60-“ Uzlete devam edin. Çünkü o bir ibadettir ve sizden önceki Salihlerin âdetidir.”

Sözlükte, “ayrılmak, bir köşeye çekilmek” anlamına gelen uzlet, tasavvufta, günaha girmemek ve daha çok ibadet etmek gayesiyle toplumdan ayrılıp ıssız ve kimsesiz yerlere çekilmek, tek başına yaşamak demektir. Buna Halvet, inziva, adı da verilir. Esasen uzlet, kötü ahlaktan ayrılmak içindir. Vatani değil, sıfatları değiştirmektir. Kur’an da uzleti anlatan ayetlerden bazıları şöyledir.

“Sizi ve Allah’tan başka çağırdıklarınızı terk ediyorum.” (Meryem

48) “Onları ve tapmakta olduklarını terk ediniz.” (Kehf 16)

Uzletin ibadet olmuş hali itikâftır. İtikaf Kur’an da geçtiğine göre sünnetten daha üst mertebe de bir ibadettir. Nasihat olarak doğru manalar içerse de bu söz de hadis kitaplarında bulunamamıştır.

(Tasavvuf kültüründe hadis-Feth-ür Rabbani A. Geylani)

61-“ Kıyamet günü bir nidacı şöyle seslenir: Zalimler nerede? Yardımcıları nerede? Zalimlere kalem düzleyenler nerede? Onlara hokka tutanlar nerede? Hepsini toplayın ve bir ateş tabutuna koyun.”

Terğip ve Terhip (Hayra yönlendirme ve kötülükten sakındırmak) için uydurulmuş sözlerden olabilir. Cümlelerde geçen kalem düzleme, hokka tutma gibi deyimler, peygamberimiz zamanında olmayan sözlerdir. Zaten hadis kitaplarında bulunamayan bir sözdür.

62-“ Ey Aişe, ahiret nimeti için dünyanın acılığını tat.”

68-“ Mümine eziyet vermek, Allah katında Kâbe’yi ve Beyt-ül Mamuru on beş defa yıkmaktan daha büyük günahtır.”

68 ve 69 numaralı sözlerde de mana açısından bir sakıncalı bir durum olmasa da hadis kitaplarında rastlanmamıştır.

63-“ Allah, bazı kitaplarında şöyle buyurmuştur: Ey insanoğlu! Sana sahip çıkmasam, her şey elinden gider.”

Peygamberimiz kendisine gelen kitaptan yani Kur’an’dan başka kitaptan cümleler tebliğ etmemiştir. Dolayısıyla bu sözde Peygamberimizin sözü olamaz.

64-“La ilahe illellah Muhammed ‘ur Resulüllah” (Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah’ın elçisidir.) Sözü ile şeytanlarınızın güçlerini kırınız. Çünkü şeytanın gücü bu sözle kırılır. Tıpkı sizden birinin devesini çok binme ve ağır yükler yüklemek suretiyle yola getirdiği gibi."

Bu cümle de deniyor ki: Kelime-i Tevhit ile yani, “La ilahe illellah Muhammed ‘ur Resulüllah” diyerek şeytanlarınızın güçlerini kırınız” deniyor. Hem de huysuzluk eden deveye ağır yük yükleyerek yola getirildiği gibi Şeytana da kelime-i tevhit ile baskı yapıp, gücünü kırabilirsiniz” deniyor. Bu sözler kesinlikle Peygamber Efendimizin sözü olamaz. Çünkü Kelime-i Tevhit, söylendiği zaman şeytana veya inanmayanlara baskı ve güç kırıcı olacak sihirli bir değnek değildir. Günde yüz defa-bin defa, “La ilahe illellah” cümlesi tekrar edilse ne maddi, ne de manevi bir faydası olmaz. Bir Müslüman, kelime-i tevhidin Türkçe ‘sini “Allah’tan başka yaratıcı ve ibadet edilecek başka bir ilah yoktur. Muhammed de Onun elçisi ve kuludur” cümlesine inanır ve o inanç doğrusunda taviz vermeden yaşarsa, işte o zaman kelime-i tevhidin faydasını görür.

65-“ Zulme uğrayıp da Allah’tan başka bir yardımcı isteyen kimseye hitaben Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyurur: Yemin ederim ki, bir süre sonrada olsa, sana mutlaka yardım edeceğim.”

Bu söz baştan sona mana açısından yanlıştır ve uydurma olduğu da çok açıktır. Bir kişi zulme uğrayacak, sonra Allah’tan değil de başka birinden yardım isteyecek, Allah’ü Zül Celal de kendinden değil de başkasından yardım isteyene, “Yemin ederim ki, bir süre sonra da olsa sana yardım edeceğim” diyecek. Allah’ü Teâlâ Kur’an’ı Kerimin birçok ayetinde, bana dua edin, benden yardım isteyin buyurur. Her namazda okuduğumuz Fatiha suresinin 5. Ayetinde: “Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım isteriz” dedirerek her gün söz alır. Allah’tan başkasına ibadet etmek, Allah’tan başkasına dua etmek ve Allah'tan başkasından yardım istemek şirktir, Allah’a ortak koşmaktır. Bunu hadis diye kitaplarına alanlar olsa-olsa kendilerini Allah’a ortak gösteren tasavvufçular olabilir.

66-“ Cahile bir kere, âlime yedi kere yazıklar olsun.”

Bir defa cümle noksan yazılmış. Niye cahile bir defa da, âlime yedi defa yazıklar olsun” deniyor. Günah işleyen cahile” dense mana yerine gelebilir. Peygamber Efendimiz kimseye durup-dururken ve na Hak yere beddua etmez. Peygamber böyle noksan cümleler kurmaz.

(Tasavvuf kültüründe hadis-Feth-ür Rabbani A. Geylani)

67-“ Kendi görüşünden başkasına ihtiyaç duymayan kişi dalalete düşer.”

Bu sözde doğruluk payı olabilir. İnsanlar sadece kendi kanaatleri ile doğruyu bulamazlar. Bilgi alışverişi gerekmektedir. Söz olarak doğruda olsalar, yanlışta olsalar bu sözler hadis diye tasavvuf kitaplarında geçse de hadis kitaplarında bunlar hadis olarak bulunamamıştır.

68-“ Aziz ve Celil olan Allah Cebrail’e şöyle buyurur: “Ey Cebrail! Falanı uyut, falanı uyandır."

Bu manasız cümle bu sözde de Allah’a yönlendirilmiş. Eğer burada uyumak ve uyanmakla maddi ve zahiri uyku ve uyanıklık kast ediliyorsa, Yüce Mevla bu özelliği insanlara yerleştirmiştir, Cebrail’e böyle bir görev verildiğine dair bir işaret yoktur. Eğer bu uyumak ve uyanmaktan maksat manevi ise o zaman da kişinin kendi iradesine göre Cenabı Allah kullarını uyutur ve uyandırır. Eğer bu sözde olduğu gibi Allah’ın emri ve Cebrail’in müdahalesi ile insanlar uyutulmuş ve uyandırıl olsaydı, yaptıkları amellerden mes'ul olmazlardı.