Memleket meselesi dedik, memlekette sorumluluk aldık. Bugün başladığımız yazı hayatında sizlerle görüş alışverişinde bulunacağız. Farklı bakış açılarından olayları değerlendirip, siz değerli okurlarımızın görüşlerine sunacağız.

Hayırlısı diyelim.. Hayırlı olsun diyelim. Zira niyetimiz memleket meselelerini en doğru, en güzel ve en iyi şekilde değerlendirip, objektif bir bakışla ortaya koyabilmektir.

O sebeple niyetimiz hayırlı.. Maksat kırıp dökmek değil. Maksat ayıp aramak hiç değil. Bu şehrin kadim geçmişine yakışır çalışmaların ortaya çıkarılması için düşünmeyi, araştırmayı, sorgulamayı medeni ölçülerde tartışmak, tartıştırmak ve en güzele ulaşmak.

Kandırılma, aldatılma potansiyeli yüksek insanların ülkemizin geleceğinde yanlış kararlar vermesinin ne kadar büyük sorunlara yol açacağını münasip bir lisan ile sizler ile paylaşacağız.

Her insanın bir kandırılma eşiği vardır! Bu kimi zaman maddi değerler para pul, şan şöhret, makam ve mevki gibi unsurlar ile olabileceği gibi bazen de beşeri doğmaların telkinlerine inandırılarak gerçekleştirilebilir.

Olmaz demeyin? Hayattınız boyunca nice hayal kırıklıkları yaşamış, gözünüzde büyüttüğünüz kişilerin nasılda bir zavallı olduğunu süreç size göstermiştir. Bilirsiniz ki etrafınızda güç sarhoşluğuna kapılıp, kendine kimlik kazandıran bütün doğrularını terk eden veyahut ta gömlek değiştiren insanlar vardır.

Sonradan görmeler! Aman Allah’ım ellerine fırsat geçmesin. Kendilerini dünyanın merkezine koyup egolarını tatmin için megaloman bir ruha bürünürler. Beşer şaşar derler ya?  Şaşmamak ve aldanmamak, aldatılmamak için çabalarımız olacak. Bu sütunlar aracılığıyla sizlerle hem hal olup bilgilerimizi güncelleyeceğiz.

Mesela; bir toplumda reform yapmadan, sistem veya rejim değişikliğine gitmeden, yapılanların kalıcı olması ve toplumun geneline huzur ve mutluluk sağlaması için mevcut toplumun en iyi şekilde incelenip, tanınması ve bilgi sahibi olmanın gerekliliği zarurettir.

Hangi ilkelerin, görüşlerin, sistem ve yöntemlerin bir milleti uygarlığa götürebileceği doğru araştırmalar yapılarak, millete telkin edilmesi, açık, şeffaf, anlaşılabilir bir dil ile anlatılması gereklidir. Ancak bu şekilde halk ikna edilip, elde edilecek kazanımlar kalıcı olur ve değişim meşrulaşır.

Aksi takdirde sonuç telafisi mümkün olmayan sorunlara yol açabilir. Allah Âlemi bir denge üzerine inşa etmiştir. Dengelerin şaşmayacağını ilahı nizamında göstermiştir. Bizler, Âlemin fanileri, hayatımızı ilahi Yaradan’ın âlemdeki örneklerini dikkate alarak ve düşünmek, akletmek, sorgulamak, idrak etmek melekelerimizle düzenlemeliyiz.

Allah “Oku” emri ile okuyan, araştıran, düşünen ve sorgulayan bir kul olmayı öğütlüyor. O halde okuyacağız, düşüneceğiz, sorgulayıp, hayatımızı ilahı nizamın dengeleri içinde sürdürmeye çalışacağız. Karar verirken veya alır iken bunlara dikkat eder isek önce birey olarak sonrada bireylerin teşekkül ettirdiği toplum olarak huzurlu yaşarız.