Karar mahkemesi on beş gün sonraya atılmıştı. Savunmamızı yapmıştık, mahkemeye katılacak Avukatımız da olduğuna göre mahkemeye katılmaya gerek yoktu. Heyecanla beklediğimiz mahkeme günü geldi çattı. Bu gün ki gibi cep telefonu veya hızlı telefon yoktu. Postaneyi arayıp aradığın numarayı yazdırıyor ve en az yarım saat bekliyordun. Karşı taraf gelince görüşme yapılabiliyorduk. Mecburen akşam TRT haberlerini bekledik ve Televizyonun birinci haberi Sivas olayları sanıklarına “ceza yağdı” diye başladı.

Bir kişiyi linç ederek öldürmekten yargılanan sekiz kişiye önce idam verilmiş, sonra hafifletici sebepler gözönüne alınarak idam cezaları Müebbede çevrilmişti. Televizyonda idamı istenenlerde birincisi Rahmetlik Muhsin Başkan Berat etmişti. İdamı istenen ikinci sanık Ocak Başkanımız Doğan Ürgüp’te 16 sene almıştı. İdamla yargılanan mahalle ocak Başkanı ben Bekir Çöl de sekiz sene gün almıştım. İdamla yargılanan dördüncü sanık Altuntabak mahalle başkanı Doğan Örül de altı sene ceza almıştı.

Bu arada olaylar anında Yeni mahallede oturan kaynanası gile Bayram ekmeği almaya giden kardeşim, ben Sivas’ta tutuklandığımda mahkemeye beni ziyarete geldiği için tutuklanıp sanıklar arasına katılan kardeşim Ali Çöl de altı sene ceza almıştı. Olaylarda öldürülen bir tane aleviye karşılık bu kadar insana ceza verilmişti. Solcular ve aleviler tarafından ise tam dokuz kişi öldürülmüş ve yüze yakın insan silahla yaralanmıştı. Bu kadar ölüye ve yaralıya karşılıkta ceza alan on kişi bile yoktu. Onlardan üç tanesi de yurt dışına kaçarak Fransa’ya yerleşmişlerdi. 

Sivas olaylarından yargılanan tutuklu ve tutuksuz 150 den fazla sanık 15 sene ile iki sene arasında çeşitli cezalara çarptırıldılar. Sürpriz ceza ise Ülkücü memurlar derneğine verilmişti. Ülkücü memurlar derneğinin ismine “Oba” ilave ederek legal derneği gizli derneğe çevirmekten yargılanan yönetici, idareci ve üye olan Sivas ve kazalarında 74 kişi herkese eşit olarak 10 sene 8 ay gün almışlardı. Çeşitli devlet kademelerinde memur, şef ve Müdür olarak görev yapan, vatanı ve milleti için canını esirgemeyen bu insanlar doğru dürüst mahkeme olmadan, şahit dinletmeden ve de savunma yapmadan bir çırpıda bu cezayı almışlardı.

Sivas’ın cıbıllar parkında bu memurlardan birkaç tanesi bir araya gelmişler ve verilen on sene sekiz aylık cezanın toplam 74 dört kişiye verildiğini sanarak bu cezayı yetmiş dört kişiye bölmüşler. Bakmışlar ki, kişi başına bir buçuk ay ceza düşüyor. Sevinerek bir tatil yapmış oluruz diyerek cezaevine hazırlanırlarken içlerinden bir tanesi hesabınız yanlış, herkese ayrı-ayrı 10 sene sekiz ay ceza verildi deyince üzüntüye gark olmuşlardı.

Cezaları veren mahkeme tutuksuz yargılanan ve ceza alanların da tutuklanmasını istemişti. Zaman zaman evlere baskın yapılıyor ve insanlar tutuklayıp Temel tepe askeri cezaevine gönderiliyorlardı. Kardeşim ile bende teslim olalım mı, yoksa yakalanmayalım mı sormak için babamı, bir yakın akrabayı ve Fransa’dan gelen enişteyi Avukatla görüşmek için Erzurum’a gönderdik. Onlar gitmiş Avukat ile görüşmüşler ve geri gelirlerken bizde hemen baskınla yakalanmayalım diye kardeşim Ali’nin Kayın babası gile gittik. 1980 senesinin onuncu ayının ortalarındayız herhalde. Ramazan ayının birinci günündeyiz. İftar sofrası kuruldu, akşam ezanı sekizi on geçe atılacak, 10 dakikamız var iftara.

Ezana beş kala bir haberci geldi. Babam, eniştem ve akrabam, Erzurum’dan dönerken Zara-Hafik arasında üç takla atmışlar, enişte yaralı olarak hastaneye getirilmiş, diğer akrabanın durumu iyi fakat babamdan bir haber yok. Biz babamı öldü diye kabul ettik, iki kardeş ağlamaya başladık. Nasıl ağlamayalım ki, ikimizde ceza almışız. Geride annemle babam bir de ninem var. Hanım ve dört çocuğum, biraderin hanımı ve bir de çocuğu var. Bu on kişiyi Belediye de muvakkat çalışan babama emanet edip cezaevine gitmeyi düşünürken babam da öldü ise biz ne yaparız, düşünüyoruz ama bir çıkış yolu bulamıyoruz. Aradan iki saat geçti, henüz iftarımızı bile açmadık. Çok şükür ikinci haberci geldi, babamın bir şeyi yokmuş, arabayı bekliyormuş, almış getirmişler. Mevla’ya binlerce şükür ederek, aldığımız cezayı gönülden yatmaya razı olarak cezaevi çantalarımızı hazırlamak için evlerimize gittik.