Onlar gelip geçmiş bir ümmetti. Onların kazandığı onların, sizin kazandığınız da sizindir. Onların yaptıklarından mesul tutulmazsanız. (134)

Onlar dediler ki: “Doğru yolu bulmak için Yahudi ve ya Hristiyan olunuz.” De ki: “Bilakis biz müşrik olmayan İbrahim’in dinindeniz. (135)

Biz Allah’ın boyasıyla boyandık. Kim Allah’tan daha güzel renk verebilir? Biz yalnız ona kulluk edenlerdeniz. (138)

Onlar bir ümmetti gelip geçti. Kazandıkları şeyler onlarındır. Sizin kazandıklarınız da sizindir. Onların yaptıklarından sorulmayacaksınız. (141)

HAKİKAT-GERÇEK OLAN RABB'İNDEN GELENDİR. SAKIN ŞÜPHEYE DÜŞENLERDEN OLMA! 147

Her nereden yola çıkarsan çık hemen yüzünü mescidi harama çevir. Bilin ki o Rabbinden gelen haktır. Allah yaptığınız şeylerden habersiz değildir. (149)

O halde beni anın ki ben de sizi anayım. Ve bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin. (152)

Ey iman eden kimseler! Sabır ve salat/dua ile (Allah’tan) yardım isteyin! Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir. (153)

Allah yolunda öldürülen kimselere ölü demeyin! Aksine onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz. (154)

Kesinlikle sizi biraz korku, biraz açlık, mallarınızı, canlarınızı ve ürünlerinizi eksilterek imtihan ederiz. O sabredenleri müjdele! (155)

İşte onlara bir musibet isabet ettiğinde derler ki: “Biz Allah’a aitiz ve Ona döneceğiz” (derler.) (156)

İşte bunlar, Rablerinin sürekli destek ve mağfiretine mazhar olanlardır. Doğru yolda olanlar da bunlardır. (157)

Ancak tövbe edip, kendini düzeltenler ve gerçeği gizlemeyenler müstesna! İşte bunların tövbesini kabul ederim. Zira ben tövbeleri kabul ederim, çok merhametliyim. (160)

Şüphesiz inkâr edip öylece ölenlerin üzerine Allah’ın, meleklerin ve insanların hepsinin laneti onların üzerinedir. (161)

(Lanet olunanlar, cehennemde) ebedi kalırlar. Azapları hafifletilemez ve yüzlerine bakılmaz. (162)

Sizin ilahınız bir olan ilahtır. Ondan başka bir ilah yoktur. O işinde ve özünde merhametli olandır. (163)

İşte o zaman kendilerine uyulanlar, uyanlardan kaçacak, azabı görecekler ve aralarında ki bütün bağlar kesilecektir. (166)

Ey inananlar! Yeryüzündeki rızıkları helal ve temiz olanlarından yiyin, size düşman olan şeytanı takip etmeyin. Çünkü o size apaçık düşmandır. (168)

O (şeytan) size sadece kötülüğü ve hayâsızlığı ve bilmediğiniz şeyleri Allah'a isnat etmenizi emreder. (169)

Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin ve sadece Ona kulluk ediyorsanız Allah'a şükredin. (172)

İşte onlar hidayet karşılığında sapıklığı, bağışlanma yerinde de azabı satın alanlardır. Meğerse ateşe ne kadar da dayanıklıymışlar? (175)

İşte (bu azabın sebebi) Allah kitabı gerçek olarak indirdi. Şüphesiz kitap hakkında ayrılığa düşenler elbette derin bir anlaşmazlık içindedirler. (176)

Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. (Artık) sizden sorumlu davranmanız beklenir. (179)

Sizden birine ölüm yaklaştığında geriye hayırlı bir mal bırakıyorsa, ana-babaya ve akrabalara örfe göre vasiyet farz kılındı. Sorumluluk duyanlara bir borçtur. (180)