. 17 yıllık evliydik, 3 çocuğumuz vardı. İkimizde prestijli işlerde çalışıyorduk. İyi birer statüye ve gelire sahiptik.

Çocuklarımız okullarında başarılıydılar. Arada sorunlar olsa da çoğunlukla aramız ve birbirleri ile araları iyiydi. Her birinin akranları ile arkadaşlıkları çok iyiydi. Birlikte vakit geçiriyor ve derslerine birlikte çalışıyorlardı. Derslerinin yanında sosyal uğraşları vardı. Her biri farklı sosyal ve sanatsal alanlara merak salmış durumda kendilerini geliştiriyorlardı.

Kök ailelerimizin manevi destekleri üst düzeydeydi. Ne zaman ihtiyacımız olsa oradaydılar. Aile içi durumlarımıza karışmazlardı ama ne zaman bir ihtiyacımız olsa hemen koşarlardı. Tam da ihtiyacımız olduğu gibi ve ihtiyacımız olduğu kadar.

Arkadaş ve dostlarımız etrafımızda sevgi çemberiydi. Hem birlikte çalışır hem de birlikte eğlenirdik. Birimizin derdi hepimizin derdi birimizin sevinci hepimizin sevinci olurdu. Onlarla da büyük bir aile gibiydik. Hem çok güzel hem de çok verimli vakit geçirirdik.

Mutluyduk…

Sonra o en kara, kelimelerle tarif edemediğim en acı günüm geldi. Eşimi elim bir kazada, olay yerinde, kollarımda kaybettim.

Adeta dünyam başıma göçmüştü. Kendimden geçtim. O toprağın altına onunla birlikte girmiş gibiydim. Acım kor oldu yaktı yüreğimi, ciğerimi…

Eşim için herkes çok üzüldü hala çok üzülmeye devam edenler var. Birçok insanla birlikte ağladık. Çocuklarımız, kök ailelerimiz, iş çevremiz, eş dost akrabalarımız hepimiz perişan olduk.

Biz çok güzel bir eştik ve çok güzel bir aileydik. Çok sever ve çok sevilirdik. Diyorum ya birbirimize aşıktık. Ayrılık, hele ölüm aklımızın ucundan geçmezdi. Aklımızın ucundan geçmeyen başımıza geldi.

İki yıldır eşimin anıları ile yaşıyorum. O kadar güzel ve çok anımız var ki…

Çocuklarımızla birbirimize yar olduk.

Eşimiz dostumuz eskisi gibi olmasa da yine bizimle birlikte. Ne zaman bir araya gelsek eşimi konuşuyoruz. Birlikte yaşadığımız anılarımızdan söz ediyoruz. Hem ailece hem de dostlarımızla olan fotoğraflarımızın her bir karesini ezberledik.

Çocuklarımız çok acı çektiler ama şükür toparladılar. Ben kendi acımı yaşadım, yaşıyorum evet ama çocuklarımıza hiç belli etmemeye çalışıyorum. Onları eşimle hayal ettiğimiz gibi yetiştirmeye devam ediyorum. Çocuklarımız da çok iyiler. Hayata tekrardan tutundular ve devam ediyorlar. Keyifleri sağlıkları yerinde…

Ben zaten kendimi çocuklarıma adadım. Daha çok onlar için yaşıyorum. Tüm adımlarımı onları temel alarak atıyorum tüm kararlarımı sadece onları düşünerek alıyorum.

Ama tüm bunlar değişmeye başladı. Çok endişeleniyorum ve çok korkuyorum…

Bende son üç dört aydır değişen bir şeyler var. Bu durumun farkındayım ama kendime bile zor itiraf ediyorum.

Neler değişti;

Eşimi daha az hatırlar oldum. Birisi sözünü etmese aklıma gelmeyecek. Hatta ortak arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde konusunun geçmesini bile pek istemediğimi fark ediyorum. Bir yandan konusu bile geçsin istemiyorum bir yandan da unutacağımdan çok korkuyorum.

Bu seneki ölüm yıldönümünü bir arkadaşımızın bir gün öncesinden sosyal medya hesabındaki anması ile fark ettim. Bir yandan bu duruma ölümüne üzülmekten daha çok üzüldüm ama bir yandan da garip bir rahatlık hissettim. Bu kadar sarmalanmışken nasıl aklımdan çıkmış inanamadım ve kendime çok kızdım. Ama bir yandan da için için iyi ki o kadar acı çekmiyorum artık diyorum.

Bir yandan o artık yok kendi hayatıma odaklanayım diyorum bir yandan da öyle yaparsam ona ihanet edermişim gibi geliyor…

Hem acımın sonsuza kadar sürmesi tazeliğini devam ettirmesi gerekiyormuş gibi geliyor hem de acı içinde devam edersem kendime haksızlık ediyormuşum gibi hissediyorum.

Bir yanda eşimle olan o aşk dolu anılar bir yanda önümde onsuz bir gelecek var. Kendimi yol ayrımındaymışım gibi hissediyorum. Onsuz bir gelecek ya da onun anıları ile yoğrulmaya devam edeceğim onunlaymışım gibi olan ama onsuz bir gelecek…

Bilemiyorum…” diyorsun.

Ben diyorum ki;

Sadece iki seçenek yok.

Şöyle de olur;

Hem geleceğini etkilemeyecek kadar onun anıları ile bir yaşamı devam ederken hem de kendine özgü onsuz bir gelecek oluşturabilirsin.

Sadece çocuklar üzerinden bir yaşam sürmek de en başta çocuklarınıza haksızlık…

Hayatını yeniden yapılandırmanın zamanı gelmiş...