"Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmazlaştıranlardır!” diyen Üstad Cemil MERİÇ’in sözleri ile giriş yapalım bugünkü konumuza.

Ve devam edelim A.Hamdi TANPINAR’ın bir eserinde dile getirdiği şu gerçeklerle:

"Cahilsin, okur öğrenirsin. gerisin, ilerlersin. Adam yok, yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok, kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur. Sen cilt yapıyorsun, şiraze nedir bilirsin. Bizde insan şirazesiz kalmış. Hayat onun için ahenksiz, birbirini tutmayan, günün hayatına cevap vermeyen bir yığın ölü kıymetler tarafından idare ediliyor. Dünyaya baktığı zaman ayrı görüyor, kendi kendimize kaldığımızda ayrı düşünüyoruz. Yığınlarca tezat içinde yaşıyoruz!..."

Etrafımız hep şirazesi kaymış insanlarla dolu değil mi sizce de?

Nerede açısı tam olan ya da olması gereken insanlar?

Üstad M. Akif ERSOY boşuna mı feveran ediyor dersiniz?

“Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile...
Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!
Kaç hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir;
Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir!”

Sahi Müslümanlık sadece olmak mıdır sizcede?

Müslüman olmak sadece namaz kılmak, oruç tutmak, sakal bırakmak mıdır?

Üstad Hayrettin KARAMAN’ın: “Edep, ahlak ve zarafet olmayacaksa ne sakalınız olsun ne de başörtünüz!” tesbiti kadar “Dürüst olmak, adaletli olmak, güleryüzlü olmak, kibar olmak, torpil yapmamak, hak yememek, dedikodu yapmamak namaz kılmaktan daha az dinin emri değildir!” diyen Emre DORMAN’ın bu tesbiti de önemli değil mi sizce de?

İnsan nasıl kokar, kokuşur ya da bozulur yahu?

İnsan nasıl olur da yabancılaşabilir öz benliğine?

Ya da insan nasıl fabrika ayarlarından uzaklaşabilir ki?
“Kur'an kalplere girince değişir insan,
İnsan ki o değişirse değişir cihan!” Muhammed İKBAL

İnsan değişmeli, dönüşmeli ve geliştirmeli değilmidir kendisini?

“En kötü kombinasyon, boş bir ruh ile dolu bir midededir!” der Aliya İZZETBEGOVİÇ

Bumu olmalı insanın sergilediği tablo?

Hani biz güzel hayatlar istiyorduk. Güzel hayatlar oluşturmanın güzel insanlar biriktirmekten geçtiğini ne çabuk unuttuk!

Uyanmak vakti değil midir artık sizce de!

Ne diyor Şair NUMANOĞLU şiirinde;
“Uyan artık ey insan!Yetmez mi bunca zillet?
Kaderinde yazmıyor, bu kokuşma, bu illet.
Sen ki özünde şeref, fıtratında asâlet,
Ne sen sürün yerlerde, ne sürünsün Adâlet!..”

İnsanın kaderi değildir yerlerde sürünmek, zillet, meskenet...

Aklı yok saymaktansa kullanmak, ezberlemektense düşünmek, konuşmaktansa yapmak, görünmektense olmak, tüketmektense üretmek, biriktirmektense paylaşmak,ayrıştırmaktansa birleştirmek, nefret etmektense saygı göstermek; kısacası normal bir insan olmak bu kadar zor olmasa gerek....

Unutmayalım ki George Orwell’in dediği gibi;

“Hiçbir yararı olmayacağını bile bile insan kalmanın çok önemli olduğunu düşünüyorsan, onları yendin demektir!”

Onları yenmenin, kirlilikleri, kokuşmukları bertaraf etmenin, yolu vahye tabi olmaktan, kula kulluktan vazgeçmekten, fabrika ayarlarına yeniden dönmekten, aklımıza ruhumuza ve benliğimize vahiyle abdest aldırmaktan, Allah(cc)’a kulak vermekten, Allah(cc)’ın bak dediği yerden bakmaktan ve dur dediği yerde durmaktan geçer.

İsterseniz Rabbimiz’in şu ayetine kulak vererek konuyu sonlandıralım:

"De ki; Ey benlikleri aleyhine aşırıya giden kullarım! Allah'ın merhametinden ümit kesmeyin! Allah günahları tümden silip atar. Kesinlikle O, Gafur'dur Rahîm'dir. Azap sizi yakalamadan önce Rabbinize dönün.Sonra size yardım edilmez!" Zümer Suresi, 53-54. Ayet

Kısaca;

Yaşanmaz yerler yoktur. Yaşatmaz kimseler vardır. Bu kimselere prim vermemek adına insan kalmaya, insani değerler üretmeye ve insanca ölmeye mecburuz dostlar!.

Şirazesi kaymış insanlarla yaşanan hayat hayat olmaktan çıkar. Ama insana şirazesini sağlamlaştıracak olan şey de fıtratını ve vicanını vahiyle süslemektir.

Rabbim bu kimselerin sayısını arttıra!..

Selam ve dua ile!...