İnsan doğar, büyür. Çalışıp didinip kendine bir hayat kurar. Bu hayatın içinde en çok da mutlu olmak ister, bunun için çok uğraşır. Okur, çalışır, gezer görür, çabalar.

Sonra evlilik hayalleri kurar. Evleneyim, eşim olsun, bir yuva kurayım mutluluğum artsın huzur içinde olayım ister.

Sizde bu yollardan geçmişsiniz…

Gün gelmiş evlenmişsiniz.  Artık bir eşiniz, bir hayat arkadaşınız olmuş. Eşinizle hayatınızı paylaşacak, mutluluğunuza mutluluk, huzurunuza huzur katacakmışsınız.

Aynı çatı altını, aynı yastığı paylaştığınız kişiyle heyecanla dolu, coşkulu bir hayat yaşamaya başlamışsınız.

Başlangıçta her şey çok güzelmiş. Her ikisiniz de çok mutluymuşsunuz.

Eşinizle birlikte bir yaşam oluşturmanın heyecanı tüm benliğinizi ve bedeninizi sarmış. Daha da önemlisi, bu yaşamı iyisi - kötüsü ile, acısı – tatlısı ile, sağlığı ve hastalığı ile birlikte geçirecek olmanın verdiği keyif ve mutlulukmuş. Bu durumu hissetmek, yaşamak ve yaşatmak müthişmiş.

Eşinizle evliliğinizin ilk zamanları birbirinizi mutlu etmek için yarışmışsınız. Birbirinizin gözlerinde kayboluyor, ruhuna doluyormuşsunuz. Bu yaşantılar sizin en önemli güven, huzur ve mutluluk kaynağıymış.

Hayatınız, hayallerinizin bile ötesindeymiş. Bu bir süre böyle devam etmiş. Arada tartışmalar, anlaşmazlıklar kavgalar olmaya başlamış. Bazen bu durumlarınızı hoş görmüş yeniden kenetlenmişsiniz. Bazen de anlaşmazlıklarınızın günlerce etkisinde kalıp ne yapacağınızı bilememişsiniz.

Günleriniz böyle devam ederken zaman içinde evliliğinizin o ilk zamanlarındaki büyü azalmaya başlamış ve gün gelmiş bitmiş, bitirmişsiniz.

En sevdiğiniz, hayatınızın merkezindeki, herkesten yakın hissettiğin kişi artık en uzağınızdaki kişi olmaya başlamış.

Bin bir çeşit hayalle ve bitmez tükenmez umutlarla başlayan ve müthiş duygularla, mutluluk ve huzurla bir süre devam eden evliliğiniz sizi hayal kırıklığına/hüsrana uğratmış. Eşinizde aynı durumdaymış, öyle söylüyorsunuz…   

 Ve devam ediyorsunuz;

“Tüm bunlar bir anda olmadı. Farkında olarak ya da olmayarak birbirimize karşı yaptığımız hatalarımız, söylediğimiz kırıcı sözler, biri birimizden beklediğimiz ama yine biri birimizden esirgediğimiz davranışlar, söz verdiğimiz ama yeniden yaptığımız kırıcı hareketlerimiz, biri birimizden duymak istediğimiz ama söylemediğimiz güzel sözlerimiz bizi bu günlere getirdi. Artık aynı çatı altında iki yabancı gibiyiz.”

Ne olacak peki;

Bir yol ayrımındasınız, bunu bilin. Ya yeniden mutluluğu yakalayıp olgunlaştırıp derinleştirerek devam ettirebilirsiniz. Ya da acı ve mutsuzlukla ilerleyebilirsiniz. Kararınızı verin.

Kararınız mutluluğunuzdan yanaysa bir önerim var.

Önce mutluluğunuzun içinizde bir yerlerde kaldığını, oralarda var olmaya devam ettiğini ama artık sizin göremez olduğunuzu fark edin. Çünkü bir zamanlar ayaklarınız yerden kesilecek kadar mutluydunuz ve bu mutluluğu birbirinize siz yaşatıyordunuz. Yani yapacağınız aslında çok basit. O mutluluğu yeniden ortaya çıkarıp, gündeme getireceksiniz ve bugün kü halinize uyarlayacak, olgunlaştıracak, büyütüp derinleştireceksiniz. Yapabilirsiniz…

Şimdi düşünün ve o günden bugüne değişenleri bulun,

Evliliğinizin ilk zamanlarındaki mutlu anlarınızı hatırlayın,

Mutlu olduğunuz ve eşinizin mutlu olmasına aracılık ettiğiniz davranışlarını, sözlerinizi hatırlayın,

Hatırladıklarınızı liste halinde yazın. Liste oluşturmak için acele etmeyin. Listenizi oluşturmak birkaç gününüzü alsın. Mutlu olduğunuz tüm her şeyi hatırladığınızdan ve listeye eklediğinizden emin olun.

Listeyi her an görebileceğiniz bir yere asın ve gelin gidin okuyun,

Sonra bu gününüze gelin, bugün kü bakış açınız ve değişen durumlarınızla beraber, olduğunda ya da yaptığınızda mutlu olacağınız her şeyi listenize ekleyin,

Eşinizde aynı çalışmayı yapsın.

Sora sıra eyleme gelsin. Listenizde yazdıklarınızı yapmak için fırsatlar oluşturun ve yapın.

Bizler insanlar olarak sürekli bir değişim içindeyiz. Hiçbirimiz ertesi güne bu günkü halimizle uyanmıyoruz. Yaşadığımız her gün bize ya bir şeyler katıyor ya da bir şeyler götürüyor. Aynı bedenimizdeki değişiklikler gibi ruhumuzda da zihnimizde de değişiklikler oluyor. Bu değişiklikler yaşadığımız sürece devam edecek.

Evliliğin dinamikleri de zaman içinde değişiklik gösteriyor. Aynı bedenimiz aynı ruhumuz gibi. Bunu kabul etmeli ve mutluluğumuza yatırım yapmak için hiç vazgeçmeden çaba harcamalıyız. Bir yandan geçmişte bize iyi gelenleri tekrar ederken bir yandan da gelişen ve değişen gereksinimlerimize göre yeni bilgiler edinip, beceriler kazanıp evlilik hayatımıza yerleştirmeliyiz. Yapabiliriz…

Mutluluğumuz kendi ellerimizde…