27-GERÇEK ŞU Kİ, Biz gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koyan mesajlar indirdik; fakat yine de Allah [doğru yola gerçekten ulaştırılmak] isteyen kimseyi doğru yola eriştirir. (Nur 46)

--Muhakkak ki biz apaçık ayetleri indirdik. Allah, (Doğru yola ulaşmak isteyeni) doğru yola ulaştırır.

28-Aralarında hüküm vermesi için Allah’a, dolayısıyla O’nun Resul’üne çağrıldıkları zaman mü’minlere düşen söz, “İşittik ve itaat ettik” demekten ibaret olmalıdır; zira böyleleri gerçek kurtuluşa eren kimseler olacaklar. (Nur 51)

--Aralarında hüküm verilmesi için Allah’a ve Resulüne çağrıldıkları zaman, müminlerin sözü ancak, “İşittik ve itaat ettik” demek olur. İşte (bu sözü söyleyenler) kurtuluşa eren kimselerdir.

29-De ki: “Allah’a itaat edin, dolayısıyla Resul’e itaat edin!” Bundan böyle de, eğer (Resul’den) yüz çevirecek olursanız, o ancak kendi yükümlülüklerinden sorumlu tutulacaktır, siz de sadece kendi yükümlülüklerinizden sorumlu tutulacaksınız. Ama eğer onu izlerseniz, doğru yolu bulursunuz: Resul’e düşense, yalnızca (kendisine indirileni) bütün açıklığıyla tebliğ etmektir. Nur 54)

--De ki: Allah’a ve Resul’e itaat edin! Eğer (Resulden) yüz çevirirseniz, Resule kendi yükümlülüğü, size de kendi yükümlülüğünüz vardır. Eğer onu (Muhammedi/Kur’an’ı) doğru yola ulaşırsınız. Resule düşen ancak (Kur’an’ı) açıkça tebliğ etmektir.

30-SİZ ey iman edenler! Meşru bir biçimde sahip olduğunuz kimseler ve içinizden ergenlik çağına ulaşmamış olanlar (dahi), günün şu üç (vaktinde) yanınıza girmeden önce sizden izin istesinler: sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkarıp istirahate çekildiğiniz vakit ve yatsı namazından sonra. Bu üç vakit sizin için mahremiyet vakitleridir. Bu vakitler dışında birbirinizin yanına girip çıkmanızda, sizler için de onlar için de herhangi bir beis yoktur. Bu mesajları Allah size işte böyle açıklamaktadır: zira her hükmünde tam isabet sahibi olan Allah, (yarattığı insanı) çok iyi bilmektedir. (Nur 58)

--Ey iman edenler! Şer’i ölçüler içinde sahip olduğunuz kişiler, ergenlik çağına gelmemiş (Çocuklarınız veya yakınlarınız) gündüzün sabah namazından önce, öğle vakti (Kaylule için elbisenizi çıkardığınızda ve yatsı namazından sonra avret yerleriniz açık olduğu bu üç vakitte (Yanınıza girmek için) sizden isin alsınlar. Bunlardan başka zamanlarda birbirinizle görüşmenizde size de, onlara da bir sakınca yoktur. Allah, ayetlerini işte böyle açıklar. Allah çok iyi bilendir ve hikmet sahibidir.

31-Ama çocuklarınız ergenlik çağına ulaştıklarında, kendilerinden büyüklerin yaptığı gibi (yanınıza girmek istedikleri her zaman) izin istemelidirler. Mesajlarını Allah size işte böyle açıklamaktadır: zira her hükmünde tam isabet sahibi olan Allah, (yarattığı insanı) çok iyi bilmektedir. (Nur 59)

--Fakat çocuklarınız ergenlik çağına geldikleri zaman, sizden öncekileri izin istediği gibi (Yanınıza girmek istediklerinde) onlarda izin istesinler. İşte böyle Allah size ayetlerini açıklıyor. Allah (her şey) bilendir ve hikmet sahibidir.

32-BİR de, kadınlardan artık cinsel arzu duymayacak kadar yaşlanmış olanlar var; işte böylelerinin, bedeni teşhir amacı taşımaksızın, giysilerinden bir kısmını çıkarmalarında bir beis yoktur. Ama iffetleri üzerine titrerlerse bu kendileri için daha hayırlıdır: zira Allah (ağızlardan çıkan) her şeyi işitir, (kalplerde olan) her şeyi bilir.(60)

--Evlenme isteği olmayan, evlerinde oturup kalmış kadınlar vardır. İşte böylelerinin ziynet yerlerini teşhir etmemek şartıyla dış elbiselerini bırakmalarında bir günah yoktur. İffetli davranmaları (Örtünüp sakınmaları) kendileri için daha hayırlıdır. Allah, çok iyi işiten ve her şeyi bilendir.

33- (Eğer güç gelecekse) görme özürlü zora koşulamaz, yürüme özürlü zora koşulamaz, hasta zora koşulamaz. Ve (aile bireyleri olarak) sizin kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerin de veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarları size teslim edilmiş olan yahut da sadık arkadaşınıza ait olan (evlerde) yiyip (içmenizde) bir sakınca yoktur. Hep birlikte ya da ayrı ayrı yemenizde de bir beis yoktur. Bundan böyle bir eve girdiğiniz zaman, birbirinize Allah katından bir esenlik, bir bereket ve mutluluk dileğiyle selam veriniz: Bu mesajları Allah size işte böyle açıklamaktadır ki, akıllıca hareket edebilesiniz. (Nur 61

--(Eğer güç gelecekse,) Âmâ’ya, topal’a, hastaya bir zorluk yoktur. Yine, kendi nefsinize de, kendi evlerinizde, babalarınızın evlerinde, annelerinizin evlerinde, erkek kardeşlerinizin evlerinde, kız kardeşlerinizin evlerinde, dayılarınızın evlerinde, halalarınızın evlerinde, amcalarınızın evlerinde, teyzelerinizin evlerinde, anahtarları sizde olan evlerde, arkadaşlarınızın evlerinde, yiyip (İçmenizde) bir sakınca yoktur. Topluca veya ayrı-ayrı yemek yemenizde de bir günah yoktur. Evlere girdiğiniz zaman Allah tarafından güzel, mübarek bir esenlik olarak kendinize selam verin. İşte böylece Allah size ayetlerini açıklamaktadır. Belki aklınızı kullanır da (Düşünürsünüz.)

34-BAKIN! Göklerde ve yerde olanların hepsi kesinlikle Allah’a aittir; O sizin içinde bulunduğunuz gerçek durumu elbette biliyor; öyle ki, O’na döndürülecekleri gün, evet (o gün) yaptıkları her şey kendilerine haber verilecektir: zira Allah her şeyi bütünüyle bilendir. (Nur 64) (M. İslamoğlu)

--Uyanın! (Gözünüzü açın!) Şüphesiz göklerde ki ve yerde ki (Olanların hepsi) Allah’ındır. O, ne üzerinde durduğunuzu (Düşündüğünüzü) çok iyi bilir ve ona döndürüleceğiniz gün (İnsanların) yaptıkları ameller kendilerine açıklanır. Allah, (olup biten) her şeyi bilendir.