Bazen insan kendine o kadar acımasız ve insafsız olabiliyor ki. Yedi kat yabancıya gösterdiği hoşgörü ve merhameti kendinden esirgiyor.

Kendine merhamet edebilmek ayrı bir farkındalık, anlayış, bilgi ve beceri gerektiriyor.

Şimdi sana soruyorum: Sen kendine merhamet ediyor musun?

Yanıtın “evet” olabilir, “hayır” olabilir, “merhamet etmek istiyorum ama yapamıyorum” olabilir veya “hiç farkında değilim” olabilir.

Yanıtı “evet” dışında olanlar ve “kendime merhametli olmayı ve başkalarına gösterdiğim hoşgörüyü kendime de gösterebilmeyi istiyorum” diyenler için aşağıda yazdıklarım işe yarayabilir;

Önce insan olduğunu, her insan gibi senin de hataların, yanlışların olabileceğini, yaşamın zaman zaman seni çok zorlayabileceğini kabul et,

Her şeyi başarmak ve mükemmel olmak zorunda değilsin. Senin de kusurların olabilir,

Sen de diğerleri gibi bazı zaman, tökezleyebilir, düşebilir yara bere içinde olabilirsin,

Her insanın vardır içinde kanayan bir yarası, sen de insansın ve sen de onlardan birisin. Dünyada eşin benzerin yok teksin, eşsizsin evet ama bir o kadar da sıradansın. Çünkü insansın, milyarlarcasından birisin. Kendi içinde hem tekliğin hem de sıradanlığın arasındaki dengeyi iyi kur,

Birilerinin senin acılarını fark etmesi ve senin için üzülüyor olması insancadır, aynı senin de bir başkasının acısından acıyabildiğin gibi,

Yaşamında her şey, tamamıyla kötü olamaz. İyi olanı fark edip gündeminde tutmaya çalış. Odağını olumluya çevir ve gündemini çoğunlukla iyi olanlardan oluştur,

Her günün sonunda o gün için düşüncelerini, duygularını kendine ve başkalarına nasıl davrandığını düşünerek fark et. Fark ettiklerinle nasıl hissettiğini tanımla ve o halini hiç yargılamadan olduğu hali ile kabul et. Ne ise o,

Durumların, olayların ve kişilerin kendi başlarına bir anlamı yoktur. Herkes kendi penceresinden baktığını görür. Aynı durumu başkaları senin gördüğünden farklı görüyor diye illa yanlış görüyorlar demek değildir. Görme şeklini pek çok farklı durum etkiler. Onunki öyle seninki böyle.

Bazen kendi bakış açına o kadar takılmış olabilirsin ki diğerlerinin apaçık gördüğünün farkında bile olmayabilirsin. Öyle bir durumda olduğunu fark ettiğinde de niye öyle göremiyorum diye hayıflanmak ve kendine yüklenmek yerine, bakış açını değiştir. Diğerlerinin gördüğü hali ile görmeyi deneyerek kendini zenginleştirmeye çalış. Ama olmuyorsa da olmuyordur, savaşmak yerine kabul et,

Yaşadığın olumsuz durumlar karşısında kendini yargılayıp kendine kötü davranmak yerine, senin için önemli kişilerin sana nasıl davranmalarını istiyorsan kendine öyle davran. Kendini hırpalamak yerine, sıcacık sarıp sarmala,

Başkalarından görmeyi istediğin dürüstlüğü, samimiyeti, anlayışı ve nezaketi kendine göster. Buna en çok senin hakkın var,

Yaptığın hatalarda kendine yüklenmek yerine, elde ettiğin deneyime ve o deneyimin yaşamına kattıklarına odaklan. Benzer bir durumla bir daha karşılaştığında ne yapmayacağını öğrenmiş oldun. Yeri geldiğinde kullan,

Başkalarına kullandığın hoşgörülü ve nezaketli dil içeriğini kendin için de kullan,

İç sesinle kendine söylediklerin sevgi dolu olsun,

Sorun oluşturan ifadelerin içinde boğulup içinden çıkılmaz bir sarmal oluşturmak yerine mevcut durumu kabul edip, çözüme odaklan. Herkesin pek çok sorunu var, senin de olabilir. Sorun etme yani,

Etrafına olan biteni hep seninle ilgili imiş gibi düşünmek yerine herkesi ve her olayı kendi kabında tut ve değerlendir. Bütün evren sana karşı olamaz,

Zaman zaman al kendini karşına ve dertleş, iyi gelir. Halını hatırını sor. Nasılsın, bir şeye ihtiyacın var mı, sana nasıl yardımcı olabilirim de. Kendini dinle, derdini anla, kendine yarım etmeye istekli ol ve yardım et,

Şu ana kadar yaşamına girmiş, çıkmış ve kalamaya devam eden her şeyin ve herkesin bir anlamı ve nedeni olduğunu bil. Geleni hoşça karşıla gideni sükûnetle gönder. Kalanı tadı tuzu, keyfi ve acısıyla beraber sar sarmala,

Özetle;

Kendini insafsızca eleştirip sürekli yargılamak yerine, kendine, hoşça bak, hoş gör ve hoşça kal...