''Bir cemaatin içinde yoksullara, sessiz sedasız hizmetten hoşlanan eller nasırlanmış da, yetimleri sevindiren bakışlar hırsla, velev cennet hırsıyla da olsa kararmışsa o cemaatte din mektebi kurulmamış veya yıkılmış demektir. istediği kadar dualar kubbeleri çınlatsın ve secdeler yerleri sarssın.'' diyor Nurettin Topçu eserinin bir bölümünde. Sevgi temeli esasında kurulmuş, samimi niyetlere el uzatma gayesiyle inşa edilmiş dini gruplar ne yazık ki, insanların samimi niyetleri üzerinde kendi ekonomik refahlarını ilerletme düzenine dönüşmüş durumda. herkes birbirine suçu atmakta kınamakta, fikir üretip insanlarımıza ilahi vahyi daha net ulaştırmak yerine, insanlara Kur'anın dostluğunu, sırdaşlığını, sahip çıkan, bir güç olduğunu anlatmak yerine, edebi cümlelerle laf kalabalığı yaparak, bir gecede alimler cahil oldu gibi içi tamamıyla boş laflarla, şu an ki tembelliğimizi geçmişe mal etme güdüsüyle uyuşukluğu tembelliği bitirip, sadece şiirde kalan ve özlemle beklenilen Sakarya'nın ayağa kalkması umut edilerek hiçbir icraat yapılmamaktadır. Almanya ve Japonya 30 senede kendisini toparlamış bizler ise hala ayağa kalma umudunu taşımaktayız. Ayağa kalkma, kin ve nefretin bitmesiyle gerçekleşecektir. cemaatler ve tarikatler sevgi medeniyetine, su taşıması beklenirken ve bu alanda en büyük mektepler olduğu bilinen bir gerçek olmakla beraber, farklı fikirlere tahammül gösterip bir araya gelip konuşması beklenirken önüne gelene sapık damgası vurmaları ve de mürted ilan etmeleri kabul edilebilir bir durum değildir. Hiçbir kimse birbirini sevmek zorunda değildir saygı da duymak zorunda da değildir ancak tahammül etmek zorundayız. Günümüzde öyle bir hastalık sarmış ki dörtyanı tahammül bile gösteremiyoruz. İmam Şafi hz. İmam Azam Ebu Hanefi hz. mezarı başına gidiyor ve sabah namazı vaktinde şu unutulmaz sözleri söylüyor. Ya Ebu Hanefi bugünkü sabah namazımı da senin içtihadına göre kılacağım diyor. işte bizler bu medenıyetten yani sevgi medeniyetinden saygı medeniyetınden nerelere geldik sorgulamak mecburiyetindeyiz. İnsanlara ne oluyor Nurettin Topçu üstadın yukarda belirttiği gibi yoksullara sahip çıkmayıp önlerinde hizmet ettirmeyi marifet kabul edip kullanmaya başlıyor. ne oluyor bu müslümanlara ki, taş atana gül atmak yerine kin, nefret besleyip hırs ile saldırmaya başlıyor. Sorunun temelini ben kendimce biliyorum ve cevaplandıracağım. Anne memesini bırakırsa bir bebek ağzına sahte emziği alırsa, besin alamaz. besin alamadığı gibi karnı acıktıktan sonra da ağlamaya başlar. İşte bizim ağzımızdan da annemizin memesini biricik besin kaynağımız bizi besleyip beslediği gibi tüm hastalıklardan koruyan annemizin sütünü, Kuran'ı kerimi ağzımız dan çekip, hoca efendilerimizin üstadlarımızın kitaplarını, genellendirmemek kaydıyla kapitalizmin de o şartları sunmasıyla bastırtıkları kitapları yani sahte emzikleri verdiler ağzımıza. kendilerince hizmet olabilir elbette samimi düşünceyle yapılmış da olabilir ama bu çocuk annesinin sütünü istiyor... Kur'an 'a yaklaşmak Kur'an ile büyümek yetişmek zorundayız. bizler sevgi medeniyetini Kur'an-ı Kerime yaklaşmamızla kazanacağız. Bugün müslümanlar namazları için binbir çeşit bahaneler ileri sürerek kılmadıklarını ortaya atıyorlar. Namazlarını kılanlar ise namazlarında akıllarına binbir çeşit şeylerin geldiğini söylüyorlar. Nedeni Kur'an a mesafelerinin uzak olması ve okuduklarının anlamını bilmediklerinden dolayıdır. Yukarda bir şeyden bahsetmiştim. Bir gecede alimler cahil oldu ifadesiyle, o zaman ki alimleri bağlayan bir durumdur ki gayret edip, çalışıp o zamanki alimlerden daha büyük işler yapacak beyinlerimiz var. çalışmadık, işimize gelmedi belkide bunun üzerinde durmayacağım sonuç olarak birşeyler üretemedik. Kur'anı Kerim e bir adım atana, Kur'an koşuyorken,bizler Kur'an'ın dostluğunu göremedik. ve bu yüzden normal beşer dostluğunu da ulaşamadık. İnsanlara gül gibi bakamadık nefret besler hale geldik. İhtilaflarda yüzdük durduk. Hangi kitaplar okunacaksa okunsun, sözüm yok ancak Kur'an'a dost olmadıkça çözüm yolunda sıkıntılar çekeceğiz. Hırsızlık daha çoğalacak, zina daha artacak, kumar bataklığına düşmüş gençler ileri ki hayatlarında aile kurmakta zorlanacak. samimiyetsiz dostluklar artacak. neşter gibi bu derdi bu illeti kesip atacak tek çare anne sütü gibi olan hayat kaynağımız Kur'anı Kerim'dir...

Bismillah, çocuklarımıza, yediden yetmişe, 1400 senedir gürül gürül akan Kur'an pınarıyla dostluk kurdurmaya ve kana kana içirtmeye...

SELAM VE DUA İLE...

BERAT SAMET AKTAŞ