Prof. Dr. Tolga Karaköy, kuraklığa karşı çiftçilerin çeşit seçimine dikkat etmeleri gerektiğini ifade ederek, mevsim normallerinin üzerinde sıcaklık değerlerinin ve düşük yağış rejiminin bitkileri strese sokarak daha erken genaretif devreye girmelerine neden olacağını, bu durumun, elde edilecek ürünlerde verim ve kalite düşüşüne yol açabileceğini söyledi.

Ülke genelinde etkili olan kuraklık, Türkiye’nin önemli hububat üretim yörelerinden biri olan Sivas’ta çiftçileri düşündürmeye başladı. Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tolga Karaköy, kuraklık döneminde çiftçilerin ne yapmaları gerektiğine dair önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Karaköy, çiftçilerin kuraklığa daha dayanıklı bitkiler seçmesi gerektiğini aksi takdirde verimin ve kalitenin düşebileceğini söyledi.

KURAKLIĞA DAYANIKLI BİTKİLER GELİŞTİRİYORLAR

Tarım Bilimleri ve Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tolga Karaköy, abiyotik stres koşullarına karşı yeni çeşitlerin geliştirilmesi noktasında çalışmalar yaptıklarını belirterek, “Malum günümüzde özellikle bu yıl kuraklık kendisini çok ciddi şekilde hissettiriyor. Şu anda genellikle ülkemiz geneline baktığımızda mevsim normallerinin üzerinde çok ciddi bir sıcaklık olduğunu görüyoruz. Bunun bitkisel üretim açısından olumsuz bir yansıması olacaktır. Özellikle bu salgın süreci gıdanın ne denli önemi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Tüm dünyada yakın gelecekte gıda teminiyle ilgili sorun ve problemlerin yaşanabileceğini bilim insanları öngörmektedir. Bu noktada bizim üzerimize düşen, bahsettiğimiz iklimsel değişikler konusunda çalışmalar yaparak, kuraklığa, soğuğa ve farklı abiyotik stres koşullarına karşı dayanıklı türlere ait yeni çeşitlerin geliştirilmesi önem taşıyor. Ayrıca gerek arazi çalışmalarımızda gerekse laboratuvar çalışmalarımızda özellikle kuraklığa dayanıklı olan genotiplerin belirlenmesi, saptanması ilgili gen kaynaklarının moleküler markerler aracılığıyla saptanması belirlenmesi ve bunların mevcut verimli çeşitlere aktarılması ya da yeni çeşitlerin geliştirilmesi noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz’’ ifadelerini kullandı.

ÇEŞİT SEÇİMİNE DİKKAT

Prof. Dr. Karaköy, çiftçilerin kuraklığa karşı çeşit seçimine dikkat etmelerini gerektiğini söyleyerek, “Bu noktada özellikle çiftçilerin son yıllarda oluşan yağış rejimlerine bağlı olarak ekim zamanı ayarlaması yapmalarının önemini vurgulayan Prof. Dr. Tolga Karaköy, Yöremizde buğday, Ekim ayının içerisinde ekilir genellikle ve Temmuz ayının sonuna doğru hasat edilir. Ancak iklimsel değişikliğe bağlı olarak özellikle yağış rejiminde olan değişiklikler hava sıcaklıkları bakımından son derece farklılıklar ister istemez ekim zamanı açısından da bilimsel çalışmaların yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu noktada bizim çiftçiye söyleyeceğimiz şunlar. Özellikle çeşit seçimi çok çok önemli. Kuraklığa daha toleranslı çeşitlerin belirlenerek çiftçilerimizin kuraklığa daha dayanıklı çeşitleri ekmeleri, yetiştirmeleri önem taşıyor. Çünkü kuraklığa dayanıklı olmadığı takdirde mevcut yağış rejimi içerisinde fazla miktarda su olmayacağı için verim düzeyi ve kalite düzeyi ister istemez düşecektir. Bu noktada çiftçilerimiz çeşit seçimine önem vermeliler. Artı mutlak sür'atle tarla sürümü yaparken özellikle taban patlatma değdiğimiz işlemi en az 3 yılda bir yapmaları gerekiyor. Çünkü bitkinin kök siteminin daha derinlerine inerek topraktaki mevcut suyu alabilmesi oldukça önem taşıyor’’ şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Tolga Karaköy, generatif devreye erken geçen bitkilerin boylarının daha kısa, verimin ve kalitenin düşeceğini dile getirerek,“ Normalde olaya Fizyolojik olarak baktığımızda durum şu olur. bölgemiz kurak iklim yapısına sahip. Genellikle 400- 500 milimetre civarında yağışın yıllık düştüğünü görüyoruz. Şu ana kadar düşen yağış kesinlikle yeterli değil. Eğer bu yağış açığı Şubat, Mart ve Nisan ayında baharda kapanmayacak olursa bu takdirde bitkiler Mayıs ayının sonuna doğru sıcaklığın artışıyla beraber çok daha erken Fizyolojik olarak genaratif devreye geçeceklerdir. Generatif evre tahıllar için konuşacak olursak bitkinin başak çıkarması anlamına gelmektedir. Erken dönemde başak çıkarak ve bitki boyları kısa kalacak. Sıcaklığın artışıyla beraber ister istemez başakçıkların içerisinde yer alan çiçeklerin döllenmesi olumsuz etkileneceği için verim düşecektir. Başaktaki tane ayısı düşecek. Ve başaktaki oluşan tanelerde cılız kalabilecek. Bu hem verimi hem de kaliteyi olumsuz etkileyecektir. Şu noktada çiftçimizin yapacağı olay şu. Suyu daha etkin noktada kullanabileceğimiz çeşitli uygulamalar, bitki besin elementlerinin kullanılması son derce önem taşıyor. Buna yönelik olarak ilgili üniversiteler, Tarım İl Müdürlükleri ve özel sektörde yer alan arkadaşlarımızdan destek alabilirler. Yağışın eksik gitmesi durumunda bu en azından tolere edilebilmesi noktasında bitkiyi Fizyolojik olarak aktif hale getirebilecek düzenleyecek çeşitte besin elementleri olduğunu biliyoruz. Bunların kullanılması bir bakıma önem taşıyor ama bunları kullanırken de mutlaka bir uzmandan yardım alarak kullanılması esas. Çünkü bunların her biri ister istemez maliyete yansıyacak unsurlardı’’ şeklinde konuştu. (İHA)