Ayça Karadağ Sivas’ın en eski tarihi eserleri arasında yer alan ve tahribatları ile ilgili olarak birçok kez gündeme gelen Güdük Minare’de konservasyon, (Objelerin maddesel ve teknolojik özelikleri kadar, yapısını ve taşıdığı dekoratif öğelere özgün niteliklerine bağlı kalarak korumak, bozulmasına yol açan nedenleri ve etkenleri açığa çıkarmak, en uygun ve en etkili koruma yöntem ve malzemelerini saplayarak bunları objelere uygulamak, fiziksel ve estetik bütünlüğü aslına bağlı kalarak sağladıktan sonra stabil haldeki objeyi sergileme veya depolama için hazırlanmaktadır) çalışmalarının tamamlanması bekleniyor.1347 yılında Eratna Devleti’nin kurucusu Alaaddin Eratna tarafından oğlu Şeyh Hasan Bey için yaptırılan Güdük Minare, yapıldığı tarihten bu yana çeşitli restorasyonlar geçirerek ayakta kalmayı başardı. En son 2006 yılında minare duvarlarının yıpranması ve dökülmesi sonrasında yapılan restorasyon çalışması ile minare yeniden toparlanmış ve günümüze kadar gelmiş. Aradan geçen 7 yıl sonunda hava şartları nedeniyle 7-8’lik duvarlarda yeniden hasarlar meydana geldiği gerekçesi ile Vakıflar Bölge Müdürlüğü yeni bir çalışma başlatarak restorasyon işlemlerine başlayacak. Konuyla ilgili olarak gazetemize özel açıklamalarda bulunan Vakıflar Bölge Müdürü Ali Veral, Güdük Minare’nin şu anki mevcut durumu hakkında çeşitli bilgiler vererek, “Türbe iç kısımlardaki sıvalar, 7-8’lerin bulunduğu tuğla yüzeylerden yapı içine giren su nedeniyle kısmen dökülmüş, bazı bölümlerde kabarmış ve özelliğini kaybetmiştir. Dış cephede 7-8’lerin bulunduğu kısımda özellikle köşe bölümlerindeki tuğla yüzeylerde erimeler ve parça kayıpları meydana gelmiş, derzlerde deformasyonlar başlamıştır. Eski fotoğraflara bakıldığı zamanda eserin yapısından dolayı özellikle 7-8 olan bölümlerde dönem dönem erimeler ve parça kayıpları meydana geldiği görünmektedir. Yapılan dosya incelemesinde 2000’li yıllarda 7-8’lerdeki tuğla yüzeylere müdahale yapılmış, sonrasında yeniden deformasyon başlayınca 2005 yılında kapsamlı bir proje hazırlanarak 2006 yılında da müdahale yapılmış ancak günümüz itibari ile tuğla yüzeyler yenden deforme olmaya başlamıştır. Bu deformasyonda eserin iç sıvalarını ve yapının genelini olumsuz etkilemektedir. Cephelerde tuğla ve taş yüzeylerde lokal tuzlanmalar bulunmaktadır” şeklinde konuştu. KONSERVASYON ÇALIŞMALARININ BİTMESİ BEKLENİYOR Restorasyon çalışmalarına başlamak için öncelikle konservasyon çalışmalarının tamamlanması gerektiğini belirten Veral, bu çalışmanın bitiminde restorasyon işlemlerinin başlayacağını söyledi. Veral, “Genel olarak, Bölge Müdürlüğümüz sorumluluk alanındaki özellikle türbe gibi yapıların restorasyon çalışmalarından sonra düzenli bakımlarının yapılmamasından dolayı eserde zamanla deformasyon oluşmaya başlamakta ve belli bir süre sonra da tahribat katlanarak artmaktadır. Bu tür yapıların restorasyonları yaptıktan sonra sürekli yaşayan mekanlar haline getirilmesi gerekmekte ya da bakım sözleşmeleri yapılarak sorunların zamanında fark edilmesi ve müdahalelerin hasar büyümeden giderilmesi sağlanmalıdır. Bu tür eserlerin bakım ve temizliklerinin Bölge Müdürlüğümüz, Belediye ve Valilik aracılığıyla yapılabilmesi mümkündür. Bölge Müdürlüğümüz kadro ve bütçe imkanları göz önüne alındığında özellikle yapıların çevre, cephe ve iç temizliklerinin yani su birikintileri, çöp, yabani otlar vb. belediye tarafından organize edilerek yapılmasının sağlanması gerekmektedir. Güdük Minare’de bahsedilen sorunların detaylı tespitinin konservasyon uzmanı tarafından yapılması ve çözüm önerilerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda bahse konu tespitlerinin Vakıf Kültür Varlıkları İhale Yönetmenliğini 22.23.24 ve 25. maddesinde belirtilen ihale ve doğrudan temin hizmet alanı usulü bir alım şeklinde gerçekleştirilmelidir. Bu hizmet alanında restorasyon uzmanı yüksek mimar ile tuğla, çinive taş yüzeylerin konservasyonu konusunda deneyimli konservasyon uzmanından oluşan bir ekip tarafından konservasyon projesinin hazırlanması gerekmekte olup, hazırlanan konservasyon projesinin Koruma Kurulu’nca onaylanmasının ardından, konservasyon ihalesi yapılabileceği gibi işin özellik arz etmesi nedeniyle projelendirme ve uygulamanın konservasyonla alakalı olması, alımın Vakıf Kültür Varlıkları İhale Yönetmeliğinin 5. maddesinin Ç bendinde belirtilen uygulama ilkesine sadık kalınarak proje ve uygulamanın birlikte ihale edilmesi de mümkündür” ifadelerini kullandı.