İman; inanmaktır, Allahımızın verdiği kararlara teslim olmaktır. Şeytan vesvese vererek isyan ettirmek ister, “Ben ateşten, sen topraktan yaratıldın.” der. Çünkü Rabbimizin huzurundan kovulmuştur. Yine kibre bürünerek bizlere açıkça düşmanlık eder. Yaradılmışları azgınlığa ve isyana sürüklemeye çalışır. Engelli ve hasta kardeşlerimize içinde bulundukları durumu sıkça hatırlatır, içimize gelen vesveseyle der ki; “Eğer sağlıklı olsan, arzuladığın her yere ulaşabilirdin, canının istediği bütün şeyi yapabilirdin.”. Bizi Rabbimize karşı isyanın kapısını aralatır.

Çevresel faktörlerle, bazı duyarsız insanlar yüzünden yaşadığın tatsızlıklar nedeniyle, ruhun daralır, bunalırsın. Hissettiğin sıkıntı şeytanın isyan tuzağının bir parçası olur. Bu öyle bir tuzaktır ki, insanı içine alınca, bir daha bırakmak istemeyen, dünya ve ahretini karanlık içinde bırakan kör bir kapandır.

Hâlbuki, Rabbim! Ben engelliyim, ancak senden gelene teslim oldum, Hazret-i İsmail’in boyun bükmesi, Hazret-i Eyyub’un sabrıyla “Kahrın da hoş lutfun da hoş.” diye söylememiz, hayata karşı direncimizi, azmimizi artırır. Ve şeytanı mağlup etmemizi sağlar. Rabbim çirkini de yaratmıştır güzeli de; ancak her ikisi de güzeldir. Öyle bir sistem ki ikisi de kazanır. Çirkin çirkinliğine isyan etmediği, sabrettiği için kazanır. Güzel; güzelliğinin farkında olup kibirlenmediği için, “Hangi yüz vardır ki toprak olmadı, hangi göz vardır ki yere akmadı.” kelam-ı kibarın ne anlama geldiğini bildiği için kazanır.

Senin nasıl yaratıldığın, fakir veya zengin olduğun sadece imtihanın bir parçasıdır. Bir öğretmen olduğunuzu düşünün, iki öğrenciniz var; birisi çok akıllı, çalışkan ancak çok kibirli, diğeri derslerine az çalışıyor, çok akıllı sayılmaz fakat saygılı ve mütevazı. Size hangisi daha sevimli gelirdi?

Dünya imtihanını kazanıp kazanamayacağımızı bizim teslimiyetimiz ve Yaradıcımıza karşı olan tavrımız belirler.

Atalarımız diyor ya “Güzelliğine güvenme bir sivilce yeter, malına güvenme bir kıvılcım yeter.”. Allah’ın huzurunda insanlar; makamlarına, mevkilerine, engellerine ve sağlıklarına göre değil, işledikleri güzel amellerine göre hesap verecekler. O yüzden fani dünyanın, geçici sıkıntıları ve engellerini kafaya takıp kendimize engel üzerine engel çıkarmak nedendir?

Allah’a emanet olunuz.