HABER MERKEZİ

Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız, 2000 yılında vefat eden Türk Edebiyatının önemli şair ve yazarlarından, Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) ile Memur-Sen’in kurucusu Mehmet Akif İnan’ı anlattı.

Eğitim-Bir-Sen Sivas Şubesi tarafından Sivas Öğretmenevi Konferans Salonu’nda düzenlenen programa Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız, Eğitim-Bir-Sen Sivas Şube Başkanı ve Memur-Sen Sivas İl Temsilcisi Halil İbrahim Temiz, Rektör Danışmanı Doç. Dr. Enis Baha Biçer ile sendika üyeleri katıldı.

Program Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlarken, tilavetin ardından M. Akif İnan’ı anlatan film gösterimiyle devam etti.

Film gösteriminin ardından konuşan Eğitim-Bir-Sen Sivas Şube Başkanı Halil İbrahim Temiz, “Vefa hatırlamak değil, unutmamaktır diyor ya, biz de bu yolda mücadele eden, emeğini ortaya koyan kıymetlerimizi unutmamak mecburiyetindeyiz. İyi ki bu teşkilat kurulmuş, iyi ki bu teşkilatı böyle dava adamları kurmuşlar. Hesabi değil hasbi davranarak yola çıkmışlar ve bizler de onların kurduğu bu yolda yürümekten, bu davayı zirveye taşımaktan, bu mücadeleyi vermekten bir adım olsun geri kalmayacağız.” dedi.

 “ANADOLU İNSANI İSLAM’I ŞİİRLE ÖĞRENDİ”

Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız ise, konuşmasında ilk olarak Türk şiirine ve Anadolu’da İslam’ın şiirle öğrenildiğine vurgu yaptı.

19’uncu yüzyılın sonuna kadar Türkçe yazılmış tefsir, fıkıh, hadis kitabına rastlamadıklarını aktaran Rektör Yıldız, “Kütüb-i Sitte’nin tercümesi Cumhuriyet sonrasındadır. Kur’an-ı Kerim’in meali 19’uncu yüzyılın sonundadır. Şimdi 19’uncu yüzyılın sonuna kadar bunlar yoksa insanlar İslam’ı nasıl öğrenmiş ve bir hayat tarzı hâline nasıl getirmişler dediğimizde, şiir karşımıza çıkar. Yunus Emre’yi bir inceleyelim; istisnasız her bir dörtlüğünde ya bir ayet ya da bir hadis vardır.  Ama Yunus buna ayet demez, hadis demez; bunu şiir diliyle bize öğretir. Örneğin Mevlâna’nın Mesnevisini okuduğumuzda oradaki anlatılanların ya bir ayetin tefsiri ya da bir hadisin şerhi olduğunu görürüz.” dedi.

Cumhuriyet döneminde de şairlerin etkili olduğuna değinen Rektör Yıldız, “Akif İnan’la sendika ile ilgilendiği yıllarda tanıştım. İstanbul’da öğretmenlik yaptığı yıllarda sendikanın Ümraniye Şube Başkanlığı’nı yürüttü. Şanlıurfa Belediyesi ve Türkiye Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen Şair ve Yazar M. Akif İnan Şiir Yarışması’nda birincilik ödülü aldı. Birçok toplantıda birlikte bulunduk. Aynı sahnede şiirler okuduk. İlk tanıştığımızda İsmail Kıllıoğlu Hocam şiirle uğraştığımı söylemişti. Kendisine şiirleri verdim. İkinci kitap hazırlıkları vardı. Onları da bana yolla demişti. Bir türlü gönderemedim. Vefatını duyduğumda İzmir’de araştırma görevlisiydim.” ifadelerini kullandı.

“AKİF İNAN DAVA ADAMIN NASIL OLMASI GEREKTİĞİNİ GÖSTEREN BİR KİŞİ”

Merhum İnan’ın şiir izleklerinden yola çıkarak dava adamı kavramını anlatan Rektör Alim Yıldız, “Akif İnan elbette önemli bir adam ve dava adamlığının nasıl olması gerektiğini gösteren bir kişi. İki tane küçük kitabı var. Kitaplara baktığınızda, küçük olmasına rağmen, edebiyat tarihimize damgasını vurmuş eserlerdir bunlar. İşte onun şiirlerinden yola çıkarak dava adamı kimdir veya Akif İnan nasıl bir dava adamıdır, bize neyi söyler, bunu anlatacağım.” dedi.

Konuşmasının devamında İnan’ın şiirlerini baz alarak dava adamının hangi özelliklere sahip olması gerektiğini aktaran Rektör Yıldız, “Onun şiirlerinden kâmil, model insan diyebileceğimiz bir dava adamının özelliklerini de şu şekilde sıralayabiliriz: Bir görevi yani emaneti yüklenen adamdır dava adamı. Onun yüklendiği, Toprağın Babası şiirinde de dile getirdiği gibi, son Peygamber Hz. Muhammed’in (SAV) emanetidir dava adamının ilk görevi. Dava adamı vahiyle güçlenir, onunla hareket eder ve dertlerine derman bulur. O, dava arkadaşına inanır, dayanır, güvenir, cesaret ve metanet dolu bir insandır. Babamın Gazeli isimli şiirinde bir dava adamının niteliğini sıralar bize. Buna göre dava adamı, anlam ve derinlik yüklü İslami geleneğini sürdürür, ceddinin değerlerini yaşatır, çevreyi koruduğu gibi ümidini de korur. Korku ve ümit arasındadır. Namus ve aşk ehli, helal kazanç sahibi ve helal kazancın sahibidir. Çağını tartar ve moderniteyi sorgular. Canlı, idealist ve katılımcıdır. Güven ve aşk insanıdır dava adamı. Millî kültür ve medeniyeti temsil eder. O, bu medeniyeti yükseltme görevini yüklenmiştir.” diye ekledi.