Menzilcilerin sohbetlerinden bazıları: Seyda zamanında çok âlim biri varmış. Oğlu da Seyda’nın müridiymiş. Fakat babası tarikata girmemiş. Oğlu: “Babacığım tarikatın çok faydası var, gel beraber Şeytanın yanına gidelim, tövbe edip tarikata gir” diye çok söylemiş. Fakat babası tarikata girmemiş ve şöyle demiş: Oğlum, tarikatın iki faydası vardır ve birincisi zikirdir. Bunun adabı hadislerden alınmıştır, bunu bende biliyorum ve yapıyorum. İkincisi de ölüm anında şeytandan korumasıdır, ona da ihtiyacım yoktur. Çünkü Allah’ın birliğini ispat edecek 99 delilim var, şeytan beni aldatamaz, şeytan benim imanıma musallat olup beni imansız bırakamaz” dedi. Bu nedenle benim şeyhe ihtiyacım yok der.
    Nihayet aradan zaman geçmiş ve ölüm yatağına düşmüş. Yakınları başucunda. Bir ara gözünü açmış, oğluna: “Vallahi Seyda’yı kaçırdım, artık onu göremem, sen gel oğlum elini ver ben sana tövbe edeyim, Seyda’yı kendime şeyh kabul edeyim” demiş. Oğlu: Baba ne gördün ki, Seyda’ya mürit oldun? Deyince, şöyle diyor: Az evvel şeytan yanıma geldi. Allah’ın birliğini ispat edecek 99 delilimin biri hariç diğerlerini çürüttü. Şeytan çok büyük âlimdi. Ona cevap verecek gücüm kalmadı. Sadece bir delilim kaldı imanımı koruyan. Eğer Sadatı Nakşibendi olmazsa benim durumum çok fenadır, kurtuluşum yoktur dedi. Bir müddet sonra sekerat hali yeniden geliyor ve sonra gözlerini açıyor, rahatlamış bir halde: “Oğlum şimdi şeytan karşıma dikildi, benden delil sormaya başladı. Tam o anda Seyda’nın ervahı hazır oldu.
    Şeytan Seyda’nın ervahını görünce kaçıp gitti. Seyda dedi ki: “O lanetlenmiş şeytandır. Şayet tekrar gelirse ve Allah’ın birliğinin delilini sorarsa, ona de ki: “Benim Allah’ı tanımak için delile ihtiyacım yoktur, ben delilsiz olarak Allah’a inanıyorum, onun Hak olduğunu biliyorum dedi ve kayboldu. Seyda gidince şeytan geldi bana delil sordu. Bende Seyda’nın öğrettiği gibi “Ey kâfir, Allah’a ben delilsiz olarak inanıyorum.” Şeytan benden bu cevabı işitince, “sen git Seyda’ya kurban ol. Yoksa elimden kurtulamazdın, çok az kalmıştı seni imansız göndermeye” diyerek yanımdan uzaklaştı.
    Kısa İzah: Maalesef masal çocuklarını bile ikna edemeyecek bu menkıbeleri tasavvufçular müritleri kandırmak için böyle anlatıyorlar. Bir de sekerat halinde yani ölüm sarhoşluğunda şeytan gelip Müslümanın imanını alacağı yalanını uydurmuşlar. Bir tane akıllı çıkıp ta burada adalet nerede diye soran yok. Bir insan hali hayatında Müslüman ve mümin olarak yaşamış, salih ameller işlemiş, haramlardan kaçınmış ve ahır ömründe ruhunu teslim edeceği zaman şeytan gelip o kişinin imanını çalacak ve o kişi kâfir olarak ahirete gidecek.
    Böyle adaletsizlik olur mu? Allah kuluna böyle zulmeder mi? Şeytanın böyle bir yetkisi mi var ki böyle bir şey yapabilsin: Allah kulunun imanını şeytana karşı koruyamıyor, ama falan şeyh Efendi gelip şeytanı kovalıyor. Siz ey akılsız tasavvufçular ve tarikatçılar böyle şeyler uydurarak şeyhleri Allah’a ortak ettiğinizi görmüyor musunuz? Hangi ayetten bu söylediklerinize delil getirebilirsiniz? Şeyhleri öveceğiz diye küfür deryasına battığınızı görmüyor musunuz? Hâlbuki Yüce Allah şöyle buyurur: Onlar Allah’ı bırakıp da kendilerine zararı ve faydası olmayan varlıklardan yardım diliyorlar ve bunlar Allah yanında bizim şefaatçılarımızdır” diyorlar. De ki: “Siz Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz?” O, onların ortak koştuklarından uzaktır ve çok yücedir. (Yunus 18) Uydurduğunuz yalanları bir de bu ayeti okuyarak düşünün bakalım düştüğünüz durumu anlayabilecek misiniz?