Bizi gerçek manada insan yapan, bizleri güzelleştirip değerli kılan ve öteki canlılardan ayıran özelliklerin başında söz söyleme yeteneğimiz gelir. İnsan olarak çoğu zaman öneminin farkında bile olmadığımız bu nimetle ilgili olarak, Yüce Rabbimiz; güzel söz ve insanları bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlı olduğunu ifade etmektedir.
Bir gün Peygamberimize sahabeden biri, “Kurtuluşun yolu nedir?” şeklinde bir soru sordu. Peygamberimiz, bu soru vesilesiyle tüm mü'minlere kurtuluşa ve huzura giden yola dair şu önemli tavsiyede bulundu: “Diline sahip ol! Fitneye bulaşma! Günahların için pişmanlıkla gözyaşı dök!”(Tirmizî, Zühd, 60)
“Kulun kalbi doğru olmadıkça imanı doğru olmaz. Sözü doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz.” (İbnHanbel, III, 199)
Söz, Yüce Rabbimizin kelam sıfatının bir yansımasıdır. Âlem, O’nun “Ol” sözüyle var olmuştur. Âdem (as), O’nun bir sözüyle yaratılmış ve insan, dünya serüvenine sözle başlamıştır. Rabbimiz, kelâm sıfatının bir tezahürü olarak insanlara vahiy göndermiştir. 
Yüce Kur’an, okunan bir söz olarak Efendimiz (sav)’e vahyedilmiştir. İnsanoğlu, zihin ve gönül dünyasındakileri hep sözle ifade etmiştir. Dil, aklın da kalbin de tercümanı olmuştur.
İslam medeniyeti ahlak, hikmet, irfan, hak ve hakikati izhar eden bir söz medeniyetidir. Sözde öncelikle doğruluğun, sadakatin bulunması gerekir. Söz, hak ve hakikate tercüman olmalıdır. Yalanla, iftirayla zihinler, gönüller, diller kirletilmemelidir. Doğru olmayan sözlerle fesat ve huzursuzluğa sebebiyet verilmemelidir. Emanet olan ömür sermayesi ve hızla akıp giden zaman, faydasız, beyhude sözlerle israf edilmemelidir. Bu hususta Peygamberimizin “Ya hayır söyleyin, ya susun!” (Buhari, Edep, 31) uyarısı her daim şiarımız olmalıdır. Allah katında sözün değeri, hakkı ve hakikati ne kadar yansıttığı ile ölçülür. Çünkü söz, özün aynasıdır ve sadece insanın davranışını değil, aynı zamanda kişiliğini, hatta âkıbetini belirlemektedir. Bu gerçeği Yüce Rabbimiz 
bir ayetle haber vermiştir:

“Ey inananlar! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın!” (Ahzâb, 33/70-71)
Sözde aranan diğer bir özellik ahlaktır, nezahettir.

Kısaca;

Bugün, insan olarak, Müslüman olarak hepimize düşen görev, imajın ve görselliğin görüntüsüne kendimizi kaptırmamaktır. Manayı maddeye, bâkî olanı fâniye, hakikati yalana esir etmemektir. Söz ahlakı ve sorumluluk bilinciyle hareket ederek her daim hak ve hakikatin peşinden gitmektir. İnsanî ilişkilerimizde empati, saygı, nezaket ve anlayışı kendimize şiar edinmektir. Her bir sözümüzün, her bir işimizin kıyamet günü hesabının sorulacağını unutmamaktır!