Bugün bir başka gün erkenden mahkemeye götürüldük. Vardık ki mahkeme salonu dolmuş. Ankara da tutuklu olan Muhsin Başkanı oradan tahliye olunca almış tutuklu olarak Erzincan’a getirmişler. M.H. P nin o zamanlar 16 milletvekili vardı dört tanesi buraya gelmiş. Mahkeme heyeti duruşmayı başlattı ilk dava Muhsin Yazıcıoğlu’nun tutukluluğunun vicahiye çevrilmesi idi. Yani tutuklandığı yüzüne karşı hâkimlerin bildirmesi idi bu da yapıldı ve Başkanın tutukluluğunun devamına karar verildi. Zaten Muhsin Başkan 1978 Eylül Sivas olayların da konuşma yaparak insanları tahrik etmekle suçlanıyordu. Olaylardan hemen sonra bu suçlamadan dolayı tutuklanmış ve Sivas kapalı cezaevinde diğer tutuklularla iki ay cezaevinde kalmış ve tahliye olmuştu. Yani sivil mahkemenin tahliye ettiği kişiyi aynı suçtan askeri mahkeme yeniden tutukluyordu. Hâlbuki Sivas olayları 3-Eylül arefe günü çıkıyor, ölenler ve yaralananlar aynı gün oluyor. Muhsin Başkan ise Sivas’a bir gün sonra bayram günü geliyor. Önce Ali Baba camiinin alt sokağında bulunan Ülkü Ocağı kitaplığının önünde sonrada Ali Baba Çukur tarla camiinin karşısında bulunan kitaplığın önünde konuşma yapıyor ve özetle şunlar söylüyor: “Aynı soydan, aynı dinden olan insanları, dış güçler Alevi ve Sünni diye bölüp parçalamak ve birbirimize düşürmek istiyorlar. Dış güçlerin oyununa gelmeyin. Alevi de kardeşimiz, Sünni de kardeşimiz” diyor. Bu sözleri söylediğine dair tam 12 tane de, aynı mahalleden şahit var. Buna rağmen Muhsin Başkanı tutukluyorlar. Aynı mahkemede eski Ülkü Ocağı başkanı Muvaffak Özmen de tutuklanıyor, öyleden sonraki mahkemede geri bırakılıyor.

Bir saat sonra benim mahkemem başlıyor: Daha evvel ki ay da sivil gelen polis memuru verdiği ifade ile beni olayların lideri yapmıştı. Yeni gelen polis memuru da ifadeye çağrılıyor, hâkimin o gün gördüklerini anlat” demesinden sonra şunları söylüyor. Aleyhime şahitlik yapmaya gelen ikinci polis memuru da aynı şekilde, “Efendim, bin kişilik bir topluluk saldırıyordu, başlarında da Bekir Çöl vardı. Bir ara saldıranlardan bazıları polislere yönelince, Bekir Çöl onlara müdahale etti. Polislere değmeyin, onlar bizim” dedi ve bizi kurtardı” diye ifade verdi. Mahkeme başkanı hâkim, benimde içinde bulunduğum sanıklara hitaben siz ayağa kalkın dedi. Bizde iki sıra halinde oturan on tane sanık ayağa kalktık. Hâkim, benim hakkımda tanıklık yapan polis memuruna, “bak bakalım burada Bekir Çöl kim” dedi. Polis memuru bizlere baktı fakat beni tanıyamadı. Hâkim, polis memuruna: “Olayların en yoğun anında, bin kişinin içinde Bekir Çölü tanıyorsun ama burada on kişinin içinde tanıyamıyorsun” dedi. Savcının iki tane polis ayarlayıp beni suçlayarak suçu bizim üzerimize yıkma oyunu böylece bozulmuş oldu. Bir saat sonra ceza evinde Muhsin Başkanla’ tanışınca ilk sözü, “korkma sana ağır bir ceza veremezler, belki olayda bulunman nedeniyle birkaç seneyle atlatırsın” dedi.

İkinci celse: Öğle yemeğini cezaevinde yedikten sonra bizleri mahkemenin ikinci celsesine götürdüler. Sivaslıların yakından tanıdığı Fatih İpek mahkemeye çağırıldı. Fatih de tutuklu olarak Ankara’dan Sivas’a oradan da Erzincan’a getirilmişti. Fatih Sivas’ta Savcıya verdiği ifadesinde on tane suç işlediğini ve bunları Muhsin Başkanın direktifi ile yaptığını söylemiş. Mahkemede ‘yaptığı araştırmalarda böyle suçların işlendiğine bir işaret bulamamışlardı. Hâkim, Fatih’e hitaben “Sen Savcıya şu tarihlerde şu suçları yaptım demişsin. Yapılan araştırmalarda o tarihlerde senin söylediğin gibi suçlar işlenmemiş, ne diye bunları anlattın? Dedi. Fatih’te cevaben, “Savcı Bey’in uykusu gelmişti, hikâye dinlemek istiyordu, ben anlattım o yazdı” dedi. Bu duruma sinirlenen Hâkim, “Atın bunu dışarı” dedi. Fatihin iki yanında duran askerlerden biri önüne geçerek kelepçe takmak istedi. Fatih’te Hâkimle kendi arasına giren askerin karnına bir yumruk vurdu. Canı acıyan askerde silahın dipçiği ile fatihe vurdu. Bu sefer Fatih, mahkeme heyetine karşı “Bunun hesabını vereceksiniz, Ecevit’in k...leri, mahkemede işkence yapıyorsunuz” diye bağırmaya başladı. Dinleyiciler ve orada bulunan milletvekilleri ayağa kalktı. Hâkim ne yapacağını şaşırdı, bu seferde “Askeri dışarı atın” diye seslendi. Velhasıl unutamayacağımız bir gün yaşandı.

Mahkeme bittikten sonra askeri cezaevine geldik. Yeni tutuklularla bizi içeri aldılar, Fatih’i ise tek başına bir koğuşa götürmüşler. Sonradan öğreniyoruz ki Fatih ifadesinde Muhsin Başkanı suçladığı için aynı koğuşa koymak istememişler. Fatih’te tek başına girdiği koğuşta yatakları, battaniyeleri bir araya toplamış ve altına çakmağı çakmış. Bir de baktık ki koğuş dumanla doldu, itfaiye sesi geldi ve Fatih’i oradan çıkarıp yanımıza getirdiler. Fatih, kendisini bizim yanımıza getiren başçavuşa, “Ben sana demedim mi beni biraz sonra yine yerime getirirsin diyerek” gülüyordu.