Huzursuz bağırsak sendromu; spastik kolon, bağırsak tembelliği, irritabl bağırsak sendromu (IBS) isimleriyle biliniyor. Mide krampları, şişkinlik, ishal ve kabızlık gibi belirtilerle başlayan bu sorun bazen günler, hatta aylarca sürebiliyor. Kesin bir tedavisi olmayan bu hastalık genellikle ömür boyu devam ediyor. Stres, hormonal bozukluklar, bağırsak düzenini bozan ilaç kullanımı veya şüpheli-bozuk yiyecek tüketmek ya da daha önceden geçirilmiş enfeksiyonların hastalığı tetiklediği biliniyor. Diyet değişiklikleri ve ilaçlar genellikle rahatsız edici semptomları kontrol etmeye yardımcı olabiliyor. Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Kaplan, huzursuz bağırsak sendromu ile ilgili bilgi verdi.
Hastalığın mide kramplarıyla kendini belli edebildiğini aktaran Doç. Dr. Kaplan; "En sık teşhis edilen gastrointestinal hastalıklardan biri olan irritabl bağırsak sendromu, mide krampları, şiddetli karın ağrısı ve şişkinliğe neden olan durumları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Başka bir sebeple hastalık yokluğunda, değişen bağırsak alışkanlıkları ile karın ağrısı veya karında rahatsızlığın varlığı olarak tanımlanır. Uzun süre devam edebilen bu sorunun tedavisi için semptomların hafifletilmesine yönelik tedavi uygulanır. Bu sorun karın ağrısı, kramp ve bağırsak hareketlerinde değişikliklere neden olmaktadır. Fonksiyonel bir bağırsak bozukluğu olarak bilinir. Huzursuz bağırsak sendromu her yaştan insanda ortaya çıkabilmektedir. Çoğu zaman, gençlik yıllarında veya erken yetişkinlik döneminde başlamaktadır. Kadınlarda erkeklere göre iki kat daha sık görülür. Özellikle 30-60 arası kadınlar bu sorunla karşılaşmaktadır" dedi. Hastalığı tetikleyen en önemli etkenin ise stres olduğunun altını çizen Kaplan; "Huzursuz bağırsak sendromuna tam olarak neyin neden olduğu net değildir. Huzursuz bağırsak sendromunu bazı durumların tetiklendiği düşünülmektedir. Bu durumu tetikleyen durumlardan bazıları stres, hormonal bozukluklar, bağırsak düzenini bozan ilaç kullanımı veya şüpheli-bozuk yiyecek tüketmek ya da daha önceden geçirilmiş enfeksiyondur. Yapılan araştırmalarda aile öyküsünün olduğu belirlenmiştir. Bakteriyel bir enfeksiyondan veya bağırsakların parazitik bir enfeksiyonundan sonra ortaya çıkabilmektedir. Stres de dahil olmak üzere başka tetikleyiciler de olabilir. Bağırsak ve beyin arasındaki hormon ve sinir sinyalleri etkili olabilmektedir. Bu sinyaller bağırsak fonksiyonunu ve semptomlarını etkilemektedir. Sinirler stres sırasında daha aktif hale gelerek, bağırsakların daha hassas olmasına ve daha fazla kasılmasına neden olabilir" ifadelerini kullandı.
İshal, kabızlık veya mide şişkinliği sık tekrarlıyor
Kaplan sözlerini; "Karın ağrısı, şişkinlik, karında baskı ve gerginlik hissi, dışkıda sümüksü akıntı, dışkılama sıklığı ve alışkanlığında değişiklik sıklıkla görülür. Genellikle keçi pisliği gibi ya da çamur-jöle benzeri bir dışkı tarif edilir. Bağırsak alışkanlıklarında ortaya çıkan değişiklikler söz konusudur. İshal, kabızlık veya mide şişkinliği gibi durumların sık tekrarlanması görülür. Bazen iç çamaşırda kirlenme, ani dışkılama hissi, yetersiz boşalma veya makatta ağrı olabilmektedir" şeklinde sürdürdü. Daha az görülen belirtilerin ise; gün içindeki uyuşukluk hali ve enerji eksikliği, kişinin kendisini hasta hissetmesi, az da olsa göğüste ağrılı yanma hissi olarak sıralayan Kaplan; "Bu belirtiler önemli bir etkiye sahiptir ve bazı insanlarda düşük ruh hali ve strese sebep olabilmektedir. Bu belirtiler insanların günlük aktivitelerini ve cinsel hayatını olumsuz etkileyebilmektedir" diye konuştu.
Tedavi için altta yatan nedenin araştırılması gerektiğini vurgulayan Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Kaplan; "Huzursuz bağırsak sendromunun tedavisinde en önemli aşama tek hekimle yürütülen tedavi sürecidir. Yoksa hastalar genellikle elinde bir poşet ilaç ile o doktoran o doktora gezerek vakit kaybetmektedir. Tedavide esas yapılması gereken ise altta yatan sebebi ortadan kaldırmak ve semptomları rahatlatmaktır. Öncelikli olarak; ishal ve kabızlığın yanı sıra şişkinlik sorunlarını ortadan kaldıracak tedavi protokolü uygulanır. Aslında etkisi %100 kanıtlanmış hiç bir tedavi yoktur. Hatta gerekirse stres faktörünü ortadan kaldıracak antidepresan ilaçlar bile kullanılmaktadır. Hangi hastaya hangi ilacın iyi geldiği de tam olarak belli değildir. Bunun için tek doktorun hastayı sıkı takibi önemlidir" dedi.