229- Eğer bir kişi, İbrahim et Teymiye hediye ettiği ve sabah akşam ukunmasını tavsiye ettiği “Müsebbiatı aşere’yi okursa, faziletin tamamını elde ettiği gibi şimdiye kadar zikrolunan bütün duaların faziletini de elde eder. Çünkü Kürz bin Vebere (Abdallardan) diyor ki: Şamdan bir dostum bana geldi. Bir şey hediye etti.

  -Ey Kürz şu hediyeyi benden kabul eyle, çünkü bu çok güzel bir hediyedir. Ben de kim sana bunu verdi ki sende bana veriyorsun” dedim. O, bu hediyeyi bana İbrahim et Teymi verdi.

  Peki İbrahim Teymi, kimden almış? Sordum, o da dedi ki: “Ben Kâbe’nin önündeki meydanlıkta oturuyordum. Tevhit, tesbih, tahmid ve temcid söylüyordum. Yanıma bir kişi geldi selam verip oturdu. Ondan daha güzel kimse görmediğim gibi, daha güzel giyineni de görmemiştim. Bembeyaz bir elbisesinden çok güzel kokular yayılıyordu.

Ey Allah’ın kulu sen kimsin ve nereden geliyorsun” dedim. O zat:

-Ben Hızır’ım” dedi. Benim yanıma niye geldin diye sordum:

-Sana selam vermek ve Allah rızası için seni sevmiş olmak nedeniyle sana geldim. Benim yanımda bir hediye vardır, onu sana vermek istiyordum. Nedir, o hediye dedim. Hızır:

-Güneş çıkıp yeryüzüne yayılmadan, bir de batmazdan evvel her birini yedi defa okumak suretiyle Fatiha, Nas, Felak, İhlas, Kafirun sureleriyle Ayetel Kürsiyi tekrarlamak, sonra yedi defa: “Allah müşriklerin dediğinden münezzehtir, Hamd Allah’a mahsustur. Allah’tan başka mabud yoktur. Allah her şeyden daha yücedir” dersin. Yedi defa Allah’ın Resulüne, aline ve Ashabına salavat okursun. Bundan sonra Yedi defa kendin ve annen-baban için ve tüm Müslümanlar için af dileyerek şöyle dersin:

“Ey Allah’ım! Benim ve onların hakkında ister acele, ister gelecekte, din, dünya ve ahiretimiz de senin şanına ne yakışırsa ve sen neye ehilsen onu yap. Ey Mevlamız! Bizim kötü amelimizle müstahak olduğumuz cezayı, bizim hakkımızda icra etme. Sen çok bağışlayıcı, ilim sahibi, cömert, kerem, şefkat ve rahmet sahibisin.” Bu duayı da yedi defa tekrar et ve sabah-akşam oku terk etme.

Bunun üzerine Hızır’a dedim ki: Sana bu hediyeyi kim verdi? Hızır, Hz. Muhammed’in verdiğini söyledi. Bende bu duadan hâsıl olan sevap nedir dedim: Hz. Muhammed ile bir araya geldiğinde sor, o sana bunu söyleyecektir” dedi.

İbrahim Et Teymi buyurur: “Cennette gördüğü o büyük şeyleri kast ederek melekler bana geldiler. Beni sırtlayıp cennete götürdüler. Cennetteki nimetleri gördüm. Bunun üzerine cennette gördüklerini anlattı.

İbrahim Et Teymi buyurur: Cennetteki bu nimetler kimin içindir” diye meleklere sordum: Senin yaptığın gibi kim dua ederse onundur” dediler

.İbrahim Et Teymi’nin dediğine göre: İbrahim cennet meyvelerinden yemiştir ve melekler İbrahim’e cennetin suyundan içirmişlerdir.

İbrahim Teymi dedi ki: Ben bu durumdayken Allah’ın Yüce Resulü, beraberinde yetmiş peygamber, meleklerden yetmiş saf ve her saf doğudan batıya kadar büyük olduğu halde teşrif edip geldi. Bana selam verdi ve elimden tuttu. Bundan cesaret alarak Allah’ın resulüne şöyle dedim:

-Ey Allah’ın Resulü! Hızır bana senden şu hadis dinlediğini söyledi. Sen ne buyurursun?

-Hızır doğru söylemiştir, onun söylediği Haktır. O yeryüzünün en büyük âlimidir. O Abdalların reisidir. O Allah’ın yeryüzündeki askerlerindendir” buyurdu.

Bunun üzerine ben Allah’ın Resulüne: Ey Allah’ın Resulü! Bu duayı okuyan bir kimse benim şu anda rüyamda gördüğüm nesnelerin benzerini görmezse, acaba bana verilen bu büyük nimet ona da verilir mi? Diye sordum. Allah’ın Resulü:

-Beni Hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim. Senin bu yaptığını yapan bir kimse, beni ve cenneti görmese dahi, onun yağmış olduğu bütün büyük günahları affolunur. Allah ondan öfkesini kaldırır. Onun sonunda kötülüklerini yazan meleğe, Cenab-ı Hak bir seneye kadar onun kötülüklerinden hiç birisini yazmamasını emreder. Beni Hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim. Ancak Allah tarafından Said olarak yaratılmış bir kul bu duayı okur ve ancak Allah tarafından şaki olarak yaratılmış bir kimse bunu terk eder.”

İbrahim et Teymi”nin dört ay yemeden içmeden sabrettiği belki de bu rüyasından sonradır.

İmam Iraki, böyle bir hadisin olmadığını ileri sürerek şöyle demiştir. Hiçbir hadiste Hızır’ın Hazreti Muhammed ile bir araya geldiği veya gelmediği, Hızırın yaşadığı veya öldüğü hakkında sahih bir rivayet gelmemiştir. Kütübü sitteye bakılabilir.

Yorum: Hadis diye uydurulan bu sözün içinde yalan içinde yalanlar yerleştirilmiştir. İşte yalanlar:

1-Abdalların varlığı yalandır. 2-Hızır’ın varlığı yalandır. 3-Cennete girdiği ve oradaki nimetleri gördüğü yalandır. 4-Allah Resulü ile konuşması ve Onun yetmiş peygamber ve yetmiş saf melekle gelmesi de de hem yalan ve hem de Allah’a iftiradır. 5- Allah’ın Resulünün Hızır’la görüşmesi ve Hızır hakkında söyledikleri de uydurmadır.

230- “Kardeşleri ellerini yemekten kaldırdıkları zaman onların artıklarını yiyen bir kimse hesaba çekilmez.”

İmam Iraki, Bu söze hadis olarak rastlanmadığını bildirmiştir. Belki de bu sözlerden kişini yediğini bitirmesi, tabağını silip süpürmesi istenmiştir ve tabakta yemek bırakmamak sünnet etmek deyimiyle anlatılmıştır. Bir başkası da çıkmış, başkasından kalan artık yemekleri yemenin sevap olduğu anlatılmıştır. Bunlar, yokluk zamanında artıkta olsa yemeklerin israf edilmemesi için söylenmiş olsa gerek. Köyde ikan bilhassa yaz aylarında ocakta ateş yanmazdı. Annemiz elimize tutuşturduğu soğuk ekmeği verirken, “Yavrum soğu ekmek yemek sevapmış, peygamberimiz öyle demiş” diyerek bizi soğuk ekmek yemeye teşvik ederdi.