646—“Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’an’ın kalbi de Yasin’dir. Kim, Yasin suresini okursa, Allah, o kimsenin Yasin suresini okumuş olması sebebiyle ona, on defa Kur’an’I okumuşçasına sevap yazar.”

(Tirmizi Fedailül Kur’an, h: 2887; Darimi Sünen, Fedail-ül Kur’an, h: 3416; Beyhaki, Şuab-ül İman, 2/479, h: 4660; Şevkani, Fethül Kadir, 4/503; Süyuti ed Dürerü-l Mensur, 5/256; Elbani, es Silsilet-üz Zaife, 1/169)

Tirmizi diyor ki, “Bu, garip bir hadistir. Biz bunu sadece Humeyd b. Abdurrahman’ın hadisi olarak biliriz. Çünkü Basralılar, Katade yoluyla gelen bir rivayeti, ancak bu yöniyle bilmektedirler. Zira Basra hadis ekolü, Katade yoluyla gelen tüm rivayetleri, onun bu rivayetlerini hep Enes yoluyla yaptığını bilmektedirler. Bunun sebebi de Kata de, Hz. Peygamberin Ashabından sadece Enes ile karşılaşıp görüşebilmiştir olmasındandır.

Hz. Enes ile ilgili bir not: Peygamber Efendimizden sonra en uzun yaşayan, yüz yaşından sonra vefat eden kişidir. Ramazanın gelişini tesbit etmek için kalabalık bir Müslüman topluluk ile beraber oda Yüksek bir yere çıkmış ve ay görmeyen çalışırlarken Hz. Enes Ben ayı gördüm diye bağırmaya başlar. Diğer insanlar bakarlar ama ayı göremezler, ama işlerinden en ihtiyar olan kişi ben gördüm demektedir. Birisi gelir bakar ki Hz. Enes’in kaşından uzayan bir beyaz kıl gözünün üstüne kadar uzamış. Hemen eliyle kaşını yukarı kaldırır ve Şimdi ayı görüyor musun” diye sorar. Yok, kayboldu der. Bu yaşta bir insanın yapacağı rivayetin sıhhati bu kadar olur.

HARUN Ebu Muhammed adındaki kişiye gelince bu adam bilinmeyen biridir. Hadisi Mevzudur-uydurmadır. Yine Ebu Musa Muhammed b. Müsenna, Ahmet b. Sait ed Darimi ve Kuteybe aynı şekilde Humeyd b. Abdurrahman yoluyla bu şekilde İkinci bir rivayette daha bulunmuşlar, ancak oda önce ki hadis gibi mevzudır-uydurmadır.

Tirmizi, Darimi ve Beyhaki gibi hadis bilginlerinin hepsi de bu hadisi, Humeyd b. Abdurrahman yoluyla bu lafızla rivayet etmişlerdir. Yine bu konuyla alakalı olarak Hz Ebu Bekir’den bir rivayet yapılmış ise de oda isnat yönünden sahih değildir, çünkü hadisin isnadı zayıftır. Bu konuda Ebu Hüreyre’den de rivayet yapılmıştır. Şevkani ile Süyuti, tefsirlerinde bu hadise yer vermişlerse de Nasıruddin Elbani de eserinde belirttiği gibi, bu hadisler uydurmadır, yani mevzudur. Hiç bir sahih yönleri yoktur.

Ebu Hüreyre’den rivayet göre diyor ki, Resulüllah şöyle buyurdu:

647—“Kim bir gece de Ha-Mim diye başlayan Duhan suresini okursa, yetmiş bin melek tarafından kendisine mağfiret dilenilmiş olarak sabahlar.”

Tirmizi diyor ki, bu hadisi sadece bu yönü ile bilmekteyiz. Bu garip bir hadistir. Hadisin ravileri arasında ismi geçen Ömer b. Has’am, hadis bilginlerince zayıf kabul edilen biridir. Muhammed b. İsmail, yani Buhari de bu kişi için “O, münker-ül Hadistir” demektedir. Yani onun tarafından rivayet edilen hadisler geçersizdir. Elbani’nin de belirttiği gibi bu hadis uydurmadır, aslı yoktur.

Yine Ebu Hüreyre tarafından rivayet edildiğine göre, Resulüllah şöyle buyurmuştur:

648—“Kim Ha Mim diye başlayan Duhan suresini Cuma gecesi okursa, o bağışlanır.”

Tirmizi yine diyor ki, biz bu hadisi sadece bu yöniyle bilmiyoruz. Hadisin ravileri arasında ismi geçen Hişam Ebu Mikdam zayıf olarak görülen ve öyle kabul edilen bir kimsedir. Kaldı ki, Hişam Ebu Mikdam’ın kendisinden rivayette bulunduğu Hasan, hadisi Ebu Hüreyre’den işitmemiştir. Nitekim Eyyup b. Umeyd ve Ali b. Zeyd’e böyle demişlerdir. Bu hadis de bir önceki hadis gibi uydurmadır. Nitekim Elbanı de öyle olduğunu belirtmiştir.