Sivas'ta pandemi hastanesinde görev yapan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Zeynep Banu Ramazanoğlu ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Rağıp Sarıismailoğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde yaşadıklarını anlattı.

Sivas'ta pandemi hastanesi olarak belirlenen Numune Hastanesi Çok Amaçlı Geriatri Merkezi'nde (ÇAGEM) görev yapan Ramazanoğlu, yaptığı açıklamada, güne çok yüksek bir tempoyla başladıklarını belirterek "Uykumuzda dahi hastalarla haşır neşir bir şekilde, onların tedavilerini düşünerek, hastalarımızı planlayarak yatıyoruz ve onlarla kalkıyoruz." dedi.

Hem yoğun bakım hem servisteki her hastanın gidişatını görebilme fırsatlarının olduğunu belirten Ramazanoğlu, "Üzülerek söylüyorum ki çok iyi de gitmiyor, kötü bir hastalık. Beklenmedik bulgular yapan bir hastalık, basit bir virüs enfeksiyonu değil." diye konuştu.

Koronavirüsün basit bir solunum yolu hastalığı olmadığını vurgulayan Ramazanoğlu, "İlk oluşan kanının aksine gençler de etkileniyor, kötü seyrediyor, yoğun bakıma yatıyorlar ve maalesef gençler de kaybedilebiliyor. Bu hastalığı lütfen herkes ciddiye alsın." ifadelerini kullandı.

"BİR NEFESİN DEĞERİNİ, NEFES ALAMAYAN İNSANA SORMAK GEREKİYOR"

Hastalığın hastane noktasına geldikten sonra işin daha da zorlaştığına dikkati çeken Ramazanoğlu, şunları kaydetti:

"Dışarıda işler daha kolay, önlenmesi daha kolay. Bununla çırpınırken, çaba gösterirken bizler de yoruluyoruz ama insanlar da ölüyor, hayatlar geri gelmiyor bunu vurgulamak istiyorum. Bir nefesin değerini, nefes alamayan insana sormak gerekiyor. Nefes almak çok değerli. Hastalarımız hakikaten iyi görünseler, her şeyleri iyi olsa dahi nefes darlığı çekiyorlar. Gencecik insanların konuşurken nefeslerinin daraldığını görüyoruz. Hastayla konuşurken nefes açlığını, nefes darlığını hissetmek bizi en çok etkileyen durum."

"ANNEYE OĞLUNUN ÖLDÜĞÜNÜ SÖYLEYEMEMEK ÇOK ACI"

Ramazanoğlu, bir yandan hastalıkla mücadele ederken, bir yandan trajik hikayelere de tanıklık ettiklerini belirterek şöyle devam etti:

"Her gün vizite için yanına gittiğim annenin, ölen oğlunun durumunu soruyor olması benim için çok acıydı. Anne toparladı ama oğlu ölmüştü. 'Oğlum şu serviste yatıyor, durumu nasıl' diye her gün soruyordu. Her gün gözlerine bakmadan oğlunun toparlayacağını söyledim, o anneye yalan söylemek beni en çok etkileyen anılardan bir tanesiydi. Hastayı taburcu ettikten sonra dahi söyleyemedik, daha sonra o anne evinde öğrendi. O çok acıydı."

Bu süreçte çok sayıda sağlık çalışanının enfekte olduğuna dikkati çeken Ramazanoğlu, bu nedenle tedirginlik yaşadıklarını dile getirdi.

"BAZEN OLUYOR HASTALARIN BAŞINDAN SAATLERCE AYRILMIYORUZ"

Görev sırasında üzerlerine giydikleri koruyucu maske ve kıyafetleri bazen saatlerce çıkartmadıklarını dile getiren Ramazanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu gerçekten giymeden ve yaşamadan anlatılmaz, bir giyip çıkarmakla da olmaz. Nefes aldırmayan, hava aldırmayan tulumlar içerisinde, kat kat maskeler içerisinde, yüz göz koruyucular içerisinde çalışıyoruz. Bazen oluyor yaşlı hastaların başından saatlerce ayrılamıyoruz, saatlerce odalarından çıkamıyoruz. Hemşirelerimiz, doktorlarımız hastalara müdahale ettiğimiz durumlarda hep öyle. Her gün baş ağrıları yaşıyoruz, ben bunu, maske yüzünden nefes alamama ve ciddi şekilde yorgunluğa da bağlıyorum. Yaşamadan bilinmez diye düşünüyorum."

"MASKEYLE NEFES ALMAK ENTÜBEYKEN NEFES ALMAKTAN DAHA KOLAY"

Evli ve 2 çocuk annesi Ramazanoğlu, başlarda hastalığı ailesine bulaştırma endişesini daha çok yaşadığını anlattı.

