Merhum Aliya İzzetbegoviç 1997’de Tahran’da İKÖ toplantısında şunları söyler:

“Açık konuştuğum için beni bağışlayın. Güzel yalanların bize faydası olmaz; ama acı gerçekler ilaç olabilir… Batı çürümüş değil; güçlü, örgütlü ve eğitimli. Okulları bizimkilerden iyi, kentleri bizimkilerden temiz. İnsan hakları düzeyi yüksek ve sosyal yardım konusunda daha örgütlü. Batılılar çoğunlukla sorumlu ve dakik kişiler. Bunlar, Batılılardan edindiğim tecrübelerim. Batılıların ilerlemelerinin karanlık yönünü de biliyorum ve bunun gözümden kaçmasına izin vermiyorum. Hakikat, İslam en iyisi! Ama biz en iyisi değiliz. Batı’dan nefret etmek yerine onunla rekabet etmeliyiz. Kur’an bize bunu emretmiyor mu: Hayırlı işlerde yarışın. (5/48)”

İslam en iyisi bunda şüphemiz yok. Ama biz neden en iyisi olamıyoruz?

İslam insanlığın en son kurtuluş adası ama insanlar neden Müslümanların güven adalarına demir atmak istemiyor?

İslam en son din ve hak din olduğu halde neden Müslümanlar paramparça?

Müslümanlarının muhatap olduğu ilk emir: "Ey İnsan! Yaratan Rabb’inin adıyla oku!"(Alak Sur, 96/1-2) olduğu halde kitabı, hayatı, tabiatı, insanları ve olayları vahiyle okumaktan neden uzağız?

Rabbimiz Hayat kitabımız Kur'an'da "İçinizden, insanlığı hayra çağıran, Kur’an’ın ortaya koyduğu evrensel adâlet ölçüleri çerçevesinde iyiliği emreden ve kötülükleri önlemeye çalışan yönetme ve yönlendirme yetkisine sahip bir topluluk bulunsun. İşte mutluluğa ve kurtuluşa erenler, bunlardır!" (Ali İmran Sur, 3/104) buyurduğu halde mezhepçilik, meşrepcilik, mektepcilik ve meslekcilik denilen illetlere düçar olup Müslümanlar olarak birbirimize neden hasımlar kesildik? Rabbimiz Maide Suresi 2. Ayette "... Erdemi ve ilahî sorumluluk bilincini geliştirmede birbirinizle yardımlaşın, kötülüğü ve düşmanlığı artırmada değil; Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun!.." buyurduğu halde bizler Müslümanlar olarak ayetleri dilimize pelesenk ettik ama adetler hayatımızı çepeçevre kuşattı. Neden? Hani İslamı öyle yaşayacaktık ki bizi öldürmeye gelen bizde dirilecekti.

Hani "Kenarı Dicle'de bir kurt kapsa koyunu, gelir adli ilahi sorar Ömer'den onu! " düsturuna sahip Ömer'lerimiz?

Merhum Aliya'nın konuşmasında belirttiğine göre "Batılılar sorumluluk sahibi ve dakik kişiler!.." iken bizler Müslümanlar olarak Rabbimizin "Öyleyse, artık emredildiğin yönde, yanında yer alanlarla birlikte, doğru yolu tutun ve sizden hiç biriniz gurura kapılıp da çizgiyi aşmasın. Çünkü, unutmayın, yaptığınız her şeyi O görüyor!" (Hud Sur, 11/112) emri ilahisine muhalif tavırlar sergileri. Neden?

Merhum Aliya'nın dediği gibi artık hayırlı işlerde yarışma vaktidir. Müslümanlar olarak bizler bireysellikten, bencillikten, bananecilikten ve boşvermişlikten uzaklaşıp, tarihle övünmek yada tarihe sövünmekten vazgeçip, yeniden birbirimizle kenetlenip "Muhammed Allah’ın Elçisidir. Onun yanında yer alan Müslümanlar ise, inkârcılara karşı son derece kararlı ve çetin, birbirlerine karşı ise çok şefkatli ve merhametlidirler!"(Fetih Sur, 48/29) emri gereği iyi olmak, iyilerden olmak ve sürekli iyilikler üreterek insanlığa olan borcumuzu ödememiz gerekmektedir.

Zira yeryüzü adaletle, merhametle ve iyiliklerle yaşanabilir bir hal alacaksa bu yine İslam'ın değerlerinin hayata taşınması ile ve Müslümanların ilahi değerlere canı pahasına sahip çıkması ile mümkün olacaktır.

Selam ve dua ile!...