HANİFE KANAT

Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası Sivas Şube Başkanı Birol Duman, ülkenin bu ekonomik asgari ücretin alım gücü açısından yüksek olmadığını hepimiz biliyoruz diyerek açıklamalarda bulundu.

Asgari ücret ile çalışan özel sektör çalışanlarının aldığı maaşın memur maaşlarıyla hemen hemen aynı olduğunu belirten Duman; “2010 yılında asgari ücret 576 TL iken, ortalama memur maaşı asgari ücretin 3 katıydı. Günümüzde ise yeni açıklanan asgari ücret ile ortalama memur maaşları eşit seviyeye gelmiş, emeklilerin ücretleri ise asgari ücretin dahi altında kalmıştır. 2002 yılında en düşük emekli aylığı asgari ücretin 53 Türk lirası üzerindeyken, yapılan son zamlarla birlikte asgari ücret en düşük emekli aylığının 3 bin Türk lirası üzerine çıkmıştır.” dedi.

Kamu personellerinin hak ettiği maaşları almadığının altını çizen Duman; “Şunu özelikle ifade etmemiz gerekir ki; sorun asgari ücretin artırılması değildir. Hatta daha da fazlası asgari ücretle çalışan emekçinin anasının ak sütü gibi helaldir ve de hakkıdır. Bizim açımızdan sorun; yıllar içerisinde kamu çalışanlarının ve emeklilerin maaşlarının komik ve acınacak artışlara maruz kalmasıdır. Bu durumun tek müsebbibi ise siyasetin ve siyasetçilerin talimatı ile hareket edebilen sendikalar ve bağlı oldukları konfederasyonlardır. Çünkü bu yapılar yıllardır memur ve emeklinin kayıplarının karşılanması için güçlü bir irade ortaya koyamamıştır. Düşünün ki; memurlara ve emeklilere verilen son zamda sözde yetkili konfederasyonun ağzından yüzdelik oranında zam talebi dahi çıkmamış, çıkartılmamıştır. Buna rağmen; ağzından yüzdelik zam oranı telaffuz edemeyenler, kayıplarımızı telafi etmekten çok uzak yüzde 25 zammı ayakta alkışlamışlardır. Yüzde 25 olarak açıklanan zam karşısında kamu çalışanları sukutu hayale uğramış, bu duruma güçlü ve yekpare bir şekilde tepkilerini ortaya koymuştur. Hükümet de oluşan bu olumsuz reaksiyona kayıtsız kalamamış bir gün sonra ilave yüzde 5 zam daha yapma zorunluluğu hissetmiştir. Oluşan tepkileri dindirmek için yapılmış yüzde 5’lik artışta bile en küçük payları olmayanlar yine piyasaya çıkmış,  yüzde 25’e teşekkür ettikleri gibi yüzde 5’de teşekkür etmişlerdir. Ancak bilinmelidir ki; kamu çalışanları yüzde 25’lik zamma ve arkasından gelen yüzde 5’lik bahşişe teşekkür etmiyor.” açıklamasını yaptı.

Yapılan zamların yetersiz olduğunu vurgulayan Duman; “Olağanüstü dönemden geçtiğimiz bu süreçte kamu çalışanlarının ve emeklilerinin maaşları zam oranları ile iyileştirilmeye çalışılması açılan yarayı derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Kamu çalışanları ve emeklilerin maaşları tüm kamu sendikalarının talepleri doğrultusunda yeniden hesaplanmalıdır. Kamu konfederasyonları platformu olarak; kamu çalışanlarının en düşük maaşı yoksulluk sınırı olan 26 bin 124 liraya yükseltilerek enflasyon oranının her ay seyyanen yansıtılmasını talep ediyoruz. Kamu emekçileri düşük emekli maaşlarına mahkûm edilmekte, emekli olmamıza rağmen ölene kadar çalışmak zorunda bırakılmaktayız. Bu şartlarda bizler emekli hayatı yaşayamaz durumda kalırken torunlarımız ve çocuklarımızla da vakit geçirme hakkımızdan yoksun bırakılmaktayız. Emekli olduğumuz zaman maaşlarımızdan yapılan yüksek kesintilerle maaşlarımızın yarısından fazlası elimizden alınarak bizler açlığa teslim edilmekteyiz. En düşük kamu emekçisi maaşı ise asgari ücrete eşitlenerek her ay enflasyon farkı seyyanen eklenmeli ve emekli olduğumuz zamanki hayat standartlarımızı kaybetmemek adına emekli olduğumuz zamanki maaşlarımıza yakın bir maaş talep etmekteyiz.” ifadelerini kullandı.

YÜZDE 2 BARAJI DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR

Yüzde 2 barajının demokrasiye aykırı olduğunu söyleyen Duman; “Yandaş sendikalar ve konfederasyonların hızla artan üye kayıplarının önüne geçmek adına Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi aracılığı ile getirilen yüzde 2 üye barajı bir sonuç vermeyerek yandaş sendikaların üye kayıpları her geçen gün hızla artacaktır. İktidara geldiklerinde kendilerine yakın gördükleri sendikaların üye sayılarını arttırmak adına kanunda yer alan yüzde 5 üye barajını kaldıranlar, şimdi aynı dayatmayı, bu sefer kanunu kendi çıkarları adına hukuksuz bir şekilde kullanarak dayatmaya çalışmaktadır. Kamu sendikaları ve konfederasyonlarının çabaları sonucu daha önce getirilmeye çalışılan yüzde 1 üye barajı Danıştay tarafından Anayasa’ya aykırı bulunarak yürütmenin durdurulmasına karar verilmişken, iktidarın bu sefer yüzde 2 barajı ile anayasaya aykırı hareket etmesi izahı güç bir durumdan başka bir şey değildir. Söz konusu düzenleme ülkemizdeki demokratik yaşamın ayrılmaz bir parçası olan, sendika seçme özgürlüğüne aykırıdır. Sendikalar arasında yasa eli ile eşitsizlik yaratacak yüzde 2 üye barajı ve tekel sendikacılık yaratma hayalinden derhal vazgeçilmelidir.” diye konuştu.

