Memlekette öyle insanlar var ki; Sen onlara Ay'ı gösteriyorsun. Ay'a odaklan diyorsun. O ise parmağa odaklanıyor. Gözünü parmaktan alamıyor.

Memlekette öyle insanlar var ki; Gelişen tüm hakikatleri kendinden menkul sanıyor. Tüm hakikatlere sahiplik iddiasında bulunuyor. Kendi indi, keyfi, zanni görüş ve düşüncelerini din/doğru/hakikat zannediyor. Hakikatlere talip olması gerekirken...

Öyle insanlar tanıdım ki; Bu dünyada kendilerini vazgeçilmez, yerleri doldurulamaz, kendilersiz dünyanın son bulacağını sanıyorlar. Halbuki tüm mezarlıklar dünyada iken kendini vazgeçilmez görenlerle dolu. Keşke bilselerdi!..

Hepimizin bildiği bir özdeyiş var. "Gittiğin Antep yediğin corcor pekmezi!" derler. Böylesi o kadar çok insan var ki etrafımızda. Elif'i görse mertek sanır. Ama cebindeki parasına, malvarlığına güvenir. Ünvanıyla, etiketiyle apoletiyle, şanıyla şöhretiyle, etrafıyla övünür. Kibir abidesi kesilen bu tipler kuruşların değil duruşların insanı insan yaptığını. Keşke bilselerdi!..

"Biz kaçın kurrasıyız azizim!""Sen kendini ne sanıyorsun be?""Bizde ne hünerler var beyim!","Biz bu saçları değirmende ağartmadık!", Bu tür cümleler kuran insanlar o kadar çok ki. Üstelik bu insanlar değer bulur/görür, el üstünde tutulur, gözünün içine bakılır. Unutulmamalıdır ki; "Ederinden fazlası değer soytarıyı kral eder!.."

Bir gün bu tip insanlardan birisi bu fakiri bürosuna çağırdı ve dedi ki; "Ya Hüseyin kardeşim! Yeter. Bu kadar koşturma neyin nesi? Derdin ne? Yorulmadın mı? Git dinlen, eğlen, kendine ailene zaman ayır. Bu işlerin sonu yok. Kendine yazık etme. Ben seni tanıdım bildim hep bir koşturmaca hep bir uğraş vs!" Aradan 7-8 yıl geçti bu sözleri sarfeden insanın o gün bugündür gelişimine dikkat ediyorum. Hep birşeylerin başı olma sevdası olan bu adam nemi yapıyor şimdi. Özetle söyleyim; "Köşe kapmaca oynuyor!" Üstelik ücretsiz hiçbir yere/işe adım atmıyor...

Yine birgün bir dost meclisinde İslami nitelendireceğimiz bir STK'da bir arkadaşımızın yönetici olduğunu öğrendiğimde çok sevinmiştim. Dini altyapısı çok kuvvetli olan bu arkadaşıma samimice dedim ki; "Çok önemli, kritik ve hayati bir görev üstlenmişsin. İslami ve insani tavırdan/yaklaşımdan vazgeçme!" Bizi biz yapan/yapacak olan bu değerlere en çok sarılması ve savunması gerektiğine inandığım bu arkadaşım beni şok edecek cümleler kurduğunda aklıma kimin sözleri geldi biliyor musunuz?...

Tabiki bilge kişilik Aliya İzzetbegoviç'in sözleri;

“İktidara gelirseniz, hal ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes er veya geç, önce milletin ve nihayet Allah’ın önünde hesap verecektir!”

Bir insana bir müslümana yakışan söz, fiil, davranışlar nelerdir yada neler olmalıdır?

Holiganizmin, fanatizmin kime ne faydası olabilir ki?

Müslüman kişi Allah'ın boyası ile boyanması gerekmez mi?

Her tür aşırılıktan kaçınması gerekmez mi?

Allah'tan daha güzel renk verebilen kim/ne ola ki?

Tüm aşırılıkların, uçların, ifrat ve tefritlerin rengi kötüdür.

Rengi güzel olan şeyler sadeliktir, vasat ümmet olmaktır, ölçülü dengeli hareket etmektir, itidali elden bırakmamaktır, insani/islami tavır ve tutum sergilemektir!..