“‘Oku’ fiilinden kasıt sadece satırlarda yazılanları değil, sadırlarda yazılanları da okumaktır…”

Bir kitap düşünün ki bütün kâinatın ufkunu değiştirmeye geldi. İlk emri ‘iman edin’, ‘ibadet edin’ değil, ‘Oku’ diye başlıyor. Tefsirlerimiz bunun hikmetinin sırrını bize izah etmekle başlamaktadır. İkra. Rabbimizin sevgili Peygamberimize ilk emri namazdan, imandan önce ‘oku’ olmuştur. ‘Seni yaratan Rabbin adıyla oku. Oku çünkü senin Rabbin kerem sahibidir.’ Allah bize sayısız nimetler ikram etmiş ama ilk ayetlerde en büyük ikramın ‘kalemle yazmak’ olduğunu söylüyor. İnsanlığın mürebbisinin kendisi olduğunu söylüyor. Bilmediklerimizi öğretmesi, yazmamızı öğretmesi ilk ayetlerde ifade edilmiştir. Kur’an, okunması, anlaşılması, yaşanması ibadet olan bir kitaptır. ‘Oku’ fiili sadece satırları yazılanları okumak demek değildir. Sadece kitap okumak, satırlarda yazılanı okumak değil, sadırlarda yazılanları okumaktır. Kendisini, kâinatı, varlık âlemini, hadiseleri okumak. Varlık âlemine götürecek yegâne yoldur. Yaratılışımızın hikmetini, var oluş gayemizi öğrenmenin yoludur. Okumamız gereken budur. O kitaptan hareketle kâinatı okumak, kendimizi okumak, belki önce kendimizi okumak, varlık gayemizi okumak, yaratılışımızın hikmetini okumak. Bizden istenen budur.

“Siz yeryüzünde iyilik yaparsanız hem birey olarak hem toplum olarak, Allah sizi asla mahcup etmez…”

Cebrail melekût âleminin ihtişamıyla efendimize görünerek ‘Oku’ mesajını iletti. Sonra Peygamberimiz evine döndü. Daha önce toplumdan kaçmış ve Hira’ya sığınmıştı. Okuma emri geldikten sonra okumak ve okutmak için evine, şehrine döndü. Yeryüzünün en büyük muallimi hayatının en önemli istişaresini ilk olarak Hz. Hatice validemizle yaptı. ‘Ey Hatice ben kendimden korktum’ dedi. 15 Temmuz gecesinde Ankara'nın semalarında ateşlerin bütün binaları yalayarak geçtiği F16 uçakları uçarken, müezzinlerimiz salatü selam nidalarında bulunurken ilk aklıma gelen Hz. Hatice validemizin Efendimize söylediği cevap olmuştur.

Hz. Hatice validemiz dedi ki, ‘Allah seni asla mahcup etmeyecektir. Çünkü sen bütün mevcudata, kâinata rahmetle bakıyorsun. Çünkü sen yolda kalmış insanları alıp varacakları yere taşıyorsun. Hiçbir varlığı olmayana sen ikram ediyorsun. Sen zayıf insanlara yardımcı oluyorsun. Bütün zorluklara rağmen sen daima hakkın yanında yer alıyorsun’ Hz. Hatice validemiz bir anne, eş, öğretmen edasıyla yeryüzünün en büyük muallimine ilk istişarede bunları ifade etti. Buradan çıkaracağımız ders ise, siz bu güzellikleri yapıyorsanız hem birey olarak hem de toplum olarak Allah sizi asla mahcup etmez.

“İnsan yeryüzünü imara katkı sunmuşsa ömür yaşamış olur, yeryüzünü imara katkısı yoksa yaşam tüketmiş olur…”

İnsanlarla, kainatla, Rabbimizle ilişkimiz varlık sebebimizin bize bildirdiği önemli hususlardır.

Kuran’ı Kerim’de bir ayet vardır. Buyuruyor ki, ‘Allah sizi topraktan, yeryüzünden yarattı ve sizden yeryüzünü imar etmenizi istedi’ ‘Umran’ önemli bir kavramdır. Bu ayetten İbnu Haldun bir medeniyet felsefesi kaleme almıştır. Bu ayetten meşhur bir âlimimiz Ragıb el İsfahani bir ahlak felsefisi çıkarmıştır. Farabi erdemli şehir felsefesini bu ayetten dolayı kaleme almıştır. ‘İmar’ kelimesi Kuran'ın önemli bir kavramıdır. İnşa ile imar farklı şeylerdir. Ömür, umre, tamir aynı kelimeden gelir. İnsanın yaşadığı hayatta yeryüzünü imara katkı sunmuşsa ömür deriz. Katkısı yoksa yaşam tüketmiş olur. Bizden istenen yeryüzünü imar etmek. İnsan kendisini imar edemezse yeryüzünü de imar edemez. Kalbini imar etmeyen insan yeryüzünü imar edemez. Önce kendimizi imar etmeliyiz sonra yeryüzünü imar etmeliyiz.

Not: Bu sözler Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ hocamızın 15 Temmuz hain Feto kalkışmasının hemen akabinde 07.10.2016 tarihinde Müsiad üyelerine yaptığı konuşmadan alıntılardır. Umarım faydalı olmuştur. Üstad Cemil Meriç ne güzel söylemiş "Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyız!" diye..