Bu kaygılarını bir kenara bıraktığını dile getiren Ramazanoğlu, "Evde de çalışmaya devam ediyorum. Gerçekten bu dönemde hepimiz çocuklarımızı biraz daha ihmal ettik. Eve gittiğimde bir hastaya daha bilmediğim bir bilgiyle faydam dokunabilir diye makale okuyorum, sürekli araştırma yapıyorum." dedi.

Vatandaşlara maske, mesafe ve hijyen tedbirlerine kesinlikle uymaları tavsiyesinde bulunan Ramazanoğlu, "Hastalığın hiç şakası yok, hastalığın yaşı yok, o yüzden tedbirlerle kolay önlenebilir. Maskeyle nefes almak entübeyken nefes almaktan daha kolay." diye konuştu.

"HASTALAR CANLI CANLI BOĞULUR HİSSİ İLE YAŞIYOR"

ÇAGEM Sorumlusu ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Rağıp Sarıismailoğlu da ülkenin ve dünyanın zor ve yorucu bir süreçten geçtiğini söyledi.

Sağlık çalışanlarından 6 aydır evinden, ailesinden ve çocuklarından uzakta olan meslektaşlarının olduğuna dikkati çeken Sarıismailoğlu, "Burada annesini, babasını yatırmış, ziyaret dahi edememiş, vefat eden ve sonrasında cenazesine dahi katılamamış hasta ve hasta yakınları var." dedi.

Hastalığı yaşamayanların anlamasının çok güç olduğunu dile getiren Sarıismailoğlu, şunları kaydetti:

"Hastalarımız bilinci açık ama aldığı havanın yetmediğini ifade ediyor. Oksijen vermemize, makineye bağlamamıza ve yüksek dozda ilaç vermemize rağmen oksijenin yetmediğini söyleyen hastalar görüyoruz. Bilinci açıkken boğulur hissiyle insanların nasıl can çekişebileceğini görüyoruz. Bunlar gerçekten çok üzücü. Genç yaşlı artık fark etmiyor. Gençlerde de çok sık nefes darlığı görebiliyoruz. Altta yatan hastalığı olmayanlarda da nefes darlığı, solunum güçlüğü görebiliyoruz. Bu normal bir nefes darlığından ziyade hava açlığı dediğimiz bir olay. Havayı alıyor ama yetmiyor. Bir türlü ciğerlere oksijen inmiyor ve hastalar canlı canlı boğulur hissi ile yaşıyor."

Sarıismailoğlu, yaşadıkları her türlü zorluğa göğüs gererek hastalara moral vermeye çalıştıklarını belirtti.

Hastalara yakınları gibi davrandıklarını ve tüm ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını anlatan Sarıismailoğlu, güler yüzle hastaların acısını dindirmeye çalıştıklarını ifade etti.

“HASTALIĞI BİR YAKININA BULAŞTIRIP AĞLAYANLARI ÇOK GÖRDÜK"

"Hastalığı başka bir yakınına bulaştırıp onun vebaliyle ağlayanları çok gördük." şeklinde konuşan ve şahit olduğu acı bir olayı paylaşan Sarıismailoğlu, şöyle devam etti:

"İstanbul'da taksicilik yapan bir hastamız vardı. İstanbul'da vaka sayıları artınca yakınları 'bizi Sivas'a götür' diye rica ediyor. Adam işini gücünü bırakıyor, bu yakınlarını taksiye bindiriyor ve buraya getiriyor. Getirdiklerinden bir tanesi maalesef Kovid pozitif ve diğer 4 kişiye de yolculuk esnasında bulaştırıyor. Sırf yakınları otobüse binmesin, hastalığı kapmasın diye buraya getiren taksici kardeşimiz vefat ediyor. Diğer dördü ise yaşıyor ama onlar da büyük bir vicdan azabıyla yaşıyorlar. Bu da çok üzücü bir şey."

"ALTI AYDIR KIZLARIMA SARILAMIYORUM"

Kovid-19 ile mücadelede ön saflarda savaşan her sağlıkçı gibi kendisinin de en büyük endişesinin ailesi olduğunu belirten iki kız babası Sarıismailoğu, kızlarının eve dönüşünü dört gözle beklediğini söyledi.

Sarıismailoğlu, "Kızlarım eve dönünce kapıda koşup sarılmak istiyorlar çünkü bizim rutinimiz buydu ama 6 aydır odalarımızı ayırdık, mümkün olduğu kadar temas etmemeye çalışıyoruz. Yanlarında maske ile duruyoruz. 1,5-2 yaşındaki çocukların bunu anlaması, algılaması çok zor ama bir yandan da onlara hastalık götürüp onların da bizim yüzümüzden bu acıyı çekmesini istemiyoruz." diye konuştu.

Maske, mesafe ve hijyen uyarısında bulunan Sarıismailoğlu, "Bizler buradan elimizden geleni yapıyoruz, sizler de buralara düşmemek adına, buralarda yatmamak adına elinizden geleni yaparsanız tüm ülke olarak bu salgını en kısa sürede atlatacağız." dedi. (AA)