"İnandığınız şeyler size ne kötü şeyler emrediyor!" (Bakara Sur, 2/93) Bu ayeti her okuyuşumda yüreğimi işler. İnandığımız halde inancımız bizi kötü şeylere nasıl sevk edebilirdi ki? Bu ayet Musa(as) ve kardeşi Harun(as)'un getirmiş olduğu mesajlara yüz çeviren kavminin altın buzağıya tapınmalarına istinaden gelmişti. Fakat bugün İslam' ın muhatabı olarak bizim buradan ne mesajlar almamız gerekiyordu. İnandığımız din bizi doğru yola sevk etmeli değilmiydi? Doğru yol ilahi olan yol değil miydi? Bu ilahi yolda haramlar da helallerde belli değilmiydi?

Ümmeti olmakla şeref duyduğumuz peygamber (sav) öyle güzel özetliyor ki her şeyi ; "Din samimiyettir!” diyor. "Allah'a inandım de ve dosdoğru ol kurtul!" diyor. "Din güzel ahlaktır!" diyor. "Maleyani olan şeyleri terketmesi kişinin müslümanlığının güzelliğindendir!" diyor. "Müslüman, müslümanların elinden ve dilinden selamette olduğu kişidir!" buyuruyor. Bir din düşünün ki o dinin temelleri tevhid, adalet, merhamet, ahlak, iyilik, erdem ve hakikat odaklı olacak ve bu dinin mensupları bu temeller üzerine kurdukları binanın sağlamlaşması için çaba sarfetmeyecek. Mümkün mü? İman takvâya götürür, ahlaklı kılar, dengeye oturtur, her tür aşırılıklardan uzaklaştırır, samimiyet aşılar, sevgiyi çoğaltır, zulmü yok eder, tüketmeye değil üretmeye sevk eder, ihya islah ve imar edicidir, kibirden uzaklaştırır, emanete sahip çıkmayı sağlar ve bencillikten uzaklaştırır. İmanımız bize ne güzel şeyler emrediyor değil mi? "Ey inananlar! Allah’a kendinizi tam olarak teslim edin ve şeytanın ardından gitmeyin, zira o sizin apaçık düşmanınızdır!" Bakara Sur, 2/208 Düşünsenize; - İnanıyorsunuz şerefe, onura ve izzete kavuşuyorsunuz. - İnanıyorsunuz aldatıcının hiçbir türünün hele de dünyanın sizi aldatmasına izin vermiyor ve şeytanın adımlarını takip etmekten beri oluyorsunuz. - İnanıyorsunuz kitabına uydurmayı değil kitaba uymayı tercih ediyorsunuz. - İnanıyorsunuz imanın en büyük imkan olduğunun bilincine varıyorsunuz. - İnanıyorsunuz hiç bir insana atık muamelesi yapmıyorsunuz ve insan ile islam arasındaki tüm engelleri kaldırmayı amaç ediniyorsunuz. - İnanıyorsunuz bir ademi diriltmeyi tüm alemi diriltmek, bir ademi öldürmeyi tüm alemi öldürmek gibi görüyor ve 7/24 iyiliğin güzelliğin hak ve hakikatin peşinde koşturuyorsunuz. - İnanıyorsunuz kabuğa değil öze, küle değil köze, niceliğe değil niteliğe, bedene değil ruha odaklanıyorsunuz. - İnanıyorsunuz maddi ve manevi gücünüzle, edebiyatınızla, biliminizle, buluşunuzla külli iyiliklere katkı veriyor artı değer katıyorsunuz. - İnanıyorsunuz tüm kazanımlarınızı ahlak ile taçlandırıyorsunuz. - İnanıyorsunuz "Teslim olan alemlerin Rabbi olan Allah'a!" diyerek mensubu olduğunuz İslam'ın mirasyediliğini yapmıyor ama ona mensup olmaktan şeref duyuyorsunuz. Peki böylesi bir imana sahip olmak kişiyi kuyulardan kıyılara çıkarmaz mı?

İmanınız size ne güzel şeyleri emrediyor!..