Ayakkabıcılık, zanaatkârların ellerinde şekillenen ve ömürlük ayakkabıları hayata döndüren köklü bir meslek. Ancak bu meslek gün geçtikçe unutulmaya, mesleğin erbapları ise endişe içinde geleceği sorgulamaya başladı. 63 yaşındaki Sivaslı Hüseyin Usta da bu zanaatkarlar arasında, 41 yıldır ayakkabıcılık yapıyor. Mesleği babasının yanında öğrendiğini söyleyen Hüseyin Usta, ayakkabı tamirciliğinin giderek bitme noktasına gelmesinden derin üzüntü duyduğunu ifade ediyor.
“Gözlerimizi Kapadığımızda Ne Olacak?”
Sivaslı Hüseyin Usta, yıllarca kazandığı tecrübe ve bilgi birikimini gençlere aktarmak için çaba gösterse de, yeni neslin ilgisizliği ve zanaata olan talebin azalması, onu endişelendiriyor. "Biz gözlerimizi kapadığımızda bu makineler ne olacak?" diyen Hüseyin Usta, ayakkabı tamirciliğinin geleceğini şu sözlerle sorguluyor: “Bu zanaat ne olacak, kim yapacak, makineler ve aletler sahipsiz mi kalacak? Biz, çocuklarımıza bu mesleği sevdirmeye çalışıyoruz ama onlar dahi belli bir süre sonra vazgeçiyorlar.”
Ayakkabı Tamirciliğinde Kendini Geliştirmek Zorunda Kalmak
Ayakkabıcılığın eski günlerinden çok farklı bir noktada olduğunun altını çizen Hüseyin Usta, bu alanda ayakta kalabilmek için sürekli kendini geliştirmek zorunda olduğunu söylüyor. Artık tamirciler yalnızca yıpranan ayakkabıları değil, her biri farklı malzemelerden üretilen, özel tekniklerle yapılmış ayakkabıları da tamir etmek durumunda. Hüseyin Usta, “Müşteriyi boş çevirmemek adına kendimizi geliştiriyoruz. Her gelen ayakkabıya çözüm bulmamız gerekiyor,” dedi.
Zanaatkârlıkta Nesiller Arası Kopukluk
Ayakkabıcılık gibi emek yoğun zanaat dallarında ustaların yetiştirdiği çıraklar, belli bir süre sonra bu zorlu işi sürdürmek istemiyor. Uzun saatler ayakta kalmayı, ustalık gerektiren ince işleri yapmayı ve mesleğin düşük kazançlı olmasını göze alamayan gençler, farklı iş kollarına yöneliyor. Hüseyin Usta, bu nesil kopukluğuna dair şu sözleri ekliyor: “Eskiden ustadan çırağa, babadan oğula geçen bu mesleği devam ettirecek kimse kalmayacak. Çocuklar bu mesleğe başladığında hevesli görünüyorlar, ama kısa sürede bırakıyorlar.”
Bir Mesleğin Yitip Gidişine Sessiz Tanıklık
Hüseyin Usta’nın sözleri, yalnızca bir mesleğin değil, toplumun zanaatkâr kültürünü de yitirme noktasına geldiğini gösteriyor. Ustalar, kendi yeteneklerini aktaramadıkları bir nesil bıraktıkça, sanatlarını ve mesleklerini kaybetmenin burukluğunu yaşıyor. “Ayakkabıcılık biterse, bu meslekle birlikte hayatımızı, geçmişimizi ve bir zanaatkâr olarak değerimizi de yitireceğiz. Umarım bir gün bu meslek yeniden eski değerini bulur,” diyen Hüseyin Usta, hala gençlerin bu mesleğe ilgi göstermesini umarak zanaatının başında çalışmaya devam ediyor.
60 Yıllık Bir Emektar: Baba Yadigârı Makineyle Ayakta Kalan Son Ayakkabıcı
Sivas’ta ayakkabıcılık yapan Hüseyin Usta, mesleğinde yarım asrı geride bırakırken, ona eşlik eden en değerli varlığı, babasından kalan 60 yıllık ayakkabı tamir makinesi. Babasından yadigâr bu makine ile yıllardır binlerce ayakkabıyı hayata döndüren Hüseyin Usta, mesleği bırakma aşamasına gelen son zanaatkârlardan biri. Yılların yıpratamadığı bu makineyle ilgili anılarını paylaşan Hüseyin Usta, “Bu makine, mesleğimizin en kıymetli parçalarından biri. Babamla birlikte çok çalıştık; her bir müşteriyi memnun etmenin gururunu yaşadık,” dedi.