90’lı yıllarda birlikte bir dava uğruna yollara koyulmuştuk onunla. Sevdamız Türkiye’ydi. Bizim için başka bir Türkiye yoktu. İnancı ve ideali uğrunda bir gençlik yetiştirebilmek için birlikte yollara koyulmuştuk. Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiye sahipti. 28 Şubat’ın soğukları onun sayesinde bizlere sımsıcak gelmeye başlamıştı. Güvenimiz, cesaretimiz artmaya, ufkumuz daha bir genişlemeye başlamıştı. Sivas’tan Ankara’ya giderken bir sürü moral bozukluğu ile gider ama dönüşümüzde bir o kadar muhteşem olurdu. Yepyeni bir heyecan içimizi kaplardı. Bin yıl sürecek denilen o günler birkaç yıl bile sürmedi. Fakat çok sevdiğimiz gençlik sevdalısı Genel başkanımızı 15 Mayıs 1999 tarihinde Samsun’dan bir toplantı sonrası Trafik kazasında kaybettik. Allah rahmet eylesin. "Her birimiz asrın sahabeleri olmalıyız!" derdi sürekli Milli Gençlik Vakfı’nın Genel BaşkanıMerhum Adnan DEMİRTÜRK.

PekiSahabeleşmek nedir dostlar?

İyiliklerle yüreklere yürümektir.
Kardeşinin nefsini kendi nefsine tercih etmektir.
Zalimlere meydan okumak, zalimlere meyletmemek, zalimlerin değirmenine su taşımamak, mazluma kol kanat germek yetimi öksüzü yolda kalmışı darda kalmışı koruyup kollamaktır.
Allah'ın ipine/Kur'ana/Hak ve hakikate sımsıkı sarılmak, iyiyi kötüye, doğruyu eğriye, faydalıyı zararlıya tercih etmektir.
Gassalın elinde meyyit misali olmamak, körü körüne teslimiyetten kurtulmak demektir.
Sözün her türlüsünü dinlemek ve en güzeline uymak, gücün sözcülüğünü bırakıp sözün gücüne inanmak demektir.

İnsani olanı, İslami olanı, fıtri olanı, vicdani olanı özümsemek ve bunlara yatırım yapmak demektir.
Müslümanları mahveden cehaletle, asabiyetle, fakirlikle, mezhepcilikle, tekfircilikle mücadele etmek akıl, vahiy ve bilim üçlüsünün işbirliğine başvurmak demektir.
Eylem ve söylemde, savaşta ve barışta, bilim ve sanatta ahlakı kuşanmak kısaca kazanımların tümünü ahlak ile taçlandırmak demektir.

Rabbimizin alemlere rahmeti ve merhameti gereği göndermiş olduğu peygamberimiz Hz. Muhammed(sav)'in getirmiş olduğu dini mübin İslamı radikalizmden, her tür aşırılıklardan ve terörizmden uzak tutmak demektir. İnsan ile İslam arasındaki tüm engelleri kaldırmak için takatin tükeninceye kadar mücadele etmektir.
Aklına, ruhuna, gönlüne ve tüm benliğine vahiyle abdest aldırmak, tefekkür etmeyi, tezekkür etmeyi, teakkul etmeyi ve tedebbür etmeyi ihmal etmemektir.

Kısaca; 14 asır evvel Kur’an’la, Vahiy’le , peygamberle tanışarak müslümanlık dinini seçen o sahabelerin her biri yıldızlar gibiydi. Gittikleri yerlere hak, hukuk, adalet, iyilik, erdem, vefa, ahlak ve kardeşlik götürüyorlardı.

Bugünümüz dünümüzden, yarınımız bugünümüzden daha iyi olmasını istiyorsak Hz. Ebubekir’ler, Hz. Ömer’ler, Hz. Osman’lar, Hz. Ali’ler kurtarıcı olarak yeryüzüne inmeyecekler ama onların misyonları adalet, hoşgörü, sadakat, iyilik, kadirşinaslık olarak yayılmaya hep devam edecektir.

Selam ve dua ile!..