Çocuklar bedenleri küçük olmasına rağmen, içlerinde kocaman bir yürek taşırlar. Bütün küçükler saf ve temizdir. Ama bazıları erken olgunlaşır. Hayat onları imtihanlara karşı sanki aşılamıştır. Bazıları ailesinin maddi imkânsızlıkları nedeniyle çalışmak zorunda kalır, ailesini kaybetmiş olanlar, yetimhanelerde, aile özlemiyle birbirlerine aile olmaya çalışır.

Mücadeleler biz insanlar içindir. Mutlaka hayatta imtihan ediliriz. Küçüklüğümüzde  veya gençliğimizde ya da yaşlıyken. Başımıza gelen sıkıntıları bir sebebe bağlarız ve sorgularız.

Gönlü erken büyüyen bir kesim de engelli kimseler ve engelli aileye sahip çocuklardır. Görme ve bedensel engelli minikler, “Güçlü olmak için neler yapabilirim?” sorusunu kendisine sorar. Eğitim hayatında başladığı mücadelelerle akranlarının önüne geçmeye çalışır, tıpkı engelli koşu gibi, daha çok gayret etmelidirler. Genelde birçoğu büyük laflar ettiği için çokbilmişlikle suçlanırlar.

Ailesi bilinçliyse, çevrenin, öğretmenin ve yanındakilerin desteğini hissederse, başarı şansı yüksektir. Bağımsız yaşam becerilerini geliştirirse, hayata tutunması son derece kolaylaşır.

Engelli aileye sahip küçükler; öncelikle iki engele sahip kişi evlenirken bir önyargıyla karşılaşır. “Nasıl yapacaksınız”? sorusu kendilerine sorulur. Genelde iki farklı engellinin veya bir engelli, bir sağlıklının evlenmesi beklenir.

Bu ayrı bir yazının konusu olabilir. Yapılan bir ankette, sağlıklı vatandaşlara sorulan soruda, “Bir engelliyle evlenmek ister misiniz?” dendiğinde, toplumun çok az bir kesimi olabilir demiştir.

Evlilik sürecinde engelli vatandaşların bağımsız hayat mücadeleleri yüksekse önyargıları aşıp kimseyi kafaya takmadan mutlu bir evlilik sürmeye çalışırlar. Bebekleri olacağı zaman birçok ailede telaş başlar, bunlar engellidir nasıl bakacaklar? Engellinin bağımsız yaşam süreci kısıtlıysa bebeklerin babaanne ve anneannenin yanında kalması istenir.

Bebek büyür, ailenin, gözü, ayağı, olması düşlenir. Çocuk, engelli ailenin bir sigortası gibi görülür. “Büyüsün sizin elinizden tutar.” gibi laflar edilir ve çocuk büyümeden omuza sorumluluk yüklenir.

Bir başka engelli aile, öz güveni yüksek, kendini geliştirmişse, söylenenleri kafaya takmaz. “Ben evlenirim, çocuk sahibi de olurum, Allah’ın izniyle kimseye ihtiyaç duymam.” der.

Bebek olur, engelli aile kendisi bakar, teknolojik şartlar göz önünde bulundurulduğunda belki diğer engelsiz ailelere göre daha çok çabalar, bebek çocuk olur. Çocuğumuz; ailesinin engelli olduğunu biliyordur, akranlarına göre biraz daha olgundur, ailesi başarılı olsa da, çevrenin istemeden konuştuğu, senin ailen engelli, “Senin onların yanında olman lazım”, sözleri, görme engelli aileye, çocuklarıyla gezerken, hiç tanımadığınız birisiyle karşılaşınca, “Bak ne güzel, bu bir büyüsün, sizin elinizden tutar, sizi gezdirir.” cümleleri, çocuğun hayatla erken tanışmasını sağlayabilir.

Hâlbuki bağımsız yetisi gelişmiş, engelli aile çocuğu bir sigorta olarak görmemiş, evladı olmadan öncede, her işini kendi yapıp, sokağa çıkmış. Evladı dünyaya geldikten sonra da hayatında bir değişiklik olmamış. Ancak toplumun tutumu, beyni boş bir sayfa gibi temiz olan çocuğa, benim engelli bir ailem var, ben neler yapabilirim ifadesini beynine işlettiriyor ve erkenden sorumluluk almasını sağlıyor. Tabii ki erken alınan sorumluluklar yerine göre iyi de olabiliyor ama aşırısı çok tehlikeli durumlar ortaya koyuyor.

Sevgili görme engelli çocuğa sahip aileler; çocuklarınızı bastonla tanıştırın, tek başına kontrollü şekilde sokağa çıkmasına izin verin, onlara balık yemesini değil tutmasını öğretin. Bahçeli bir eviniz varsa, meyve canı isterse, bırakın ağaca çıksın, kendi meyvesini yemek için tırmansın. Ben çocukken meyvemi kayısı ağacının tepesinde yerdim. Engelli bir çocuk erken sorumluluk alsın öz güvenli bir şekilde yetişsin.

Fakat engelli ailelerin engelsiz çocuklarının erken sorumluluk almasına gerek yok. Bırakın çocukluğunu yaşasın, engelli ailenin öz güven becerisi yüksek olsun. Yavrusunu kendisine göz, kol, ayak yapmasın.

Erken büyüyen bir kardeşimizin cümlesi çok hoşuma gitmişti. “Şımaracak bir kimsen olmayınca hayat seni kocaman bir adam yapıyor.” Bırakın çocuklarınız ölçülü bir şekilde şımarsın.