Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Sivas, tarihi derinliği, kültürel zenginlikleri ve doğal güzellikleriyle kendine hayran bırakıyor. Bu şehir, sadece coğrafi olarak değil, aynı zamanda kültürel anlamda da büyük bir öneme sahiptir. Sivas, bir zamanlar Selçuklu Devleti’nin başkenti olmasıyla “Da’rül-ala” (Güzellikler Beldesi) olarak anılmaktaydı.
Evliya Çelebi’nin Gözünden Sivas
Evliya Çelebi, ünlü seyahatnamesinde Sivas’ı "bütün halkı sevinçli, ziraatı bol, hayırı ve bereketi çok, pınar ve akarsuları yeterli olan şenlikli bir şehir" olarak tarif eder. Çelebi, o dönemde çevre illerde kıtlık yaşanırken Sivas’ta yetiştirilen ürünlerin tüm bölgeye yeterli olduğunu vurgular. Bu bereketli topraklar, Sivas’a “Sultan Şehir” unvanını kazandıran unsurların başında gelir.
Sivas’ın Sultan Şehir Unvanı ve Tarihi Zenginlikleri
Sivas, "Sultan Şehir" olarak adlandırılmasının haklı sebeplerine sahip bir şehirdir. Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinde büyük bir kültürel ve ticari merkez olan Sivas, bu özelliğiyle çevresindeki şehirlerden farklı bir yer tutar. Tarihi yapıları, Selçuklu mimarisiyle bezenmiş medreseleri ve camileri, Sivas’ı önemli bir kültürel merkez haline getirmiştir. Bugün de bu miras, Sivas’ı gezip görebileceğiniz nadir şehirlerden biri kılıyor.
Sivas’ın Zengin Mutfağı
Sivas’a gidip de Sivas’a özgü lezzetleri tatmamak olmaz. Sivas Köftesi, Sivas Kebabı, Mantı ve İçli Köfte, yöresel mutfağının en bilinen ve en sevilen yemeklerindendir. Bu lezzetler, Sivas’ın mutfak kültürünü yansıtan örneklerden sadece birkaçıdır. Zengin ziraat yapısı sayesinde, şehrin mutfağında kullanılan taze ve kaliteli malzemeler, yemeklerin tadını bir kat daha artırır.