O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler…

Bu yıl rahmeti Rahmana kavuşan Muhammed MURSİ, Şule Yüksel ŞENLER ve Nuri PAKDİL bunlardan sadece bir kaçı idi. Her biri örnek, öncü ve önder kimselerdi. Her biri kendi hikayesini yazdı ve yaşadığı çağa damgasını vurdu. İslam uğruna, insanlık davası uğruna, Hak ve Hakikat davası uğruna her biri canhıraş bir mücadele verdiler.

Yılmadan, usanmadan...

Vazgeçmeden, pes etmeden...

Onlar zaferden değil, seferden sorumlu olduklarını biliyorlardı.

Onlar, hakkın batıla galebe çalacağının bilincine varmışlardı.

Onların literatüründe umutsuzluğa yer yoktu. Onlar hak ve hakikat davasını dert edinenlerin tüm dertlerini Rablerinin satın alacağının bilincindelerdi.

Onların attığı her bir adım, sergiledikleri her bir duruş, söyledikleri her bir söz tüm zalimlere korku salarken mazlumlara umut oluyordu.

Onlar çölleşen yürekleri göle çevirmek için varlardı.

Onlar yol almayı, yol açmayı ve yola koyulmayı yola taş koymaya ve yolda satmaya tercih ediyorlardı.

Onlar merhamet cellatlığı ve tellallığı yapmıyorlar, ev ev merhamet şebekeleri kurmayı, kılıçla değil kalemle savaşmayı, diğerlerine odaklanmayı değil değer üretmeyi tercih eden yüreklerdi.

Onlar öznel olmayı nesnelliğe, etkin olmayı edilgenliğe, ilkeli olmayı ilkelliğe, vasat olmayı ifrat ve tefritten kaçınmaya tercih etmişlerdi.

Onların hayatlarında bananecilik, bahanecilik, bencillik ve bireysellik sözkonusu değildi.

Onlar haklı davalarını dünyada devran sürmeye tercih etmişler, kendi menfaatlerini değil ümmetin ve milletin menfaatlerini öncelemişlerdi.

Onların davası kuru bir cihangirlik davası değil bilakis Allah'lı, anlamlı, ahlaklı ve amaçlı bir bir hak davanın ta kendisidir.

Onlarsız Mısır'lı Müslümanların mücadelesinin, bir zamanlar okullarından kovulan başörtülü bacıların verdiği mücadelenin ve şanlı Kudüs davasının yetim kalacağını, yarım kalacağını bilmemek mümkün mü?

Cenneti yüreğinde taşıyan, dinini dünyalığına satmayan, hiçbir zaman haksızlığa boyun eğmeyen, ölümü ölümsüzleştiren, adam gibi adamlardı Onlar.

"İnsanı kalbinden tutamadınız mı, görün nasıl kayıp gidecek elinizden!" diyen Kudüs Şairi Nuri PAKDİL'in bu muhteşem dizeleri hafızamızda yer etmiştir artık.

“Hiçbir zaman haksızlığa boyun eğmeyin. Hiçbir zaman alçalıp boyun eğmeyin. Vatanımızdan, hukukumuzdan, haklarımızın ve dinimizden en ufak taviz vermeyin!” diyerek Mısır zindanlarından insanlığa seslenen Mısır Fatihi Muhammed Mursi'nin onurluca duruşu zalimlere korku salmaya devam edecektir yine.

"Elde Kur'an gibi bir mucize-i baki varken

Başka Burhan aramak aklıma zaid görünür.

Elde Kur'an gibi burhan-ı baki varken,

Munkirleri ilham için gönlüme sıklet mi gelir?" Bu tesbit Şule Yüksel ŞENLER'e aittir. Bu tesbit kulluk yolculuğumuzda bize birer mihenk oluşturmaya devam edecektir.

Bu değerli şahsiyetlerin yolunu yol bilenlere selam olsun!..

Rahmet olsun cümlesine.