296- “İnsanlar uykudadırlar. Öldükleri zaman uyanırlar.”

Iraki bu söz için diyor ki: Merfu olarak aslına rastlamadım. Ancak bu sözün Hz. Ali’ye nispet edildiğini gördüm. Gazali, İhya’sının son cildinde 8. Söz diye bir başlığı var. Bu başlıkta: Dünyadaki iyilik ve kötülüklerin ahiretteki dereceleri. Bu konuyu anlatmak için “İnsanlar uykudadır, öldükten sonra uyanırlar” sözünü hadis diye yazmış ve sonra şu açıklamayı yapmıştır.

Uyanıklık halinde olacak bir nesne, uyku halinde sana manasıyla açıklanmaz. Ancak darbı mesellerle açık olur. Böylece ahiretin gerçeği, dünya uykusunda açıklığa kavuşmaz.

Eğer zeki isen, şu üç misal sana yeter: Bir kişi İbn Sirin’e gelerek sordu:

Rüyamda sanki elimde bir mühür vardı. Bununla erkeklerin ağzını, kadınların tenasül uzuvlarını mühürlediğimi gördüm.

İbn Sirin ona dedi ki: “Sen müezzinsin. Ramazan da şafak doğmadan ezan okuyorsun. Kişi: Evet, doğru söylüyorsun” dedi.

Başka bir kişi: Rüyam da gördüm. Sanki ben zeytinyağını zeytine karıştırıyorum. İbn Sirin ona dedi ki: “Eğer satın aldığın bir köleyi nikâhladın ise, onun durumunu tetkik et. Muhakkak o senin annendir. Sen küçükken esir edilmişti. Çünkü zeytin, zeytinyağının aslıdır. O aslına dönmüştür.

O kişi araştırdı ve gördü ki: Nikâhladığı köle, o küçükken esir düşen annesiymiş.

Başka birisi İbn Sirin’e geldi ve sordu: Rüyam da sanki ben incileri domuzların boynuna asıyorum. İbn Sirin: “Sen hikmeti ve ilmi ehli olmayana öğretiyorsun. Ve durum İbn Sirin'in ’ediği gibiydi.

Gazali bu üç darbi meseli “Dünyada ki iyilik ve kötülüklerin ahirette ki derecelerini anlatmak için kullanmış. Ben pek irtibat kuramadım, siz kurabilecek misiniz?

297- “Haber de varit olmuştur: “Allah’ü Teâla buyuruyor: “Kulum şehvetini benim taatime tercih ettiği zaman, onun başına getirdiğimin en azı muhakkak onu münacatımın lezzetinden etmekliğimdir.”

Bu sözün hadis olmadığı apaçıktır. Allah’ü Teâla buyuruyor, diye başlayan cümle Kutsi hadis olmalı? Devamında gelen cümleden çıkan sonuç, ne Allah’ın ne de Resulüllah’ın sözüne benziyor. Cümleye bakın: “Kulum bana ibadet etmek için şehvetinden vazgeçerse, şüphesiz ben ona bana yapacağı duanın lezzetini tattırmam. Yanlış anlamadıysam ben böyle anlıyorum. Yani kul Allah’a şehvetini terk ederek itaat yapıyor. Allah’ta kuluna mükâfat olarak dua lezzetinden mahrum bırakılıyor. Bu sözü kim uydurdu ise, hem Allah’a hem de Allah’ın Resulüne iftira etmiştir. Yahut ta bilmeyerek anlamsız bir cümleyi hadis diyerek kitaplara geçmiştir.

Yine Resulüllah buyurdu ki:

298- “Sabır, cennet hazinelerinden bir hazinedir."

Bu söz hakkında da İmam Iraki, “Gariptir, Hadis olarak görmedim demiştir. Hazine bir dünya metaıdır, kıymeti de dünyaya aittir. Hazinenin cennette bir itibarının olacağını sanmıyorum.

Yine buyurdu ki:

299- “Amellerin en üstünü o ameldir ki, nefis onu yaparken zorlanır. Yani yapılması ona zor gelir.”

İmamı Gazali, sabrı anlatırken bu sözü yazmış. Manası itibariyle doğru bir söz. Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır, denmiştir. Ama her sözü doğru diye kitaplara yazmak ve ona hadis diyerek ilan etmek te doğru bir hareket olmasa gerek. İşte bunun içinde İmam Iraki bu söze merfu olarak rastlamadığını, bu sözün Ömer İbn Abdülaziz’e ait olduğunu söylemiştir.