HANİFE KANAT

Obezite hastalığı her geçen gün dünyada ve ülkemizde çok büyük bir problem haline geliyor, ancak bu büyük sorunu önlemek ve yemek yeme düzenini değiştirerek riskleri engellemek mümkün. Diyetisyen Süheyla Subaşı Uçar obezitenin önüne geçebilmek için tavsiyelerde bulundu.

Sağlıklı beslenmenin bir yolculuk olduğunu ve bu yolculuğa çıkarken kendimize güvenerek çıkmamız gerektiğini vurgulayan Uçar; “Anahtar kelimelerimiz güven, inanç, kararlılık, sorun tespiti ve çözümü. İlk yapılması gereken kendine güvenmek olmalı, kişi kendine güvenirse bu taşlı yolda çok güçlü olur. Yaşanan aksilikler ile başa çıkabilir. Değişim büyük olacak ve zamana ihtiyaç olacak. Bu değişimin zamanını düşünüp kaygılanmamalı. Yeter ki adım atmaya karar versin, ilerisini düşünmesin, gelecek için kaygı yaşamasın ve sabırlı olsun. Bu yolda en büyük sermaye sabır.” dedi.

 Bu yola çıkmak için öncelikle zayıflamak isteyen bireyin neden zayıflamak istediğini kendine sorması ve cevaplaması gerektiğini belirten Uçar; “Kişi kendine şu soruyu sormalı neden zayıflamak istiyorum, çekirdek sebebim ne? 38 -40 beden elbiseme girmek istiyorum, eşim zayıf olmamı istiyor, rahat yürümek istiyorum, çorapları daha rahat giymek istiyorum, gelinlik ya da damatlığımı rahat giymek istiyorum, hastalıklarımdan kurtulup sağlıklı olmak istiyorum. Her ne olursa olsun önemli olan inanç ve kararlılık. Sonra yapılması gereken bir diğer şey diyet serüveninde kararlılığı etkileyecek tabiri caizse yere düşürecek çukurları tespit etmek. Bunları tespit etmek çok kolay; Şu soruları sormak gerekir; Neden şimdiye kadar yapamadım? Neden yarım kaldı? Neler beni engelledi? Neler beni mutsuz etti? Kimler beni motive etti kimler beni mutsuz etti? gibi sorular sorarak kişinin kendini tanıması ve bu yoldaki çukurları belirlemesi gerekir. Yolda ki çukurlar belirlenirse kişi değişim için yola daha güvenli çıkacaktı.” ifadelerini kullandı.

Sorunların tespiti ile beraber artık köprülerin kurulabileceğine dikkat çeken Uçar; “Sorunlar yasaklarla ya da sıkı tutarak çözülemez. Sorunları çözmek için öncelikle kişi kendini anlamalı ve sonrasında ana soruna alternatif çözüm üretmeli. Kahvaltı yapmayan okul çağında bir çocuğun kahvaltı yapmama sebebi geç yatıyor olmasıdır. Kahvaltıda sevdiği yiyecekler olsa bile kahvaltı yapamaz çünkü uykulu, ilk önce erken yatmaya alışması gerekiyor. Oğlum peynir yemiyor diye şikâyet eden anne eğer kendisi yemezse ne yaparsa yapsın oğlu yine yiyemez. Çünkü çocuk anneyi taklit eder. Yumurtanın kokusunu sevmeyen bir çocuğa zorla haşlanmış yumurta yedirilemez, pişirme yöntemi değiştirilmeli. Son ama en önemli madde de şu ki bir insan bir şeyi başarmak istiyorsa mutlu olmalı. Eğer mutsuz ise başaramaz, basarsa bile keyif alamaz, kalıcı olamaz. Yemek yemek bir sanattır, sosyal, psikolojik, fizyolojik etkileri vardır, insanı mutlu eder. Diyet, sağlıklı yemek yemektir. Bu yüzden diyet yapmakta insanı mutlu eder. Eğer kişi kendini tanır ve beslenme uzmanına doğru tanıtırsa onu mutlu edecek alternatifler hazırlanabilir. Mesela diyette hamur işi asla yenmez diye bir kural yoktur, diyet yapan kişi mantı yemeği seviyorsa mutlu edecek alternatifler hazırlanabilir. Dolayısıyla aslında kişi kendi kurallarını kendi belirler. Diyette mantı, içli köfte, döner, börek yenilebilir. Bunda hiçbir sakınca yok sadece önemli olan ne zaman, ne kadar ve ne sıklıkla tüketildiğidir. Ailecek vakit geçirilecek bir mantı sofrasında sadece üzerine koyulacak yağlı sosu azaltarak ve mantının yanında her zaman güzel bir salata tüketerek doyma duygusu sağlanabilir hem de aileden soyutlanma olmadığı için ve diyet de yapabildiği için kişi mutlu olur. Burada uyarmam gereken tek nokta bu bahsettiğim besinlerin kalorileri fazla olduğu için doğru miktarı belirlerken beslenme uzmanından destek alınmalı. Kişi Kendine güvenirse, yapabileceğine inancı sağlam olursa, yaşayabileceği tüm sıkıntılara rağmen kararlılığı devam ederse ve tüm bu süreçten keyif alıp mutlu olmayı bilirse değişim kapıda demektir.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.