‘60 yaşıma merdiven dayadığım şu günlerde bir değişiğim’ diyorsun ve ekliyorsun;

‘İnsan yaş aldıkça kendi içiyle alıp vermesi daha çok oluyor. Bazen bunu kendi kendine yapıyor bazen de hatırlatıcıları kullanıyor.

Ve insan fark ediliyor ki başına her şey gelebiliyor.

Bazen başta kavak yelleri esiyor, bazen de bir yemeniye sığan o baş, koca bir dünyaya sığmayabiliyor.’

Söylediklerinden yola çıkarak konuşmanı bir şiirle sürdüreyim;

Bazen bir şarkı alır götürür taaa eskilere…

Anıların istila eder bakışlarını,

İçin coşar sığmaz olur kabına…

Koşturur doludizgin duygularını,

Keyif dolu hatırladıklarına…

            Bazen bir dokunuş alır götürür taaa eskilere…

İçin hasretle kavrulur,

Acıtır tüm korkularını yeryüzünün…

Burun direğinin sızısı ile anlarsın,

Ölümüne özlemişsin hasretini çektiğini…

Bazen bir bakış götürür taaa eskilere…

İçini titretir anılarının,

Kahreden korkuların dolar zihnine…

Gönlünü yakar, yıkar, yerle bir eder,

Alev alev tüter dumanı,

Genzinde kor olur…

Bazen bir gülüş hatırlatır taaa eskileri…

İyi ki dersin,

Yaptı,

Yaptım,

Yaptık,

Ohhh çok şükür,

Bir iyi ki daha haykırır nefesin,

Sıcacık olur yüreğinin en köşesi…

            Bazen bir söz götürür taaa eskilere…

Keşke dersin,

Yapmasaydı,

Yapmasaydım,

Yapmasaydık,

Ahhh keşke,

Yoktur o kahreden pişmanlığının daha ötesi…

            Bazen bir derstir, alırsın sana verdiklerinden…

Öğrenmişsindir ama iş işten geçmiştir…

Döndüremezsin kaybettiklerini,

Ve getiremez hiçbir şey,

Gönderdiklerini, kendi gidenlerini,

Yeniden gelmek isteyenlerini ya da,

Senin de geriye çeviremediklerini…

Bazen eski defterleri karıştırmak gelir aklına,

Tutamazsın kendini,

Karıştırırsın…

Dökülür ortaya ne var ne yoksa,

Dakikalar içinde yeniden yaşarsın onca yılı…

Kaparsın gözlerini,

Seyredersin başından bugüne,

Gelip gidenleri,

Bazen de,

Delip geçenleri,

En tazesinden film gibi…