27-“HER ŞEYİN BİR ANAHTARI VARDIR; CENNETİN ANAHTARI DA FAKİRLERİ SEVMEKTİR. SABIRLI FAKİRLER, KIYAMET GÜNÜNDE ALLAH’IN BERABER OLACAĞI DOSTLARIDIR.”

(Kuşeyri Risalesinden Tasavvuf kültüründe hadis M. Uysal)

28-“EVİ AYAKTA TUTAN TEMELİDİR. DİNİN TEMELİ İSE, ALLAH HAKKINDA MAĞFİRETE YAKIN VE KÖTÜLÜKLERE ENGEL OLAN AKIL SAHİBİ OLMAKTIR.” HZ. AİŞE'NİN, ANNEM BABAM FEDA OLSUN YA RESULELLAH, “KÖTÜLÜKLERE MANİ OLAN AKIL, KİŞİNİN ALLAH’A İSYAN ETMESİNE ENGEL OLAN VE RABBİNE AŞIRI ARZUYLA İBADET ETMESİNİ SAĞLAYAN AKILDIR."

Aklı öven veya yeren hadisler de mezhepler arasında ki, çekişmelerin ürettiği sözlerdir. Mutezile yanlıları aklı kutsarken, Cebriyeciler de aklı hep reddetmiş ve küçümsemişlerdir.

29-“ZENGİNE ZENGİN OLDUĞU İÇİN TEVAZU GÖSTERENİN, DİNİNİN ÜÇTE İKİSİ GİTMİŞTİR.”

Kur’an’ı Kerime göre imanı gideren tek bir günah vardır, o da affı olmayan şirk, yani birini Allah’a ortak yapmaktır. Bütün şeyhler de ve tasavvufun büyüklerinde Gavs, Kutup, Fena Fillah, Beka Billah ve daha birçok sıfatları kendilerine yakıştırarak Allah’a ortak olduklarını ilan ederler. Yukarıda hadis diye uydurdukları sözde de tevazu göstereni şirke sokarak dinden çıkarıyorlar ama gerçek müşriklerden hiç bahsetmiyorlar.

(Kuşeyri Risalesinden Tasavvuf kültüründe hadis M. Uysal)

30-“Müfredler ileri geçtiler. (Yani evlenmeden tek başına yaşayanlar.

31-“Benim iki mesleğim var: Cihad ve fakr.

32-“Ahır zamanda insanların en hayırlısı, eş ve çoluk-çocuğu olmayanlardır.”

Bu üç sözde de bekârlığın iyi, evliliğin ise kötü olduğu vurgulanıyor. Bekârlığı övenler bile Peygamberimizin, “Evlenin, çünkü ben ümmetimin çokluğu ile iftihar ederim” dediğini ve evlenmenin sünnet olduğunu söylerler. Sanki evlenmenin tek sebebi var o da çocuk yapmak gibi kabullenmişlerdir. Halbuki Yüce Allah, Kur’an’ı Kerimin de şöyle emreder: “Aranızda ki bekarları (erkek-kadın) ve esirlerinizden (evliliğe) elverişli olanları, evlendirin! Yoksul da olsalar Allah onları lütfuyla destekleyecektir. Zira Allah (Lutfunda) sınırsızdır, (kime ne kadar vereceğini) bilir. Bazıları evlenmek sünnettir deseler de bu ayette emir sığasıyla geldiğine göre evlenmek açıkça Allah’ın emridir ve farzdır diyebiliriz.

Bu seferde Ebu Ali El Cüllabi, el Hücviri (465/1073) tasavvuf ehli kişinin “Keşf-ül Mahcup” isimli kitabından alınan uydurma hadisleri göstereceğiz.

Hucviri, Keşf-ül Mahcup- M. Uysal Tasavvuf kültüründe hadis.)

33-“ Allah’ü Teâlâ, kıyamet günü şöyle der: “Bana dostlarımı yaklaştırın.” Melekler, “Senin dostların kimdir? Derler. “Fakir Müslümanlardır” diye cevap verir.”

Tasavvuf ehli buna da razı olmaz hemen şöyle bir tevil yaparlar. Orada ki fakirden murat, yiyeceği, giyeceği olmayanlar değil, dünya nimetlerini terk edip Allah’a dönenlerdir, yani biziz derler. Zaten bu iki hadis diye nakledilen sözler hiçbir hadis kitabında geçmemiştir.

Hucviri’nin meşhur eseri “Keşfül Mahcup” da yazılmış ama hiçbir hadis kitabında olmayan sözlere bakalım:

34-“ Karnınızı aç bırakın, ihtirası terk edin. Bedenlerinizi çıplak bırakın. Emelinizi kısa tutun. Ciğerlerinizi susuz bırakın. Dünyayı terk edin, belki kalplerinizle Rabbinizi görürsünüz.

Klasik tasavvuf nasihatleri: Ölmeden önce ölmek bu olsa gerek. Bir de tasavvufçuların tek derdi vardır Allah’ı görmektir. Hâlbuki dünyada Hz. Musa Allah’ı görmek istediğini söylemiş, Allah’ta sen beni göremezsin demiş, niye göremeyeceğini de Musa’ya göstermiştir. Ama tasavvufçular bu apaçık ayete rağmen Allah’ı görmek iddiasından vazgeçmemişlerdir. Bunu ispat etmek içinde Hz. Ali’ye yalan uydurmuşlar. O diyesiymiş ki, “Ben görmediğim Allah’a inanmam.” Hz. Ali böyle bir söz söylemez. Yine tasavvufun uydurmasına göre İmamı Azam demiş ki: “Ben yatmadan önce Yüce Allah’ı seksen defa görürüm” diyesiymiş. Bizim tasavvufçular herkesin tanıyıp hürmet ettiği bu kişilere böyle yalan uydururlar ki Ben Allah’ı gördüm dediklerinde başkalarını inandırabilsinler.

Hucviri, Keşf-ül Mahcup- M. Uysal Tasavvuf kültüründe hadis.)

35-“ Fakr, Ehli için izzettir.”

36-“ Fakr, gaybın vatanıdır.”

Fakr, tasavvuf ta en makbul hal olarak görülmüştür. Daha önce bu konuda malumat verildi. Fakr, tasavvufta avret mahalleri bile görünecek kadar perişan halde yaşamayı moda haline getirdi ve “Melamilik” diye bir tarikat akımının doğmasına vesile oldu. Ama bu günün tasavvufçuların da fakr’a rağbet yok. Yıllarca müritlerine, tacını tahtını terk eden İbrahim Ethem, örnek tasavvufçu olarak anlatıldı ama günümüz tasavvufçuları, tarikatçıları Holdingleştiler, büyük şirketler kurup yüzlerce binlerce insan çalıştırmaya başladılar. Bugün Yalısı, köşkü, Sarayı, Limuzini, Mercedes’i hatta uçağı olan tarikatçılar var. Bir tarikatın yirmi tane hastanesi olduğu, diğerinin bir o kadar Üniversitesi olduğu söyleniyor. Bunlar günümüzde inkârı mümkün olmayan gerçekler.