Markete gittiğimizde her evin tüketimi olan peyniri almaya kalksak akıl almaz bir fiyat ödüyoruz. Yoğurt desek aynı şekilde. Yağların zaten yanından geçemiyoruz beş lira ucuz olsun diye saatlerce kuyrukta bekliyoruz milenyum çağında üstelik... Baklagil almak istediğinizde kara kara düşünmeye başlıyorsunuz. Yiyecek içecek ne olursa olsun en temel ihtiyaçlarımız bile öyle pahalı ki... Tuvalet kağıtları, kullandığımız A4 kağtlar, kitaplar, teknolojik aletler, giyim veya ne derseniz deyin onlarda ateş pahası...

             Marketlerden daha pahalı olan bir yer varsa o da akaryakıt istasyonları... Aracınızın yakıtı ne olursa olsun el yakıyor artık hepsi...

             Gelelim asıl pahalı olan yere, vergi dairesi ! Vergilerin ardı arkası kesilmiyor. Halka yüklenildikçe yükleniliyor. Eve gelen faturalar hiç normal değil, çok çok pahalı...

            Bu faturaları gören insan aşırı lüks yaşadığımızı zanneder oysaki herşeyden feragat eder olduk. Sosyal yaşam kalmadı, keyfi tüketim kalmadı ve hatta temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılayamaz hale geldik.

               Bu denli pahalılık ya kıtlıkta olur ya savaşta... Ya kıtlık içerisindeyiz, ya savaş! Kimse üreticilere, marketlere suç yüklemesin, suç maliyetlerin bu denli yüksek olması, üretimin desteklenmesi bu yüzden azalması, suç vergileri artırıp halkın belinin bükülmesi, suç yapılan zam oranları... Pahalılıkta bir seviyeye kadardı, şu anki durumumuz pahalılık değil olağanüstü fiyatlardır, bu fiyatlarla da bu halk daha çok kuyruğa girer daha çok sürünür.