İletişim içinde olduğumuz kişilerle ilişkilerimizi değerlendirirken bazen kendimizi çok fedakâr hissederiz. Bu fedakârlığın karşılığında beklentiler oluştururuz. O beklentileri görmediğimizde de keyfimiz kaçar, üzülür, isyan eder bazen de pişman oluruz.
Hatta bazen de kurban gibi hisseder, acırız halimize…
Hani ‘ömrümü verdim’ diyorsun ya,
Arkasından da ekliyorsun;
‘Saçımı süpürge ettim,
Giymedim giydirdim,
Yemedim yedirdim,
İçmedim içirdim’,
…
Eee diyorlar değil mi?
‘Yapmasaydın’…
…
İçin yansa da kavrulsa da,
Durumun gerçeği bu;
Evet, yapmasaydın…
Ya yapmayacaksın,
Ya söylenip, sızlanıp, başa kakmayacaksın.
…
Ömrünü vermen,
Ömrünü vereceği anlamına gelmez.
Saçını süpürge etmen,
Saçını süpürge edeceği anlamına gelmez.
Giymemen, yememen, içmemen,
Giydireceği, yedireceği, içireceği anlamına gelmez.
Ne yazık ki, gelmez!
Ona göre davran…
…
Senin iyi eş olman, eşini iyi eş yapmayabilir,
Senin iyi ebeveyn olman, çocuğunu iyi evlat yapmayabilir.
İnsanın gücü sadece kendine yeter!