TRT Erzurum Radyosu’nda yayınlanan “Bölge Gündemi” programına konuk olan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Bölüm Başkanı Doç. Dr. Onur Taydaş, kriz yönetimi ile ilgili bilgi ve görüşlerini paylaştı.

Doç. Dr. Taydaş krizin istenmeyen olaylar karşısında ortaya çıkarak şok etkisi yaratan, şaşkınlık ve durgunluk veren olayları açıklamak için kullanılan bir kavram olduğunu dile getirerek, “Kriz İletişimi” hakkında da genel bilgiler verdi.

“Bilgi akışı doğru olduğu kadar, düzenli de olmalı!”

Çağatay Ulusoy’dan “Eşref Rüya” Dizisi İçin Rekor Anlaşma Çağatay Ulusoy’dan “Eşref Rüya” Dizisi İçin Rekor Anlaşma

Krizlerin, beklenen krizler ve birden bire ya da aniden ortaya çıkan krizler olarak ikiye ayrıldığını söyleyen Doç. Dr. Taydaş, konu doğal afet olduğunda ise bu noktada ortaya çıkan krizlerin; hem beklenen hem de birden bire ortaya çıkan krizler olduğunu dile getirdi. Kriz yönetiminde iletişimin önemine değinen Taydaş: “Kriz öncesinde, kriz esnasında, kriz sonrasında ve tabi ki krizle mücadelede en önemli argüman iletişimdir. Krizde iletişim sağlanacak kanalların belirlenmesi, bu kanalların aktif kullanılması, mevcut durumla ilgili bilgilendirmelerin tek bir yer, merkez veya kişi tarafından yapılmasının sağlanması ve içerisinde bulunulan mevcut durumu, daha aşılamaz bir hale getirecek mesajlardan kaçınılması son derece önemlidir.” diye konuştu. Doç Dr Onur Taydaş, bilgi akışının doğru olduğu kadar düzenli olması gerektiğini ifadelerini kullandı.

1E499646 2464 4099 86B1 22E11C802Faf

“Dezenformasyon önlenmediğinde, uluslararası krizlerin önünü açıyor”

Doç. Dr. Onur Taydaş programda dezenformasyonu, “herhangi bir çıkar elde etmek ve kitleleri yanıltmak amacıyla, yanlış bilgilerin kasıtlı olarak oluşturulması ve paylaşılması durumu” olarak tanımladı.

Toplumun son dönemlerde adını çok sık duyduğu dezenformasyon kavramını, bu denli önemli kılan nedeni de dinleyicilerle paylaşan Doç Dr Onur Taydaş: “Dezenformasyon, içerisinde bulunduğumuz çağın en önemli iletişim araçlarından birisi olan sosyal medya gibi; çok kullanıcılı yapısından dolayı yayılım hızının fazla olması; doğru ya da yanlış fark etmeksizin, bilgi akışındaki yayılmanın hızlı olması gibi nedenlerle kontrol etmesi güç bir durum haline geldi. Dezenformasyon önlenmediği takdirde; uluslararası krizlerin önünü açmakta, hatta ve hatta devletleri, hükümetleri ve kamuoyunu zor duruma sokabilmekte” diye konuştu.

“Dezenformasyonu yayan bireyler olmamak için, dikkatli olunması gerekiyor”

Taydaş, konunun dinleyiciler tarafından rahat anlaşılabilmesi için, yakın zamanda yaşanan Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaşla, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmalardaki bazı dezenformasyon örneklerini de paylaştı. Verdiği örneklerle, dezenformasyon sonrasında gerçeğin ortaya çıkması ile birlikte, hem devletler hem de yayın organlarının yaşadığı itibar kaybını ortaya koyan Taydaş, dinleyicilerine artık hayatın bir gerçeği haline gelen dezenformasyonla yaşamaya alışmaları gerektiği tavsiyesinde bulundu. Doç. Dr. Onur Taydaş: “Öncelikli olarak dezenformasyonun hayatımızın artık bir gerçeği olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bunu kabul ettikten sonra ise karşımıza çıkan bilgilerin doğruluğunu sorgulayabiliriz. Ancak dezenformasyon kavramına uzak isek, sosyal medyada dolaşıma sokulan her paylaşımı doğru kabul ediyorsak o zaman bizlerde farkında olmadan dezenformasyonu yayan bireyler konumunda oluyoruz. Bu nedenle de bireylerin önlerine düşen paylaşımlarla ilgili olarak daha itidalli davranmaları gereklidir. Kimi zaman iyi niyetli olarak yapılan bir paylaşımın arama kurtarma faaliyetlerini aksattığı, kimi zaman toplumdaki korku ve endişeyi artırdığı, kimi zaman da bölgedeki yakınlarından haber almayı bekleyenleri ya da bölgede yaşayan ve yardım bekleyen vatandaşları endişe ve ümitsizliğe sevk ettiğini unutmamalı, bu konuda biraz empati kurabilmeliyiz” diye konuştu.

Editör: Memleket Sivas Gazetesi