Ve (İsa Mesih) beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşacak ve Salihlerden olacaktır. (46) (Allah) ona: (İsa-Mesih'e) vahyi, vahiy ile doğru hüküm vermeyi, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek. (48) Şüphesiz ki Allah, sizin de Rakibinizdir, benim de Rabbimdir. O halde O’na kulluk edin! İşte bu dosdoğru bir yoldur. (51) Vaktaki, İsa onların inkâr edeceklerini hissedince, “Allah yolunda yardımcılarım kim olacak” dedi. Havariler, Allah (yolunun) yardımcıları biziz” dediler. Biz Allah'a inandık, sen de şahit ol ki, bizler Müslümanlarız. (52) Rabbimiz! Senin indirdiğine inandık, Elçiye uyduk. O halde bizi şahitlerle yaz. (53) (İnkârcılar, İsa’ya) tuzak kurdular. Allah’ta onların tuzaklarını başlarına geçirdi. Allah tuzakları bozanların en hayırlısıdır. (54) İnkârın da direnenlere gelince, onları dünya ve ahirette şiddetli bir azap ile cezalandıracağım. Onların yardımcısı da olmayacak. (56) Ama iman eden ve güzel işler yapanlara gelince, mükâfatları onlara eksiksiz verilecektir. Zira Allah zalimleri asla sevmez. (57) İşte bu anlatılanlar, sana okuduğumuz mesajlardan ve hikmetli haberlerdendir. (58) Şüphesiz Allah katında İsa'nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Allah, Âdemi topraktan yarattı, sonra ona ol dedi; o da oluş sürecine girdi. (59) İşte bu gerçek sana Rabbin tarafından bildirildi. O halde sakın şüpheye düşenlerden olma! (60) İşte bu gerçek haberin ta kendisidir. Allah’tan başka ilah asla yoktur. Gerçekten Allah, elbette güçlüdür, hikmet sahibidir. (62) Artık kim bundan sonra yüz çevirirse, işte onlar fasıkların (Allah emrinden dışarı çıkanların) ta kendileridir. (82) Yoksa onlar, Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Hâlbuki göklerde ve yerde kim varsa, isteyerek ve istemeyerek O’na teslim olmuştur, O’na varacaklar. (83) Kim İslam’dan başka din ararsa, bu asla ondan kabul edilmez. Ve o ahirette zarara uğrayanlardan olur. (85) İman ettikten sonra inkâr eden, Resulün Hak olduğuna şahit olduktan ve kendilerine deliller geldikten sonra inkâr eden bir millete Allah doğru yolu nasıl göstersin? Allah, zulüm kar olan bir kavmi hidayete ulaştırmaz. (86) İşte onların cezaları, Allah’ın, meleklerin ve insanların hepsinin lanet (inkârcıların) üzerine olacaktır. (87) O lanet içinde ebedi kalacaklar ve onların azabı hafifletilmeyecek, ne de süre tanınmayacaktır. (88) Ancak bundan sonra tövbe edenler ve durumlarını düzeltenler hariç. Şüphesiz ki Allah’ın bağışı da, merhameti de çoktur. (89) Şüphesiz imanlarından sonra inkâr edenler ve inkârlarını artıranların tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. İşte asıl sapıklar onlardır. (90) İnkâr edip, inkârları ile ölenlerin hiç birinden dünya dolusu altını fidye olarak verseler, kabul edilmeyecektir. İşte onlara acı bir azap vardır ve yardım edecek de olmaz. (91) Sevdiğiniz şeylerden (muhtaçlara) harcamadıkça gerçek iyiliğe ulaşamazsınız. Ne harcadığınızı Allah en iyi bilendir. (92) Artık bundan sonra kim Allah'a karşı yalan uydurursa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. (94) De ki: “Allah doğru söyledi. Doğruya meyleden ve müşriklerden de olmayan İbrahim’in inanç sistemine tabi olun! (95) Şüphesiz insanlar için kurulan ilk mabet Bekke’de kurulan mübarek ve toplumlar için hidayet merkezi olan ev idi. (96) De ki: Ey kitap Ehli! Allah yaptıklarınıza Şahid olurken niçin Allah’ın ayetlerini reddediyorsunuz? (98) Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir guruba uyarsanız, iman ettikten sonra sizi tekrar kefir yaparlar. (100) Allah’ın ayetleri size okunurken ve Allah’ın elçisi de aranızda iken nasıl olur da küfre saparsınız? Kim Allah’ın (Kitabına) sımsıkı sarılırsa, dosdoğru yola hidayet edilir. (101) Ey iman edenler! Allah'a karşı olan sorumluluğunuzu gerektiği yerine getirin! Ve Allah'a teslim olmadan sakın ölmeyin! (102) Sizden öyle bir topluluk olsun ki: Onlar, Hayra çağırsınlar, kötü ve yanlış olandan da sakındırsınlar. İşte kurtuluşa erenler onlardır. (104) Apaçık deliller kendilerine geldikten sonra ihtilafa düşüp parça-parça olanlar gibi olmayın! Böyle yapanları büyük bir azap vardır. (105) O gün bazı yüzler ağaracak ve bazı yüzlerde kararacaktır. Yüzleri kararanlara gelince, “imandan sonra inkâr mı ettiniz?” o halde inkâr ettiğiniz için azabı tadınız” (denir. (106)