İnsanları diğer canlılardan ayıran, onları farklı kılan, düşünme yeteneği ise; bu yeteneği geliştirebilmenin, doğru ve güzel işler üretebilmenin yolu da kitaplarla dost olmaktan geçer. İnsan, yaşadığı çevreyi geliştirme, güzelleştirme uğruna çalışır. Daha güzel, daha sağlıklı bir çevrede yaşamanın insan sağlığı açısından önemini bilir. Kitaplarla dost, arkadaş olduğumuzda, bilinç düzeyimiz yükselir; yaşadıklarımızı daha iyi kavrayabilir, yorumlayabiliriz. Doğruları görebilir, birilerinin de görmesine yardımcı olabiliriz.

Kitaplar, yaşanılanların, deneyimli insanların eliyle diğer insanlara iletildiği çok değerli kaynaklardır. Her alanda tüm gelişmeler ancak bu yolla bugünkü duruma gelmiştir. Birçok insanın deneyimlerini, onların yaşam öykülerini, kitaplarını okuyarak öğrenebiliriz. Bu da bizleri bilgi, düşünce, duygu, hayal yönünden zenginleştirir.

Atatürk ,”Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça, aymazlık ve yıkım artar.” derken; okumanın, okuma alışkanlığının toplumların gelişmesinde, çağdaş değerlere ulaşmada en önemli etkenlerden birincisi olduğunu belirtmek istemiştir. Okuyacağımız kitaplar ilgimizi çekmeli, bizi etkilemeli ve değerli olmalıdır. Okudukça hangi kitapların daha değerli olduğunu sezecek, anlayacak; böylece daha sağlıklı seçimler yapabileceğiz.

İlköğretim çağında kitap okuma alışkanlığını kazanamayan öğrenciler, daha sonra kitap okumayı sevebilmeleri biraz zor olmaktadır. Burada ailelere de çok iş düşmektedir. Çocuklar örnek alır. Anne –babalar, büyükler, onlar için adeta rol modeldir. Büyükleri kitap okumuyorsa, çocukların kitap okuma alışkanlığını kazanabilmeleri daha zor olmaktadır.

 

Türkçe dersleri içinde kitap okumaya ayrılabilen sürenin yetersiz olduğu bir gerçek. Çocuklar, öğrenciler evlerinde kitap okuma saatleri planlamalı, yaptıkları planlara da uymalıdırlar. Sınavlarda başarılı olabilmenin yolu da düzenli kitap okumakla mümkündür. Düzenli kitap okumak, sadece Türkçe derslerindeki başarılarını değil, tüm derslerdeki ve sınavlardaki başarılarının artmasını sağlayacaktır.