Günümüzde Ermeni soykırımı iddiaları ile birçok platformda yürütülen karalamalarla, bir zamanlar dostlukları dillere destan Türk-Ermeni komşuluğu tozlu raflara kaldırıldı.

O günlere şahit olan etrafımızda çok az insan kalmıştır ama birçoğumuz Türk-Ermeni komşuluğunu imrenerek dinlemişizdir büyüklerimizden. Ve masal gibi dinlemişizdir. Çünkü günümüzde bu tür dostluklar ‘ancak masallarda olur’ dedirtiyor insana.

Bırakın dini-dili farklı insanları sevmeyi, onlara güvenmeyi, kardeşin kardeşe güvenmediği bir kültürsüzlüğe ilerliyoruz…

Bir zamanların Sivas’ını, örfünü-âdetini, dostluklarını hatırlatan bir yazı okudum Sivas Postası köşe yazarından. Köşe yazarı Sivaslı bir Ermeni. Sivas’a sevgisini, hasretini, dostluklarını öyle güzel anlatmış ki hem kültürümüzden uzaklaşan bizler, hem de Ermeni soykırımı iddiaları ile dünyayı ayağa kaldıranlar ibretle okumalı.

Kirkor Değirmenciyan ismi ile Sivas anılarını anlatan yazar, ‘’Ben Sivaslı´yım. İsmim Kirkor. Sivas´ta doğmuş bir ERMENİ vatandaşıyım. Amerika´da yaşıyorum. İş adamıyım, çocuklarıma devrettim sayılır bütün işlerimi. Sivas´tan 1970 yılında ayrıldım. Daha hiç Sivas´a gitmedim. Özlediniz mi diye sorarsanız burnumda tütüyor. Sivas´ın ismini televizyonlarda, gazetelerde, internette görünce duyunca kalbimde büyük akisler oluşuyor. 80 küsur yaşındayım. Sivas’ı internetten takip etmeye çalışıyorum… Güzel Babam Tanrı´ya yol almadan, başucunda çok sevdiği Türk arkadaşları var idi. Türk, Ermeni, Çerkez, Rum hepimiz Adem Babamızın çocukları değil miyiz? Başımı taş yastığa koymadan bu Ermeni kardeşiniz, arkadaşınız, gözü yaşlı bir şekilde anılarını yazmaya başlayacak. İçimde çok büyük bir heyecan var. Bu yazıyı gece kaleme alırken, ağladım. Abartmak istemiyorum ama hıçkırıklarla ağladım…’’ ve devam ediyor…

Mutlaka okunmalı…