Mehmet TIRPAN

Cumhuriyet Kadınları Demeği Sivas Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Selma Kuşkuş; “Türk Kadınının Seçme ve Seçilme Hakkını kazanışının 83. yılında bize Siyasal Haklarımızı pek çok ülkeden önce veren, Ulu önderimiz Atatürk'ümüzü sonsuz bir sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz” dedi.

Yüzyıllarca süren Kadın Hakları Mücadelesinde ilk talep edilen hak daima Siyasal Hak olduğunu vurgulayan Kuşkuş; “Türk Kadını 1934 de siyasal haklarını kazandığında, dünyada sadece 17 ülke kadınının bu hakkı vardı. Ve kadına Siyasal Hak tanıyan ilk ve tek İslam ülkesiydi. Bugün kadının siyasetteki yerine özendiğimiz ülkelerin kadınları Siyasal Haklarını bizden onlarca yıl sonra kazandı. Türk Kadını 1933 de ilk kez Parlamentoya girdiğinde Kadın Parlamenter oranıyla dünya listesinde 2. sıradaydı. 83 yıl sonra bugün yüzde 15 küsurluk Kadın Parlamenter oranıyla dünya listelerinin sonlarında sürünüyoruz. Avrupa Parlamentoları Listesinde sonuncu sıradayız. Yerel Parlamentolardaki yüzde 4’lük oranla çok daha acıklı durumdayız. Tüm listelerin sonlarındayız. 83 yıl sonra Meclislerimiz "Kadınsız Meclistir" ve Demokrasimiz hala Erkek Demokrasisidir. Yaşadığımız bu "Eksik Demokrasi" veya bir Bilim Kadınımızın değişiyle "Defolu Demokrasi" 21.yüzyılda Türkiye'nin ayıbıdır. Cumhuriyet Devrimi; özünde bir Kadın Devrimidir. Atatürk; Türk Kadınına Siyasal Haklarını verirken kadını, erkeği ile eşit, çağdaş ve gerçekten Demokratik bir ülke hedeflemişti. Ne yazık ki yarım kalan Aydınlanma Devrimiyle bu hedeflerin hiçbirine ulaşılamadı. Bugün biz Türk Kadınları artık şunu çok iyi biliyoruz ki: Haklara sahip olmak yeterli değildir, önemli olan o hakları kullanabilmektir. Bu konuda kadınlar suçlu değildir. Suç; kadınlara haklarını kullandırtmayan Erkek İktidarlarındır. Siyasette kadınlar engelli konumdadır.  Siyasette kadınların önünde eğitimsizlik, ekonomik yetersizlik, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, destek mekanizmalarının eksikliği vs. gibi bir dizi engel vardır. Türkiye bu konuda taraf olduğu Uluslararası Sözleşmelerin gereğini de yerine getirmemekte, kadınların Siyasette ve Karar Mekanizmalarında yer almaşım sağlayacak hiçbir şey yapmamaktadır. Oysaki Siyasal Katılım kadınların eğitim, sağlık, istihdam, ekonomi, cinsiyet ayrımcılığı, kadına yönelik şiddet gibi tüm güçsüzlük alanlarında en önemli çözüm anahtarıdır. Kısaca kadınların Siyasette ve karar mekanizmalarında eşit katılımı sadece kadınlara ait sorunların değil, tüm toplumsal sorunlarımızın çözümü için tek şart, tek çaredir. Nüfusun yansını oluşturan kadınların Yerel ve Ulusal Parlamentolarımızda eşit temsilini istemek salt bir eşitlik talebi değil, özünde bir Demokrasi talebidir. Gerçek bir Demokraside yaşamak isteyen her birey, özellikle de Siyasetçi ve Ülke Yöneticileri derhal eşit temsili sağlayacak uygulamaları yaşama geçirmelidir. Bunun içinde tek çare Cinsiyet Kotası uygulamasıdır. Bugün tüm dünyada 90’dan fazla ülkede uygulanan Cinsiyet Kotasının en etkin çözüm yolu olduğu hem bilimsel, hem de uygulama açısından ispatlanmıştır. Cinsiyet Kotası uygulamayan ülkelerde kadınların temsil oram yüzde 17'nin üstüne çıkamamakta, uygulayan ülkelerde ise 'Temsilde Kritik Eşik" denen yüzde 30’un altına düşmemektedir. Önümüzdeki süreçte TBMM’de Anayasa Değişikliği Uyum Yasaları paketi içerisinde Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarında değişiklikler yapılacaktır Biz CKD olarak bu süreçte yüzde 50’lik Cinsiyet Kotası" uygulamasının yasalaştırılmasını talep ediyoruz. Ayrıca tüm Demokratik Kitle Örgütlerine de bu konuda dayanışmak ve birlikte mücadele etmek üzere çağrıda bulunuyoruz. Gerçek bir Demokraside yaşamak ve çocuklarını büyütmek isteyen tüm vatandaşlarımızı da omuz omuza mücadeleye davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.