GELİR VERGİSİ KAMU ÇALIŞANLARI İÇİN YÜZDE 15’TE SABİTLENMELİDİR

Gelir vergilerinin belli bir orana sabitlenmesi gerektiğini savunan Birol Duman; “Yıllardır enflasyon altında maaş zammı alan memurların en büyük sorunlarından biri de vergi yükünün yüksek olmasıdır. Tüm memur, emekli ve diğer çalışanların maaşlarından gelir vergisi oranında kesintiler peşin yapılmaktadır. Her ne kadar vergi dilimleri yükseltilse de yılın ikinci altı ayında vergi dilimine girilmesine engel olmayacaktır. Vergi oranının yüzde 20 dilimine girilmesi ile yapılan ikinci altı aylık zam kaşıkla verilip kepçeyle geri alınmaktadır. Bu nedenledir ki vergi dilim oranları kamu görevlileri ve emekliler için yüzde 15’te sabitlenmelidir.” dedi.

3600 Ek göstergenin herkesi kapsaması gerektiğini aktaran Duman; “Kamu çalışanları arasında ayrım yapılmış, birçok meslek grubu 3600 ek göstergeden yararlanırken yönetici sıfatında olan başta şeflerimiz olmak üzere diğer memurlarımız bu ek göstergeden yararlanamamıştır. Bu durum adalet terazisini şaşırtmış, kamu çalışanlarının büyük bir bölümü bu düzenlemeden yararlanırken geriye kalan kesim yararlanamamıştır. Talebimiz bu konuda açık ve nettir! 1. Dereceye gelen her kamu çalışanı 3600 ek göstergeden yararlanmalıdır.” diye aktardı.

YARDIMCI HİZMETLER SINIFINDA GÖREV YAPANLAR ÖĞRENİM DURUMLARINA UYGUN MEMUR KADROLARINA ATANMALIDIR

Yardımcı hizmetler sınıfında görev yapanların öğrenim durumlarına uygun memur kadrolarına atanmaları gerektiğini ifade eden Duman; “1965 yılı şartlarına göre tanımlanan “Yardımcı Hizmetler Sınıfı” aradan 57 yıl geçtikten sonra anlamını yitirmiştir, söz konusu ihtiyaç ortadan kalkmıştır. Artık anlamını yitiren “yardımcı hizmetler sınıfı” kaldırılmalıdır. Bu kapsamdaki personelin, yasa ile öğrenim durumlarına uygun memur kadrolarına geçirilmesi bu açıdan yerinde olacaktır. Bu konu engelli personellerimizi de yakında ilgilendirmektedir. Birçok engelli eğitim çalışanı personel, hizmetli kadrosunda görev yapmaktadır. Hatta çoğunun engel durumu hizmetli personelin görevleri ile örtüşmemektedir. Bu durum idare ile engelli personelimizi olumsuz anlamda karşı karşıya getirmektedir. Engelli vatandaşlarımıza, pozitif ayrımcılık olarak tanınan devlet memuriyeti hakkı, görev yaptıkları süre zarfında engellerine uymayan görevler verilmek suretiyle negatif bir duruma dönüşmektedir. Artık ihtiyaç kalmayan, zamanın çok gerisinde kalan ve miadı dolmuş yardımcı hizmetler sınıfının kaldırılması, bu sınıfta istihdam edilen personellerin öğrenimlerine uygun memur kadrolarına atanmalarını istiyoruz.” diye belirtti.

MEMURUN İKRAMİYE HAKKI ARTIK VERİLMELİDİR

Kamu personellerine haklarının verilmesi gerektiğinin altını çizen Duman; “1956 yılından itibaren yani 67 yıldır kamudaki tüm işçiler yılda altı kez, 2018 yılından itibaren SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı fark etmeksizin tüm emekliler yılda iki kez ikramiye alırken ikramiye almayan tek kesim memurlardır. Kamudaki bu ayrımcılık artık son bulmalı memurlar da ikramiyeden faydalanmalıdır. Sözleşmeli kamu çalışanı ve diğer tüm çalışanlara hak olarak verilen, ücretsiz kreş, ulaşım, yol, yemek, ek mesai ve kira yardımları kamu çalışanlarına da verilerek aynı kurumda aynı işi yapan çalışanlar arasında yan ödeme adaletsizliği ortadan kaldırılmalıdır. 12 Ocak’ta yedi konfederasyon olarak tüm bu taleplerimiz karşılanması için hükümeti uyarmak adına bir günlük iş bıraktık. Tek gücümüz; emeğimiz ve oylarımızdır. Bugün iş bırakan ve iş bırakma kararımıza destek veren milyonlarca yurttaşımız bulunmaktadır. İktidara buradan tekrar sesleniyoruz. İş bırakan, bizleri destekleyen, haksızlığa uğrayan milyonlarca kamu çalışanı, emekli, işçi, ev kadını, öğrenci ve toplumun tüm kesimlerinden aldığımız güçle bugün buradayız. Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası olarak; milyonlarca yurttaşımızın elinden aldığınız hayat standartlarını ve yıllardır uğradığımız hak kayıplarını iade edene kadar mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi buradan ilan ediyoruz.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.