Yürüme engelli hayatındaki engelleri engel olarak kabul etmeyen, Celal Çelik Abim Her Şeye Rağmen Yaşamak Çok Güzel adlı yazılarında aşk hakkında düşüncelerini açıklamış. Kıymetli Hocamız Evkan Vural ise Blokları’nda bizlere aktarmış, ben de köşe yazımızda siz okuyucularımızın istifadesi için tekrar kaleme alıyorum. Keyifli okumalar.

Aşk en üstün duygudur. Aşk bir sihirdir. Etrafında dolaşan renkli yıldızlardan oluşmuş, gözle değil ancak gönülle görülebilen bir sihirdir. Âşık olduğunda değişirsin. Asla yapmayacaklarını yapabilir, her zaman yaptıklarından vazgeçebilirsin. Ben âşık olduğum kızı hiç ölmeyecek, solmayacak, beni hep sevip kollayacak sanmıştım. Aslında ben o insanda bu özellikleri hayal etmişim. Zamanla anladım ki, baki olan bütün güzelliklerin gerçek sahibi Rabbime âşık olmalıydım. Bu hastalık beni kendime getirdi.

Yaşadığım o beşerî aşk, zamanla şimdi ilahi aşka dönüştü. Hakiki aşk ilahi aşkmış, şimdi ise her konuştuğum kişiyle sözü İslam’a ve Peygamberimiz (S.A.V.)’e getiriyorum. Hep Allah’ı ve Peygamberimizi düşünüyorum.

Seven sevdiğine itaat eder. Allah’ın sevmediği haramlardan kaçıyorum. Yani sevdiğimi üzmemek için bunları yapıyorum… Allah’a itaat onu sevmenin neticesidir. Allah’ı razı etmek için namaz kılıyorum. Allah’ın mektubu Kur’an-ı Kerim’i okuyorum ve üzerinde düşünüyorum.

Her Zaman Sabır

Bu dünyada bir sabır imtihanındayız. Rabbim her an imtihanda olduğumu hatırlatarak uyanık tutuyor. Bazı insanları gördüm ki, sağlıklı olmalarına rağmen kazayla elindeki bir şeyi yere düşürmeye görsünler. Hemen dudaklarından “Allah kahretsin” cümleleri dökülüyor. Oysa her zaman sabırlı olmaya çalışmalıyız.

Dünya Bir Oyun Sahnesidir

Bana dünya hayatı tiyatro oyunu gibi geliyor. Bilirsiniz tiyatro oyununda sanatçılar, roller ve sahne vardır. Bir de sahne arkasında kulis… Ben dünyayı büyük bir tiyatro sahnesine benzetiyorum. İnsanlar tiyatro sanatçısı ve yüce yaratıcı da yönetmendir, bence… Kulis mi neresi? Ölüm ve kabir. Mesela bir tiyatro oyunun da kral, sakat çoban, memur, işçi vb. var. Oyun içinde sahnede, kral sakat çobandan üstündür. Ama oyun sonrası kulise gidilince o kral olan insanla sakat çoban eşittir.

Hepimiz bu dünyada bir oyuncuyuz. Tiyatroda veya bir dizi filminde olsun herkes rolünü güzel oynamaya çalışır. Allah bana bu engelli rolünü verdiyse bu rolün hakkını verebileceğim için vermiştir. Bir dizide bile yönetmen rolleri dağıtırken rolün hakkını verecek kişileri oynatır.

Ötelerde ben engelli olmayacağım inşallah. Sadece bu dünyada rolümü iyi oynamam gerekli. Bu dünyada yüce yaratıcımız herkese bir rol vermiştir. Kimine doktor, mühendis, avukat; kimine bakan, genel müdür, daire başkanı; kimine hamal, simitçi, tezgâhtar; kimine de doğuştan engelli…

Ama bunların birer rol olduğunun farkına varan ve oyunun hakkını vererek oynayana ne mutlu…

Bilirsiniz, satrançta oyun bitince şah da, piyon da aynı kutuya yan yana konur….