Ünlü Mutasavvıf Abdülkadir Geylani’nin (470-561) “Fethür Rabbani” isimli kitabında hadis diye geçen ve uydurma olduğu tespit edilen sözler:

Tasavvuf kültüründe hadis kitabının yazarı M. Uysal, A. Geylani’yi anlatırken şu notu yazmıştır: Bu konuda öyle rahat bir üslup kullanmıştır.Sonuçta hadis olduğu kesin olan bazı sözleri kendi konuşma bütünlüğü içinde, kendisine ait bir söz gibi naklederken, bazen de Hz. Peygambere ait olmayan sözleri ona isnat ederek, merfu hadis gibi kullanmıştır. Tabi bu konuşmalar başkaları tarafından derlendiği için bu tür kayıt ve lafızların tam olarak A. Geylaniye ait olup, olmadığını bilemiyoruz.

Şimdi Abdülkadir Geylani’nin Feth-ür Rabbani isimli kitabından alınan mevzu ve hadis kitaplarında bulunmayan sözler:

53-“ Kişinin kendi kısmeti olmayanı istemesi, Allah’ın cezalandırmasına sebep olur.”

Bu sözü doğru kabul edecek olursak, kulun Allah’ından hiçbir şey istememesi icap eder. Çünkü kimin kısmetin de ne vardır, onu ancak Allah bilir. Hâlbuki Kur’an da yardımın Allah’tan istemesi emredilmektedir. (Bakara 153)

54-“Gökten ateş yağsaydı, camilere devam edenlerden başkası ondan kurtarılmazdı.”

Camiye ve cemaate devam etmeyi teşvik etmek için terğip ve terhip için söylendiği anlaşılan bu sözün, hiçbir hadis kitabında bulunmadığı da tepit edilmiştir. Yine bu sözde hadis kitaplarında bulunamamıştır.

(Tasavvuf kültüründe hadis-Feth-ür Rabbani A. Geylani)

55-“ Ümmetim Ramazan ayının kadrini bildiği sürece, Allah’ın yardımından mahrum kalmaz.”

Ramazanın kadrini bilmek demek, Ramazan da oruç ibadetini yerine getirerek açların çektiği sıkıntıyı anlayarak duyarlı davranmakla olur. Halkın çoğunluğunun Müslüman olduğu ve oruç tuttuğu memleketlerin hemen yanı başında çocuklar acından ölüyorsa, Allah’tan yardım beklemek yüzsüzlük olur. Bu sözün de hadis kitaplarında bulunmadığı bildirilmiştir.

56-“ Aziz ve Celil olan Allah, kıyamet günü peygamberlerle, âlimlere şöyle buyurur: Sizler halkın çobanları idiniz, sahip olduğunuz topluluklar için ne yaptınız? Zenginler ve idarecilere de şöyle der: Siz benim hazinedarlarım idiniz, fakirleri ziyaret ettiniz mi? Yetimleri büyütüp, yetiştirdiniz mi? Benim hakkım olarak size farz kıldığım miktarı onlara ulaştırdınız mı?

Bu sözde geçen manaları teyit eden Kur’an’ı kerim de birçok ayet vardır. Bir nasihat sözleri olarak güzel denilebilir. Fakat Allah’ın söylemediğini peygamberin ağzından söyletmek Allah’a ve peygambere iftira olur. Bu sözde hadis kitaplarında bulunamadığı halde A. Geylani’nin kitabı “Feth-ür Rabbani” de hadis olarak yazılmıştır.

57-“ Kul kapılarını kapattığı, Perdelerini indirdiği, günahlarıyla birlikte Allah’la baş başa kaldığı bir sırada, Aziz ve Celil olan Allah ona hitaben şöyle der: Ey insanoğlu: “Beni, seni görenlerin en değersizi kabul ettin” der.

Hiçbir hadis kitabında bulunamayan bu anlamsız sözde A. Geylani’nin kitabı “Feth-ür Rabbani” kitabında hadis olarak geçmektedir.

(Tasavvuf kültüründe hadis-Feth-ür Rabbani A. Geylani)

58-“ Derdinizin ve devanızın ne olduğunu bildireyim mi? Evet ey Allah’ın Resulü” denilince: Derdiniz günahtır ve devanız tövbedir.”

Yine bu sözün manasında yadırganacak bir şey yoktur. Günah, Müslüman için bir derttir, devası da tövbedir. Fakat bu sözde hadis kayıtlarında bulunamamıştır.

59-“ (Kuru) temenniden sakının. Çünkü o, ahmaklık vadisidir.”

Peygamber Efendimizin ağzından argo kelime çıkmaz. Dolayısıyla bu sözün de hadis olma ihtimali yoktur.

60-“ Uzlete devam edin. Çünkü o bir ibadettir ve sizden önceki Salihlerin âdetidir.”

Sözlükte, “ayrılmak, bir köşeye çekilmek” anlamına gelen uzlet, tasavvufta, günaha girmemek ve daha çok ibadet etmek gayesiyle toplumdan ayrılıp ıssız ve kimsesiz yerlere çekilmek, tek başına yaşamak demektir. Buna Halvet, inziva, adı da verilir. Esasen uzlet, kötü ahlaktan ayrılmak içindir. Vatani değil, sıfatları değiştirmektir. Kur’an da uzleti anlatan ayetlerden bazıları şöyledir.

“Sizi ve Allah’tan başka çağırdıklarınızı terk ediyorum.” (Meryem

48) “Onları ve tapmakta olduklarını terk ediniz.” (Kehf 16)

Uzletin ibadet olmuş hali itikâftır. İtikaf Kur’an da geçtiğine göre sünnetten daha üst mertebe de bir ibadettir. Nasihat olarak doğru manalar içerse de bu söz de hadis kitaplarında bulunamamıştır.

(Tasavvuf kültüründe hadis-Feth-ür Rabbani A. Geylani)