Bir şehirde yaşamak kadar şehirlileşmekte önemli. Trafik'te araç kullanırken çer çöpünü yola bırakıyorsan, apartmanda oturup sofra bezini balkondan silkeliyorsan, cadde sokaklarda yürürken hala yerlere tükürebiliyorsan, parkta çekirdek çitletip kabuğunu yerlere fırlatıyorsan, aracını hala kaldırımlara park ediyorsan, komşuma arkadaşına kardeşine hala fitne fesat besleyip istememezlik içerisindeysen, kravat takıp günde üç satır bile kitap okumaya ihtiyaç dumamışsan, hele hele elindeki dünyeviliklerle şımarıp Sivas benim Kayseri'de de ortağım diyorsan, alçak dağları ben yarattım edasıyla çalım satarak yolda yürümeye kalkışıyorsan medeniyim diye geçinme Bedevisin bedevi...

Bu asil insanların yaşadığı yurt bedeviliği hiç mi hiç hak etmiyor bilesin!.. 

Bedevî kimdir biliyor musun? 

Bedevî, çölde yaşayan köylü demek değildir.

Bedevî, kendi iç dünyasında çöl hayatı yaşayandır.

Servet ile gözü kararan, para ile merhametsizleşen, içine düştüğü bu mal ve meta vahasından ötekini göremeyen; açın iniltisini, öksüzün ağlamasını, yoksulun çığlığını duyamayan herkes çölde yaşayan bir Bedevîdir…

Çöl Arabistan’da değil; içimizdedir.

Bedevînin içi çöldür, içi…      

O halde içimizi temizleyip düzenleyelim ki işimizde düzene girsin.               

Bedevilikten kurtulup medeniliğe erişmenin yolu İslami, insani ve  ilahî bir duruş sergilemekle mümkündür.              

Bu duruşu sergileyenler:     

1- Yaradılanı severler yaratandan ötürü.

2- Bir ademi diriltmeyi tüm alemi diriltmek, bir ademi öldürmeyi tüm alemi öldürmek bilirler.

3- Bir adım attıklarında Rablerinin onlara on adım atacağını, Onlar Rablerine yürüyerek gittiklerinde Rablerinin onlara koşarak geleceğini bilirler. 

4- Kendi kapılarının önünü temizlediklerinde tüm mahallenin temiz olacağı inancını taşırlar.       

 5- Hakkı hak bilip hakka ittiba, batılı batıl bilip bâtıldan içtinap ederler.       

6- Onlar hakikate sahip olmak iddiası gütmez, hakikate talip olduklarını söylerler. 

7- Onlar infak etmenin nifakın panzehiri olduğunu bilirler. 

Kısaca:                

Bedevilik, yüreksel kuraklıktır, Vahiyden yoksunluktur, kalblerdeki sevgisizliktir, insanın insanı ötekileştirmesidir, hoşgörüsüzlüktür, kanaatsizliktir, fıtrata yabancılaşmaktır, vahyi çağın dışına itmektir(işlevsiz hale getirmektir), ekin ve dikimi mahvetmektir, doğayı ve çevreyi kirletmektir, kibir abidesi kesilmektir.  Yaşadığımız çağa hoş bir sada bırakmak gerek. Bu ise akıl, vahiy ve bilim üçlüsünün işbirliği ile mümkündür. Bu üçlünün pozitif işbirliği ile birbirini seven, birbirini sayan, birbirini ötekileştirmeyen, tüm farklılıkları zenginlik gören, adalet ve merhamet eksenli bir toplumun oluşmasını mümkün kılacaktır. Böyle bir toplum nerede oluşmuşsa orada medeniyetten söz etmek mümkün hale gelecektir.       

Haydi rastgele!                   

Kitapla, kalemle, kelamla yepyeni bir medeniyete yelken açmaya!...         

Selam ve dua ile....