Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başaklı ve her başakta yüz dane olan tohuma benzer. Allah dilediğine kat-kat verir. Allah, lütfu geniş olan ve her şeyi bilendir. (261)

Mallarını Allah yolunda harcayıp ta sonra başa kakmayan ve gönül incitmeyeler için Rablerinin katında mükâfat vardır. Onlara korku ve üzüntü de olmaz. (262)

Gönül yapıcı güzel söz ve bağışlama, arkasından incitici bir davranış gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, kimseye muhtaç olmaz, kuluna fırsat verir. (263)

Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Oysa Allah size kendisinden bağışlama ve bolluk vadeder. Allah, her şeyi kuşatır, en iyi bilir. (268)

Hikmeti, (isabetli hüküm verme yeteneğini hak edene) vermeyi diler. Ama kime bu yetenek verilmişse, doğrusu ona büyük servet verilmiştir. Fakat derin kavrayışı olanlardan başkası bunu anlamaz.(269)

Başkaları için yaptığınız her harcamayı ve bu niyetle adadığınızı muhakkak Allah bilir. Zalimlerin yardımcıları yoktur. (270)

Sadakaları açıktan verirseniz, o ne güzeldir. Eğer onları gizler ve fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Ve günahlarınızın üstünü örtmeye sebep olur. Ne yaparsanız Allah bilir. (271)

Mallarını Allah yolunda gece gündüz harcayanlar için Rableri katın da mükâfat vardır. Onlara korku olmaz ve onlar üzülmezler de. (274)

Allah faizin bereketini yok eder ve (emanet sadaka için) yapılan hayrı bereketle artırır. Allah günahta ısrar eden hiçbir inatçı nankörü sevmez. (276)

Ey iman edenler’ Allah’tan çekinerek sorumlu davranın! Ve eğer inanıyorsanız, faizden elde ettiklerinizden vazgeçin! (278)

Yok, eğer böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Resulünün size savaş açtığını bilin! Eğer tövbe ederseniz anaparanız sizindir. Böylece ne haksızlık etmiş ne de haksızlığa uğramış olursunuz. (279)

Eğer (borçlu) zor durumda ise, rahatlayana kadar ona mühlet tanıyın. Eğer bilirseniz, (borcu) bağışlamak sizin için daha hayırlıdır. (280)

Faizle ilgili kısa açıklama: Bakara suresinin 275 ve 281. Ayetlerinde faiz teferruatıyla anlatılmaktadır. “Faiz yiyen kimseler” cümlesiyle başlayan 275. Ayette faizin alış veriş olmadığı, faiz yemenin haram olduğu açıkça ifade edilmektedir ve bu tür ticaretten vazgeçilmesi istenmektedir. 276. Ayette: Faizle alınan fazla paranın bereketinin olmayacağı ama faiz almadan bir insanın ihtiyacını görmek için verilen paranın artacağı bildirilir. Ayet: “Faiz almakta ısrar edeni Allah sevmez” cümlesi ile biter.

“Faiz yemekten vazgeçmemiş seniz, bu durumda Allah ve Resulüne amansız bir savaş açmışsınız demektir. Faiz almaktan vazgeçip tövbe ederseniz asli paranız size aittir. Böylece borç para verdiğiniz kimseye haksızlık etmemiş olursunuz ve asli paranızı alarak kendiniz de bir zarara ve haksızlığa uğramamış olursunuz” denilerek izahat yapılmaktadır.

Dikkat edilirse buraya kadar hitap edilen kişi parasını faiz almak için bir başkasına veren ve aldığı faizi, yani fazla parayı yiyenden bahsedilmektedir. Bundan sonra ki 280. Ayette ise, ihtiyacını gidermek için başkasından borç para veya yiyecek alıp belli süre sonra aldığından fazla olarak ödeme yapan yani faiz verenden bahsedilmektedir.

Eğer (borçlu kimseler) aldıklarını ödemekte zorluk çekiyorsa onlara ödeme kolaylığı tanıyın, mühlet verin. Eğer bilirseniz (Faiz alacağınızı almaktan vazgeçip) bağışlarsanız, bu sizin için daha hayırlıdır.

Görüldüğü gibi bu ayette faiz ile borç alıp ödeme sıkıntısı çeken Yüce Yaratıcı tarafından korunmakta ve borcunun bağışlanması istenmektedir. Bu ayetler açıkça Faiz vermek durumunda kalan borçluyu korumaktadır.

Rivayetçi gelenekçiler ise Allah’ü Teâlâ’nın bu açık izahlarını görmezden gelip “Faizi alanı da vereni de cehenneme göndermektedir.” İşin aslı, faizi yemek haramdır. Yedirmenin bir başka deyişle faizle borçlanmanın ayete göre haramlığı yoktur.

Öyle bir günden sakının ki, o gün Allah'a döndürüleceksiniz. Sonra herkese kazandığı eksiksiz verilecek ve onlar haksızlığa uğramayacaklar. (281